Güncelleme Tarihi:
Sinemanın harika çocuğu Spielberg'den yeni bir savaş destanı...
Bir zamanlar çok popüler olan II. Dünya Savaşı filmleri son 20 yıldan beri sinema ekranlarında görünmez olmuş ve silahlar susmuştu. Ünlü yönetmen Steven Spielberg, Schindler'in Listesi'nde farklı bir açıdan baktığı bu döneme tekrar çeviriyor kamerasını. Tom Hanks'le yaptığı bu ilk işbirliğinde savaş fonu önünde gelişen bir cesaret ve namus öyküsü anlatıyor.
Senaryosunu Robert Rodat'ın yazdığı filmin başrollerini Tom Hanks, Edward Burns, Tom Sizemore, Jeremy Davies, Vin Diesel, Adam Goldberg, Barry Pepper, Giovanni Ribisi ve Matt Damon'dan oluşan bir yıldızlar topluluğu paylaştı.
Hazırladığı ilk öykü taslağını yapımcı Mark Gordon'a götüren Robert Rodat, projesinin, ‘‘içinde son derece güçlü insanlık dramları olan heyecan verici bir aksiyon çalışması’’ şeklinde değerlendirilip hemen kabul edilmesi üzerine Mark Gordon ve onun yapımcı ortağı Gary Levinshon'la birlikte senaryo geliştirme çalışmalarına başladı. Hepsinin de aklından geçen aktör Tom Hanks'ti.
İnsani bir öykü
II. Dünya Savaşı'nın kendisini hep etkilediğini söyleyen Tom Hanks filmle ilgili olarak şunları söylüyor: ‘‘Bu savaş bir insanlık dramıdır. Bu konuyla ilgili olarak bulduğum her kitabı okurum ama savaşın taktik yönünü değil, insani boyutunu anlatan kitapları yeğlerim. Er Ryan'ı Kurtarmak'ın bana en çekici gelen yönü de bu oldu. İlk bakışta büyük bir macera öyküsü gibi görünse de temelde insani bir öyküydü.’’
Filmde Ryan adlı askeri kurtarmak için oluşturulan özel birliğin komutanlığına getirilen John Miller'ı canlandıran Tom Hanks, rolüyle ilgili olarak da şunları söylüyor: ‘‘O çok gizemli bir insan... Hakkında tek bilinen şey yüzbaşı olduğu... Genelde bu tür gizemli karakterleri canlandırdığım için bu rolü oynamaktan büyük keyif aldığımı söyleyebilirim.’’
Filmin en önemli karakterlerinden birinin, yani kurtarılmak istenen Ryan'ın portresini ise Matt Damon çiziyor. Genç oyuncunun bu rolle ilgili olarak görüşleri şöyle: ‘‘Ryan aslında Miller ve askerleri açısından bir sembol gibi. Çünkü onun evine dönüşü, kendilerinin de günün birinde evlerine dönebileceği ihtimalini simgeliyor.’’
Film nasıl çekildi?
Aktörlerin her zaman kolay şartlarda çalıştıklarını düşünenler filmdeki aktörlerin çektiklerini okuduklarında bu fikirlerinden vazgeçecekler. Er Ryan'ı Kurtarmak'ta bir askeri birliğin dört askerini canlandıran dört aktör, öncelikle İngiltere'nin Hatfield bölgesinde bir askeri eğitim kampına alındılar. Bu kampta beş yıldızlı bir otelde bulunmayan ne varsa vardı. Askeri birliğin nişancısı Jackson'ı canlandıran genç aktör Barry Pepper, bu kampın özelliklerini şöyle anlatıyor: ‘‘Ormanlık bölgeye gidip de kampımızı kurduğumuzda zorluklar dizisi de başlamış oldu. Çadırın üzerinden yağmur resmen üzerimize yağıyordu. Tıpkı ıslak farelere benziyorduk.’’
Genç aktörlerin günlük programları kısaca PT olarak bilinen fiziksel eğitimin her türlüsünü kapsıyordu. Bunlara 5 millik koşular ve sırtlarında en az 20 kiloluk sırt çantalarıyla tırmanışlar da dahildi. Asker tayınları yiyiyorlar, birbirlerine canlandırdıkları karakterlerin isimleriyle sesleniyorlardı.
Eğitim kampındaki o dönemi bitiren genç aktörler, hemen sonrasında 2,5 aylık yeni bir döneme başladılar. İngiltere ve İrlanda'da yapılan o çekimler için Spielberg ve ekibi, başta Normandiya'nın rüzgarlı sahilleri olmak üzere bütün savaş alanlarını yeniden yaratmışlardı.
Normandiya Omaha Plajı'nda yapılan D-Günü çıkartmasının yeniden canlandırılması en zorlu sahnelerden biri oldu. Gerçek çıkartmanın yapıldığı Normandiya kıyıları günümüzde çok iyi korunan tarihi bir bölge haline getirildiği ve çok geliştiği için çekimlerin orada yapılması imkansızdı. Bunun üzerine filmin prodüksiyon tasarımcısı Tom Sanders Fransa, İngiltere ve İrlanda'da yoğun bir araştırma dönemine girdi ve sonunda İrlanda'da mükemmel bir sahil şeridi buldu. Bu sahil şeridi altın rengi kumlarından kıyı boyunca yükselen kayalıklarına kadar Normandiya'daki sahil şeridine benziyordu. Ekip, İrlanda'daki bu sahil şeridini Normandiya'daki Alman mevzilerine dönüştürdü.
750 gerçek asker
Dev boyutlu çıkartma sahnelerinin çekilebilmesi için çok sayıda silahlı kuvvetler mensubuna ihtiyaç vardı. Yapımcılar hemen İrlanda ordusuna başvurdular. D-Günü'nün çekimi için İrlanda ordusu 750 asker gönderdi. Ve sahneler bu asker figüranların da katılımıyla çekildi.
Aslına uygun kıyafet
II. Dünya Savaşı'nda kullanılan üniformaların hiçbirinin bugün mevcut olmaması nedeniyle filmin kostüm tasarımcısı Joanna Johnston'a da önemli iş düştü. Gerek figüranların gerekse subayların giydiği üniformalardan aslına uygun olarak 3.000 tane dikildi. Ayrıca Amerikan birliklerinin kullandığı postallardan da 2.000 tanesi bu postalları üreten şirkete ısmarlandı. Ardından bütün üniformalar ve postallar, giyile giyile eskimiş görüntüsü vermek amacıyla yıpratma işlemine tabi tutuldular.
Savaşın yaşandığı 40'lı yılların kendine özgü özelliklerine ve tonlarına ulaşmayı hedefleyen Spielberg, Schindler'in Listesi'nde de birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Janusz Kaminski'yle bir kez daha işbirliği yaptı. II. Dünya Savaşı'nı anlatan teknoloji harikası bir film yapmayı başından beri istemediğini söyleyen Spielberg'in isteği üzerine kamera merceklerindeki koruyucu kaplamalar Kaminski tarafından çıkarıldı. Koruyucu tabakanın olmaması nedeniyle o dönemin haber filmlerini anımsatan görüntü kalitesi elde edildi.
Dehşet görüntüleri
Filmin açılışından itibaren 25 dakikalık bölümde D-Günü çıkartmasıyla ilgili dehşet verici görüntüler yer alıyor. Spielberg neden bu yolu tercih ettiğini şu sözlerle açıklıyor: ‘‘Zayıf bir II. Dünya Savaşı filmi yapmak istemedim. Savaş dehşet demektir. Omaha Plajı'nda tam anlamıyla bir katliam, insan kırımı ve kaos yaşandı. Bu sahneler benim o çıkartmanın portresini olabildiğince dürüst biçimde çizme girişimimdir.’’
Genç bir şair olarak Di Caprio
Titanik'in genç yıldızı ve en aranılan aktörlerden Leonardo DiCaprio yeni filmi Günlük'le yine sinemalarda... Yazar, şair ve müzisyen Jim Carroll'ın 1963-66 yılları arasında yazdığı ve 1978'deki ilk basımından sonra best seller olan günlüğün aynı adla çekilen filminde yer alan DiCaprio, bu defa Jim Carroll'ın uyuşturucuyla geçen gençlik yıllarını canlandırıyor.
Yönetmenliğini Scott Kalvert'in üstlendiği film, uyuşturucu kullananların dünyasını ve sokaklardaki yaşamı gözler önüne seriyor. Başrollerini Leonardo DiCaprio, Mark Wahlberg, Patrick McGaw ve James Madio'nun paylaştığı filmin yapımcılığını, Liz Heller ve John Bard Manulis üstlenmiş... Lise basketbol takımının başarılı oyuncularından Carroll'ın milli takımda oynama ve bir basketbol yıldızı olma hayalleri, uyuşturucuyla tanışmasından sonra yerini New York sokaklarının acı gerçeklerine bırakır. Karbon ve uhuyla başlayan denemelerini daha güçlü uyuşturucularla devam ettiren Carrol, bir anda kendini uyuşturucu batağına saplanmış bulur. Bundan sonra Carroll'ı suç, sefalet, çarpık ilişkiler ve ölüm gibi kötü tecrübelerle dolu bir yaşam beklemektedir. Umut vaad eden bir gençken uyuşturucunun pençesine düşen Carroll'ın yaşamı tamamıyla kontrolden çıkar, ta ki o kendisini kurtaracak şeyi keşfedene kadar-yazı yazmayı.