Güncelleme Tarihi:
Orkun Turgay, kendisini kurtaran ekibin fotoğrafını paylaşıp teşekkür ederek o anları şöyle anlattı:
“Önden küçük bir deprem vurdu. Oturduğum yer deniz manzaralı, camın önündeki ahşap mobilyadan koltuğun az ilerisinde kanepe vardı. Hemen kanepe ile koltuğun arasına girdim kafamı kapattım. Ayağımı bastığım taban, ayağımın altından düştü. Sonra da kafama tavan düştü. Saat 04.20’den itibaren enkazdaydım.
KİMSEYE ULAŞAMADI
Hemen etrafı yokladım ve telefonumu buldum. Babama mesaj attım ama GSM çekmiyordu. Saat 05.30’a kadar sesimi duyan var mı diye bağırdım. Derinlerden ya da aşağılarda bir yerlerden bağıran biri vardı. Saat 06.00 gibi dışarıdan enkaza gelenler vardı. Dışarının sesini duyabiliyordum. Bizim binaya gelenler hep seslendiler. Ben de onlara seslendim, bağırdım ama beni duymadılar.
UMUDUNU KAYBETMİŞTİ
Öğlen 12.00’ye kadar bu böyle devam etti. ‘Burası benim tabutum olacak galiba’ dedim ve uyudum. 14.00 gibi uyandım. Dışarıdan sesler geliyordu. Alttan bağıran adamın sesi kesilmişti ama dışarıdan gelen sesler çok yakınımdaydı. Bağırınca duyulmayacağımı biliyordum. Altımda fayans, başucumda beton parçaları vardı. Betonu fayansa vura vura ses çıkarttım. Beni duydular. Gelip o ayak ucumdan benimle konuştular. 5-6 kişilerdi. Koltuk altıma girdiler. 3 tur çekerek çıkardılar.
Beni kurtaranlar, genç çocuklardı. Hepsinin ismini öğrendim. ‘İSDEMİR Yangın Arama-Kurtarma ekibiyiz’ dediler. Hemen battaniye istediler. Sedyede, sadece havaya bakabiliyorsunuz, çok kötü. Beni doğduğumda sardıkları battaniyeye sarmışlar.”