Güncelleme Tarihi:
GÜLER yüzüyle beni karşılayan Gamze Elibol Yavuz, kıpır kıpır bir kadın. Kadıköy’deki ‘Engelsiz Amazonlar’ binasına girdiğimde tiyatro dekorları, engelli çocukların annelerinin ürettiği el işleri, onlarca ödül gözüme çarpıyor. Yavuz’u yoğun programının arasında yakalıyoruz. Bayram tatilinde köy okullarına kitap ve kırtasiye malzemeleri götüreceğini söylüyor. O’nu daha iyi tanıyabilmek için hayat hikâyesini soruyorum:
1500 KİŞİYE DANS ETTİ
“1.5 yaşında yanlış iğne yüzünden çocuk felci geçirdikten sonra arkadaşlarımla aynı anda okula başlayamadım. İlkokul dönemim maalesef çok sıkıntılı geçti. Çünkü psikolojik sorunları olan bir öğretmen tarafından okutuldum. Sınıfın yaptığı tüm hataları bana mal eder, ‘Gamze yüzünden oluyor’ derdi. İkinci sınıfa giderken, ‘Sen sakatsın sana o yüzden sınıfı geçirdim’ demişti. Öğretmenimin çok mutsuz bir adam olduğunun farkındaydım. Ama o ne yaparsa yapsın ben mutluluk abidesi bir çocuktum. Annem her gün okula getirir, kucağında üçüncü kata çıkartırdı. Tüm bu süreç beni çok kamçıladı. 5’inci sınıfın sonunda, gösteri zamanı geldiğinde Bendeniz’i canlandırmak istemiştim. Öğretmenim, ‘Kırık bacağınla mı Bendeniz olacaksın’ dedi. Ben o gün kendime bir söz verdim. ‘Bugün Bendeniz olamadım ama sahneye çıkıp başka insanlara gösteriler yapacağım’ dedim. Yıllar sonra Bostancı Gösteri Merkezi’nde 1500 kişiye yaptığım dans gösterisinden sonra o sözümü hatırladım ve kendimle gurur duydum.”
KONSERVATUVARA ALMADILAR
Yavuz’u tiyatro oyuncusu yapmaya götüren süreci soruyorum, anlatıyor: “Bendeki tiyatro aşkı çok küçük yaşlarda başlamıştı. Kimsenin ‘yapamazsın’ demesine kulak asan biri olmadım. Anneannemin sandalyelerine kaş, burun çizer onlara skeçler oynardım. Ancak ilkokul öğretmenimin yaptıklarından sonra ortaokul ve liseyi dışarıdan okudum. Konservatuvar sınavları için kayıt yaptırdım. Ancak kanunen beden eksikliği olan kişilerin konservatuvara kabul edilmediğini öğrendim. O gün konservatuvar binası başıma yıkıldı. Dedim ki, ben öyle bir tiyatro merkezi kurmalıyım ki bunun içinde ajitasyon olmamalı, bağış ve yardım olmamalı. İnsanlar tiyatromuza gerçekten beğendikleri için gelmeli. 20 yaşındayken Türkiye Engelsizler Kültür, Sanat ve Eğitim Merkezi’ni (TEKSEM) kurdum. Bir yandan da konservatuvar için hukuki mücadele başlattım.”
TURNEYE BEBEĞİYLE ÇIKTI
Cebindeki son kuruşa kadar mahkemelere harcarken Kültür Bakanlığı’ndan Devlet Tiyatroları’na kadar çok sayıda kurumun kapısını çalmış. TEKSEM ile oyunlar sahnelemeye başlarken evlenip bir kız çocuğu sahibi olmuş. Yavuz, o dönemki yönetici Lemi Bilgin’in kararıyla pazartesi günleri Devlet Tiyatroları sahnelerinde TEKSEM oyunlarını sahnelemeye hak kazanmış: “İstanbul’dan Trabzon’a pek çok şehirde oyunlarımı sahneleme fırsatı buldum. Mahallenin Muhtarları dizisinin oyuncularından ders aldım. Oyunculuğuma çok şey kattı.”
500’DEN FAZLA OYUN
ŞİMDİYE kadar 500’ü aşkın oyun sahneleyen TEKSEM, oyunlarında trafik kazaları, kadına yönelik şiddet, kanserde erken teşhis gibi konuları işlemiş: “İlk oyunlarımız ilk yardım hatalarıyla ilgiliydi. ‘Kaza Geliyorum Der’, ‘Rahmetli de Sollardı’ gibi oyunların ardından kadına yönelik şiddetle ilgili ‘Cebimden Kocam Düştü’ oyununu sergiledim. Meme kanserinde erken teşhisin önemini anlattığımız oyunu oynadığım sırada annemin kanser olduğunu öğrendim. Ayrıca bu oyunu izledikten sonra meme kontrolüne gidip erken teşhisle kanser olduğunu öğrenen iki izleyici maili aldım. İşte böyle zamanlarda bu işi neden bu kadar severek yaptığımı hatırlıyorum."
ANNELERE DE EL UZATTI
“TEKSEM oyunları artık bilet satışlarından para kazanmaya başladı. Baktım TEKSEM sayesinde burs verdiğimiz engelli kız çocuklarının sayısı 100’ü geçmiş. Bu çocukların 78’inin annesinin eşleri tarafından terk edildiğini biliyordum. Engelsiz Amazonlar girişimini kurarak annelere iş imkânı sunmak istedim. Yaptıkları dolmaları, anahtarlıkları buraya satıyorlar. Biz de hem Kadıköy’deki merkezimiz hem Instagram hem de internet sitemiz üzerinden satıyoruz. Hem annelerimiz para kazanıyor hem de küçük kârlar koyarak her ay çocuklarımıza yeni tekerlekli sandalyeler alıyoruz. Tüm hayatından vazgeçip çocuğuna odaklanan müthiş güçlü kadınlardan bahsediyoruz. Anneler bu süreçte çok yalnız kalıyor. Biz de onların yanında oluyoruz.”
ÇOCUKLARIN ‘UMUT ABLA’SI
ÇOCUKLAR, Gamze Elibol Yavuz’a ‘Umut Abla’ lakabı takmış: “Şehir şehir gezip tekerlekli sandalye dağıtıyoruz. Diyarbakır’da bir aile çocuğuna ‘Gamze ablan gelecek, sana sandalye getirecek, umut olacak demiş’. O çocuğumuz camı açtı bana direk ‘Umut abla, bana sandalye mi getirdin?’ diye seslendi. O günden beri çocuklar bana ‘Umut Abla’ diyor.”
MAVİ’YLE HAYALLERE DOKUNACAK
Bir de çocuk kitabı kaleme alan Yavuz, “Mavi’nin Maceraları” isimli kitabın gelirini de Engelsiz Amazonlar aracılığıyla engelli çocuklara bağışlıyor: “Mavi tekerlekli sandalyede ilkokula giden, hayal kurmayı çok seven bir çocuk. Ben bu kitapta engelli çocukların ailelerine rehber olmak istedim. Çünkü çocuk evinde her şeye erişebilirse, o çocuk evde mutlu olur. ‘Mavi’nin Maceraları’nın geliriyle engelli çocuklarımızın hayallerini yerine getireceğiz.”
17 YILLIK MÜCADELEDEN ZAFERLE ÇIKTI
“Şu anda yaşları 3 ile 19 arasında değişen 121 engelli çocuğa burs veriyoruz. Pandemiden hemen önce hukuk mücadelem sona erdi. Artık özel durumu olan kişiler konservatuvar sınavlarına girebiliyor. 17 yıllık bir hukuk mücadelesiydi. Belki bir yerlerde benim ismim geçmiyor ama ben bu mücadeleyle mirasımı bıraktığımı düşünüyorum.”