Güncelleme Tarihi:
‘BAHÇELİ NE DEMİŞTİ’
“Hiç kimseyi özel olarak suçlamadım. Bugün Sayın Bahçeli beni, partimizi eleştirmiş. Sayın Bahçeli’ye hiçbir şey söylemiyorum, sadece Bahçeli’nin ağzından söylüyorum. 8 Nisan 2014’te şunları söylüyor; ‘Türklüğü reddeden bir inkârcıdan Türkiye’ye cumhurbaşkanı olmaz, olmayacaktır. Her vatan evladı cumhurbaşkanı olabilir ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz’ diyor. Eee Sayın Bahçeli, şimdi kimin gölgesindesin? Ben sana ne söyleyeyim. Biz hiç kimsenin gölgesine sığınmayız. Sevgimiz, vatan, bayrak, insan sevgisidir. Birilerinin önünde diz çöküp yalvarmayız. Ülkücü kardeşlerim, bilsin, onlara hiçbir sözüm yok, onların başımın üzerinde yeri var. Ama partisine sahip çıkmayanları onun sözleriyle vurmak zorunda kaldım.
‘DEVLETE KONKORDATO’
Borcunu ödeyemeyen firmalar konkordato ilan ediyorlar. Torba kanun teklifi getirdiler, onun bir 12’nci maddesi var. Diyor ki, ‘Devlete ait üniversitelerin diş hekimliği fakültelerinin döner sermaye işletmelerine devletin borcu var. Ama ödeyemiyoruz. Dolayısıyla, cumhurbaşkanının belirlediği oranı kabul edenlerin borcunu bir seferde ödeyeceğiz’. Yani 100 lira borcu var, cumhurbaşkanı kararname çıkartacak 50’sini ödüyorum. Bu iktidarın konkordato ilan etmesidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir dönem yoktur, devletin iflas ettiğini gösteriyor.
‘VATANDAŞ 2’NCİ SINIF MI?’
2018’de diyorlar ki, kriz var, tasarruf yapmamız lazım. Saray’dan, Saray’ın mutfağından asla olmaz. Ve sağlık tesislerinde mesleki eğitim ve staj yapan öğrencilerden yemek parası almaya başlıyorlar. Suriyelilere bedava veriyorsun, hastane, ilaç da bedava. Bizim vatandaşlarımız, çocuklarımız ikinci sınıf vatandaş mı?
Bütün bundan kim sorumlu. Erdoğan, 15 Mayıs 2018’de İngiltere’de bir konuşma yapıyor ve diyor ki, ‘İnsanlar para politikaları nedeniyle zor duruma düşünce kimi sorumlu tutacaklar? Cumhurbaşkanını tutacaklar. Bazılarını rahatsız edebilir ama bunu yapmalıyız, çünkü vatandaşına karşı sorumlu olan devleti yönetenlerdir.’ Devam ediyorum, ‘Cumhurbaşkanlığı sistemine giriştiğimiz andan itibaren etkinliğimiz çok farklı olacak, bunu yapıyoruz ki aldığımız sorumluluğun hesabını verelim’ diyor. Şimdi vatandaşlarıma sesleniyorum, açlığın, sefaletin, yoksulluğun, parasızlığın bütün sorumluluğu onda. Bütün yetkileri ona verdiniz. Öyle yetkiler aldı ki, şimdi konkordato ilan etme yetkisini de aldı.”
‘O SAVCI SARAYDA OTURUYOR’
Bir Ergenekon furyası vardı bir ara. 11 yılda bir fırtına estirdiler, kim konuştuysa darbeci, Ergenekoncu diye suçladılar, 60 bin kişinin telefonunu dinlediler, 3 bin kişi hakkında tahkikat yapıldı, 588 kişi tutuklandı, bin 260 kişi ifade verdi, 7 sanık ifade vermeden hayatını kaybetti, 7 sanık kanser oldu, Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkan İlker Başbuğ, terörist diye tutuklandı ve hapse atıldı. Ve savcı çıktı şunu söyledi, ‘Ergenekon örgütünün varlığı ispat edilemedi. Sahte delililer kullanılmış ve suç işlemeyen kişilere iftira edilmiştir.’ Ölenlerin, mağdur olanların hesabını kim soracak? Ne dedi sarayda oturan zat ‘Ben bu davaların savcısıyım’. Şimdi o sahte deliler üreten savcı sarayda oturuyor.