Güncelleme Tarihi:
İşte Bakan Bayraktar'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:
SURİYE'DEKİ ENERJİ SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ
Suriye'deki durum bizi de yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle yoğun ilgileniyoruz. Suriye'de yaşamın normale dönmesi için elektrik olmazsa olmaz kaynak. Rejimin devrilmesinden sonra Suriye'de enerji altyapısı anlamında her şey eksik. Birçok alanda yapılması gereken işler var. Suriye'de masterplanla çalışarak kısa orta uzun bir planlama için bir heyeti göndermiştik. Bu hafta yine bir heyeti gönderdik. Onlar da bugün Türkiye'ye dönecek. Türkiye'deki Suriyeli vatandaşların vatanlarına dönmesi önemli. Onlar da bu gelişmeleri takip ediyor. Yeni yönetimin istikrarı sağlayabilmesi için de önemli. Bizim istikrara kavuşmuş Suriye önemli.
"SURİYE'YE GİDECEĞİM"
Belli bölgeler çok kötü. Belli yerlerde de altyapı var ama rehabilite edilmesi lazım. Kapasite yetersiz. İnsanlar şuan günün büyük çoğunluğunda elektrik kullanamıyor. Bizim de orada muhataplarımız netleştikten sonra biz de ziyareti düşünüyoruz.
"500 MİLYAR DOLARLIK BİR YATIRIMA İHTİYAÇ VAR"
Suriye'nin altyapısı için BM'nin yaptığı bir çalışma var. 500 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç var. Suriye'nin istikrarı kazanmasıyla beraber kendi kaynaklarını ekonomiye kazandırmak da konuşulabilir. Suriye 2002 yılında 630 bin varil günlük petrol üreten bir ülke. Bu çok ciddi bir rakam. Türkiye ihtiyacının yüzde 60'ı diyebiliriz. Bu rakam tabi savaş nedeniyle düştü. Bunları ekonomiye kazandırmak altyapı çalışmaları açısından çok önemli.
YPG'NİN PETROLÜN ÜZERİNDE DURMASI
Türkiye'de de petrol arıyoruz. İyi çalışmalarla Suriye'deki potansiyel artabilir. 600 bin varil azaldı. O sahalar profesyonel elle işletilmedi. Terör eliyle üretilen sahalardan bahsediyoruz. Profesyonel ellerde bu rakam artabilir.
"HEDEFİMİZ TÜRKİYE'Yİ ENERJİDE BAĞIMSIZ KILABİLMEK"
Bu konu bizim seferberlik konusu. Temel hareket noktamız şu; Türkiye'yi enerjide bağımsız kılabilmek. Bunun için günde 1 milyon varil petrol üretmemiz lazım. Bunu Türkiye'de üretmeyebiliriz. Bugün dünyanın en büyük şirketlerinden olan Fransız Total şirketi, Fransa'da 1 varil petrol üretmiyor. Ama 2.6 milyon varillik üretimi var. Irak'ta Azerbaycan'da bizim üretimimiz var. 40 bin varil üretiyoruz. Dışarda da daha aktif olmamız lazım. Hem içerde hem dışarda toplam 170 bin varil günlük petrol üretiyoruz. 1 milyon ihtiyacı var. Yüzde 20'lere yaklaşıyoruz. Bunu artırmamız gerekiyor. Somali'ye gidiyoruz. Libya'da arıyoruz. Enerji diplomasisini artırıyoruz.
"SOMALİ'DE TÜRKİYE'YE BÜYÜK İLGİ VAR"
Oruç Reis'i 5 Ekim'de Somali'ye uğurladık. Türkiye ilk kez mavi vatanın dışında böyle bir operasyonu tek başına yapıyor. Irak'ta operatör biz değiliz. Orası kara operasyonu. Burada Türkiye Petrolleri operatör. Çok daha uzak bir coğrafyada yapıyoruz. Oruç Reis tamamen Türkiye tersanelerinde yapıldı. Somali ve Türkiye'ye katkı sağlayacak şekilde anlaşma yaptık. Gemi 25 Ekim'de Somali'ye ulaştı. Muazzam bir ilgi vardı. Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye'ye karşı sergiledikleri müthiş sevgi var. Dünya Somali'yi terk ettiğinde Cumhurbaşkanımız canı pahasına oraya gitti ve insanlar bunu unutmadı. Nisan ayı sonuna kadar sismik arama yapacak. Somali denizlerinin MR'ını çekecek. Burada gemi personelimiz jeologlarımız mühendislerimiz var. 2 tane firkateyn eşlik ediyor. Orada uyum içerisinde bir çalışma yürütüyoruz. Çalışmalarımızın 3'te 1'i bitmiş durumda. Geri kalan kısmı tamamladıktan sonra sonuca dair bir şey söyleyebiliriz. Jeofizik ve jeologlar genelde 'Bulduk' derler. Biz bunun devamında bir sondajla kesinleştirmeden, ekonomik değerini görmeden 'bulduk' demiyoruz.
"SONDAJ MALİYETLERİNİ YÜZDE 80-90 AZALTTIK"
Sondaj yapmak pahalı bir iştir. Özellikle denizdeki sondaj fevkalade pahalı bir iş. Biz kendi gemilerimizle yaptığımız sondajlarda geçmiş dönemlerde uluslararası ortaklıklarla yaptığımız sondaj maliyetlerini yüzde 80-90 azalttık. O kabiliyeti kazandık. Türkiye Petrolleri denizde operatörlüğü yapan bir şirket. Başka şirkete 'gel sondaj yap' deseniz farklı bir fatura çıkaracak. Denizde sondaj yapmak daha sofistike bir şey. Sakarya'da keşif ve üretim yaptığımız saha karadan 170 km uzaklıkta. Deniz derinliği 2 bin 100 metre. Deniz tavanına geldikten sonra 3 bin metre daha sondaj yapıyoruz. Oradaki doğalgazı çıkarıyoruz. Oradan Filyos'a oradan da evlere gidiyor gazımız. Bu anlamda çok zor bir iş. Yüzer platformu Türkiye'ye getirdik. Çanakkale'de duruyor. Mayıs ayında Filyos'a götüreceğiz. 1-2 ay içerisinde 9,5 milyon metreküpe çıkacağımız FAZ-1'i bitireceğiz. FAZ-2'de de 20 milyon metreküpe çıkacağız. Yüzer platformla bunu yapacağız. Borularımızı Karadeniz'in tabanına döşemeye başladık ikinci faz için. Petrol ve doğalgaz dünyada farklı zamanlarda farklı fiyatlar ile karşımıza çıkıyor. 2002 yılında dünyada emtia fiyatları arttı. Türkiye 2022 yılında 96,5 milyar dolar enerji faturası ödedi. Bu rakam 2023'te 70 milyar dolara geldi. Türkiye her yıl 60-70 milyar dolar ödüyorken doğalgaz petrol için, bu enflasyon sarmalından çıkması kolay değil. Türkiye enerji talebi artıyor. Türkiye'nin elektrik talebi son 20 yılda 3 kat büyüdü. Bir taraftan artan talep bir yandan bunu yerli karşılama çabamız var. Yaptığımız çalışmalar buna katkı sağlıyor. Türkiye çevreci yakıt anlamında tüm konutların elektrik ihtiyacını karşılayabilir hale geldi. Tüm ihtiyaç rüzgar ve güneş enerjisiyle karşılanıyor. Doğalgaz ithal ederek bu elektriği üretseydik 8 milyar dolar yılda para ödeyecektik.
"ARTAN FİYATLARA KARŞI VATANDAŞIMIZI EZDİRMEDİK"
Pandemi sonrasında devlet olarak artan emtia fiyatlarına karşı vatandaşımızı ezdirmedik. Bütün Türkiye'deki vatandaşlarıma uyguladığımız elektrikte düşük kademede yüzde 60'ını devletin karşıladığı, yüksek kademede ise yüzde 40'ını devletin karşıladığı, doğalgazda yüzde 65'ini devletimizin sağladığı genel destek uyguluyoruz. Su faturalarının elektrik faturalarını geçtiği bir dönemdeyiz. Enflasyonu dikkate alarak, belki yıl içerisinde bir kerelik bir düzenleme olabilir. Dünyadaki maliyetlere bakarak bir düzenleme yapabiliriz. İlk çeyreği böyle geçirmeyi düşünüyoruz.
BORDA YENİ REKOR GELDİ
Türkiye'nin önemli alanlarından bir tanesi madenleri. Altın, demir, bakır, kömür üretimini ekonomiye kazandırmamız lazım. Maden tarafında da ithalat yapıyoruz. 90 madenin 70'i Türkiye'de var. Bu zenginliği ekonomiye katmamız lazım. Borda rekor geldi. Yüzde 97'sini ihraç ediyoruz. Boru katma değerli hale getirerek ihraç etmeliyiz. Borun tonunu 500 dolara satıyorsunuz. İşleyince 25 bin dolara satıyorsunuz. Madenlerle ilgili 2035 vizyonunu açıklamayı hedefliyoruz. Eleştirilerde bazen haksızlık yapılıyor. Maden burada olsun deme şansımız yok. Maden neredeyse oraya gitmeliyiz. Çevreye rağmen değil çevreyle beraber yapmamız lazım. Türkiye'nin yani büyüyen bir ülkenin 'maden orada kalsın, çıkarmayalım' deme şansı yok. Kimsenin böyle bir lüksü yok. Kritik madenlerin kimin kontrolünde olacağına dair mücadele var dünyada. Çevre hassasiyetini göstererek dünya standartlarda bunu yapıyoruz. Maden kazalarının olmadığı bir süreç yaşamalıyız. Erzincan İliç'i maalesef yaşadık. ABD'li bir şirketin işlettiği bir maden. Burada bir kaza meydana geldi. Kamuoyunu desteğini bu konuda artırmalıyız. Muhalefet 'Akdeden ormanı...' diyor. Bunun ekonomiye katkısını düşünmüyorsunuz en azından oradaki 3 bin 500 madenciyi düşünün. Ormanları da düşünüyoruz. Dünyadaki standartlar neyse biz de onu uygulayalım.
"AKKUYU'DA BİRİNCİ REAKTÖRÜN İNŞAATI YÜZDE 90 ORANINDA BİTTİ"
Akkuya'da yoğun bir çalışma var. Akkuyu Türkiye'nin 70 yıllık hayali. Türkiye'nin nükleer enerjiden elektrik üretme hayali. İstanbul Teknik Üniversitesi, 70'lerde 'Burası nükleer sahadır' diye tespit etti. Türkiye, Rusya ile anlaşma imzaladı. Bu Meclis'ten geçen bir anlaşma. 4 reaktörden oluşuyor. Birinci reaktörün inşaatı yüzde 90 oranında bitti. Dünyadaki en büyük nükleer santral sahası. Çünkü 4 santrali aynı anda yapıyoruz. 2028 sonuna kadar 4 reaktörü de faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'nu karşılayacak. Biz elektriği Akkuya'dan değil de doğalgazdan üretseydik 3 milyar dolara ödeyecektik. Muhalefete anlatamıyoruz. 'Dünyanın sırt çevirdiği nükleer' diyorlar. Gelişmiş ülkeler yapıyor bunu. Biz de hail olduk bu gelişmiş 25 ülkeye. Türkiye de imza attı COP'la beraber 31 ülkeye çıktı.