Ayda KAYAR
Oluşturulma Tarihi: Kasım 01, 2003 01:52
Pınar, Senem, Melis, Doruk ve Dinçer. Yaşları 20 ile 27 arasında. Hepsi tesadüf sonucu flamenkoyla tanışıp, bu müziğin ardına takılmış. Üç kız Endülüs'ün gizemli dansına bağlanmış, erkekler de müziğine. Kurdukları ‘‘6/8 3/4 Flamenko Topluluğu’’ ile günlük hayatı piste aktaran beşli bu dansı ve müziğini tanıtmak için çalışıyor.
İkisi üniversite, biri askeri lise mezunu, ikisi öğrenci. Gördükleri eğitimi bir yana bırakıp yaşamlarına hobileri doğrultusunda yön vermişler. İspanya'nın hiçbir forma sığmayan müzik ve dansı flamenko ile tanışmaları tesadüf.
Bu alanda eğitim veren sayılı kurstan birine gitmişler. İki ay önce topluluklarını kurup, flamenko müziğinin 6/8 ve 3/4'lük ritim kalıplarından yola çıkan bir isim seçmişler.
Birliktelikleri henüz çok yeni. Ama misyonlarını, vizyonlarını belirlemişler. En genç flamenko grubu olarak önce kendilerini tanıtmak istiyorlar. Türkiye'de bu dans için kurulan grupların toplam sayısının bir elin parmaklarını geçmemesi omuzlarına ciddi bir sorumluluk yüklüyor. Amaçları, İspanyol halkının günlük yaşamından kopup, dünyaya yayılan flamenko dansını, müziğini, felsefesini anlatabilmek. Barış için, sevgi için...
Yanlış anlaşılır diye çekiniyorlar, her tekrarladıklarında gülüyorlar ama kendilerine ‘‘sevgi pıtırcıkları’’ demekten vazgeçmiyorlar. Grubun genişlemesini arzu ediyorlar. Yeni üyelerde aranacak koşul aynı sevgiyi paylaşmak, diğerleriyle uyumlu olmak.
ANNELERİ DİKİYOR
En büyük sorunları bilgilerini genişletecek kaynak bulamamak. Türkiye'de yeterince flamenko gösterisi olmamasından yakınıyorlar. Çok az grubun geldiğini, bunların da en iyiler olmadığını söylüyorlar. Kızların elbiseleri bile başlı başına sorun. Avrupa'dan getirtmek çok pahalı olunca, düşünüp taşınıp çareyi bulmuşlar: Gitar şeklindeki flamenko elbiselerinin model detaylarının ve kalıplarını internetten alıp diktiriyorlar. Daha doğrusu gönüllü asistanları, yani anneleri dikiyor. Ayakkabılarını ise internet kanalıyla İspanya'dan ısmarlıyorlar. Çünkü tamamen el yapımı. Zaten başka seçenekleri yok.
Repertuvarları, 45 dakikası dans gösterisi olmak üzere 1.5 saat sahnede kalacak kadar geniş. Danslar flamenkonun tutkusunu ve kışkırtıcı gücünü yansıtıyor. Örneğin İspanyol köylü kızlarının düğünlerde yaptıkları ‘‘tangos’’. Eteklerini kıvırıp, biraz da kaldırarak erkeklerin başını döndürüyor kızlar. Tangos, flamenkoda flörtün adı.
(Pınar Dinlemez-23)
ÇEVİRMEN OLACAKTI
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. Üniversitede, tiyatro kulübüne yazılınca, bu iş hayatımın merkezi oldu. Çevirmenlik yapmak istiyordum, verilen eğitimin yeterli olmadığını görünce tiyatroya ağırlık verdim. Evimizde flamenko kasetleri vardı, ezgiler tanıdıktı. Ama bir gün erkek arkadaşım beni bir flamenko gösterisine götürünce dünyam değişti. Çok etkilendim, bu dansı ben de yapmalıydım. Pera Güzel Sanatlar'da flamenko eğitimine başladım ve bugünlere geldik. Artık yaşamımın bundan sonrasında tek amacım iyi dans edebilmek. Asla başka bir işle uğraşmayı düşünmüyorum.
(Senem Balaban-21)
SINIFLAR KARIŞTI FLAMENKOYLA TANIŞTI
Ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Üniversite sınavında kazanınca Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi'ne girdim, iki yıl okudum. Ama anlamsız geldi. Tekrar üniversite sınavına girdim. Şimdi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde burslu öğrenciyim. Pera Güzel Sanatlar'a gitar öğrenmek için başvurdum. Fark etmeden flamenko gitar bölümüne yazılınca flamenkoyla tanıştım. Bu arada televizyonda izlediğim flamenko dans gösterisi çok hoşuma gitti. Pera'da dans dersleri almaya başladım. Sonra da arkadaşlarla tanışıp, bu gruba dahil oldum. Psikoloji okumayı seviyorum belki ilerde psikolog olarak da çalışabilirim ama beni hiçbir şey flamenkodan koparamaz.
(Melis Cangüler-27)
İSPANYOL BEBEKLERİN KAT KAT ETEKLERİNE HAYRANDI
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü'nden mezunum.
Koç Holding, Sabancı Holding ve Nova Reklam'da toplam 7 yıl çalıştım. İlkokuldan başlayarak, 6 yıl bale yapmıştım. O sıralarda halamın evinde kaptan olan eniştemin yurtdışından getirdiği İspanyol bebeklerine hayrandım. Kat kat etekleri benim içime flamenko ateşini düşürdü. Pera'da flamenko dersleri almaya başladım. İspanya Sevilla'ya gittim. Burada bir bienale katılıp, 15 gün ustalardan ders aldım. Artık bütün hayatım flamenko olmuştu. İşyerinde bile odadan odaya dans ederek gidiyordum. Arkadaşlarla tanışıp, grup kurma fikrini öğrendikten sonra işi bıraktım. Artık tek işim dans etmek. İş tecrübemden edindiğim birikimi, grubun ilerideki vizyonu için kullanmak istiyorum.
(Doruk Okuyucu-20)
FLAMENKONUN RUHU FARKLI
Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirdim. Aslında okulun son yıllarında askerliğin bana göre olmadığını anladım ama yine de mezun oldum. Okulda amatör bir grubumuz vardı. Bando komutanımızdan yardım alıyorduk. Pera'daki kursu da ondan duymuştum. Okuldan sonra ailemin yanına Edirne Keşan'a gittim. Gitar kursuna başvurduğumda, flamenkoya yazılmışım. Her hafta sonu Edirne'den İstanbul'a gidip geliyordum. En sonunda İstanbul'da yaşamaya başladım. Ailemin desteğiyle yaşamımı sürdürdüm. Şimdi şimdi biraz para kazanabiliyorum. Hiçbir müziğin ruhunda flamenkoda bulduğumu bulamıyorum.
(Dinçer Dedeoğlu-22)
SAHİLDEKİ MELODİYE TUTULDU
Bilgi Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde okuyorum. Bu yıl yüzde 50 burs aldım. Gitar çalmayı çok seviyordum. Flamenko hiçbir forma sığmıyordu. Bir gün Caddebostan sahilinde yürürken flamenko ezgileri kulağıma çalındı. Bulunduğum yere çivilendim. Müziğin geldiği kulübe girip, Sefa Yeprem'le tanıştım. O bana yardımcı oldu. Flamenkoyu öğrendim. Grup kurulduğunda Doruk, cajon (bir tür perküsyon aleti) çalmamı istedi, kabul ettim.