En tartışmalı Oscar adayı vizyonda

Güncelleme Tarihi:

En tartışmalı Oscar adayı vizyonda
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2013 00:00

Erkekler arenasında karşı cinslerini geride bırakan işlere imza atarak sivrilen bir yönetmen Kathryn Bigelow. Bu kez kamerasını, ABD’nin azılı düşmanlarından biri olduğu düşünülen Usame Bin Ladin’in yakalanma hikâyesi için kullandı. Barındırdığı işkence sahneleriyle Amerika’da tartışma konusu olan ‘Zero Dark Thirty’nin En İyi Film dahil toplam beş dalda Oscar adaylığı var. Başrollerde Joe Edgerton, Jessica Chastain, Chris Pratt ile Mark Strong’u izliyoruz.

Haberin Devamı

En baştan uyarayım, bu filmdeki işkence sahneleri izleyenlerde nefes alamama, boğulma hissi uyandırabilir.
Biz izlerken bunları hissediyorsak işkence gören kişi neler çekmiştir kim bilir diye düşünmeden edemiyor insan.
Öyle ki bu insanın Usame Bin Ladin’in yakalanmasına yol açan bilgileri vermesi gayet anlaşılabilir bir durum oluyor.
Ama orada durmak lazım, çünkü filmi izleyen yetkililer Usame Bin Ladin’in yakalanmasında bu yöntemlerin kullanılmadığını açıkladılar.
Yönetmen Kathryn Bigelow ise kararlı ve filminin arkasında; “Film gerçeği yansıtıyor” diyor. Bu konuya döneceğiz.

BİN LADİN’İN 10 YILA YAYILAN YAKALANMA SÜRECİ

11 Eylül 2001’de Manhattan’daki Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin yerle bir edildiği saldırıyı El-Kaide terör örgütü ve ABD’nin en azılı düşmanlarından biri olduğunu iddia eden Usame Bin Ladin üstlenmişti.
Önce Afganistan’da başlayan savaş, diğer Ortadoğu ülkelerine de yayıldı ve Pentagon, saldırıların bir numaralı sorumlusu olarak gösterdiği Bin Ladin’i köşe bucak aramaktan asla vazgeçmedi.
Usame Bin Ladin’in yakalanması ve öldürülmesi dünyayı ve iki Amerikan başkanlık yönetimini 10 yıldan fazla bir zaman oyaladı aslında.
Pakistan’ın Abbottabad kentinde köşeye sıkıştırılıncaya kadar ABD’ye milyonlarca dolara mal olan bu arayış ve ‘insan avı’ operasyonun 1 Mayıs 2011’de düzenlenen gizli bir operasyonla nihayete erdiğini biliyoruz.
Zero Dark Thirty, işte bu süreci konu alıyor.
Senaryosunu gazeteci Mark Boal’ın gerçeklere sadık kalarak kaleme aldığını söylediği filmde, Bin Ladin’in saklandığı yeri tespit eden ve bu timin organizasyonunu yürüten Maya adlı CIA ajanı ve bir grup arkadaşı, istihbarat başarıları ve işkence yöntemleriyle Bin Ladin’in yakalanmasını sağlıyor.
Zero Dark Thirty, En İyi Film dahil toplam beş dalda Oscar ödülüne aday gösterilmekle kalmayıp gişede de büyük başarı elde etti.
Ancak, gerçek olayı ele alış biçimi nedeniyle de birçok tartışmaya neden oldu.
Bigelow bu filmin hazırlığında CIA ile görüşmüş olsa da örgüt, film sonrasında filmde gösterilen işkence yöntemlerini kullanmadıklarını açıklayıverdi.
Cumhuriyetçi John McCain de dahil birçok senatör filmin gerçekleri yansıtmadığını söyledi: “Bu film, izleyenlere Usame Bin Ladin’in ortadan kaldırılmasını sağlayacak bilgilere işkence sayesinde ulaşıldığı izlenimi veriyor. Oysa gerçek bu değil.”
Bigelow ise bu sahnelerin gerçeğe dayalı olduğu konusunda ısrarlı.
Bu sahnelerin filmin anlatımı için gerekli olduğunu söylüyor.
Geçmişe bakıldığında onunkini destekleyen açıklamalar da yok değil aslında.
Bin Ladin’in Mayıs 2011’de öldürülmesinden iki gün sonra, Temsilciler Meclisi İç Güvenlik Komisyonu Başkanı Peter King boğulma hissi yaratan işkence yönteminin Bin Ladin’in yakalanmasında önemli rol oynadığını söylemişti: “Bin Ladin’e götüren ilk bilgilerin, boğulma yöntemiyle işkence gören Halid Şeyh Muhammed’den geldiğini söyleyen yetkililerle konuştum.”
Kongre üyesi King, CIA ve Savunma Bakanlığı yetkililerini, gizli bilgileri film yapımcılarına sızdırmakla suçlayarak, haklarında soruşturma açılmasını istedi.
Senaryo yazarı Mark Boal ise aynı Bigelow gibi, filme yöneltilen suçlamaları reddediyor: “Kamuoyundan gizlenen bir dünyada perde arkasında ne olup bittiğini anlatan bir filmden bahsediyoruz ki bence bu çok güzel.”

Haberin Devamı

ALTIN KÜRE ALDI OSCAR’A DA ADAY

Haberin Devamı

Senaryo üzerindeki tartışmalardan uzaklaşıp, filmin kendisine geçelim.
Bin Ladin’in saklandığı yerde bulunuşu, tamamen gerçeğine uygun şekilde yeniden yaratılmış.
Bu set Ürdün’de. Filmin diğer çekim mekânları arasındaysa Hindistan, Amman ve İngiltere yer alıyor. Jessica Chastain, Ladin’i yakalayan ekipteki CIA analisti Maya rolündeki başarısıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar adayları arasında.
Chastain’in En İyi Kadın Oyuncu dalında aday olduğu Altın Küre’yi aldığını unutmamak gerekiyor. Senaryo, tartışılıyor olmasına rağmen En İyi Özgün Senaryo adayları arasında. Bundan üç yıl önce Ölümcül Tuzak (The Hurt Locker) adlı filmiyle aralarında eski kocası James Cameron’un da olduğu birçok usta yönetmeni geride bırakarak En İyi Yönetmen Oscarı’nı alan Kathryn Bigelow yine çok tartışılan ve konuşulan bir filme imza attı.
Amerika’nın gerçeğe ulaşmak için sert işkence yöntemleri kullandığını gösteren Zero Dark Thirty’nin hem yarattığı tartışmalarla hem de Oscar adaylıklarıyla gündemde kalacağı kesin.
Bu nedenle bu filmi, yönetmenin önceki filmleri kadar güçlü olmasa da kaçırmamanızı öneririm. Bu kararda bilgiye ulaşmak için her yol mübah mı tartışmalarını alevlendirecek işkence sahnelerine dayanma gücünüz de bir kriter olmalı tabii.
Biraz da tek taraflı bakış açısına ve “yaşasın Amerika” diye bağıran Amerikan propagandasına katlanmak zorunda kalacaksınız elbette!

Haberin Devamı

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

Kölelik böyle kaldırıldı

Steven Spielberg’ün yönettiği ve Daniel Day Lewis, Sally Field, David Strathairn ile Joseph Gordon Levitt’in oynadığı Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. başkanı olan ve kuzey eyaletlerinde 1861-1865 yılları arasında yaşanan iç savaşa öncülük eden Lincoln’ün son dönemlerine ve başarılarına ışık tutuyor. İç Savaş’ın hararetli günleri geride kalınca, Abraham Lincoln ile kabinesi arasında fikir ayrılıkları da su yüzüne çıkıyor. En ciddi görüş ayrılığı ise kölelik konusunda. Senaryosunu Pulitzer Ödüllü tarihçi Doris Kearns Goodwin’in çok satan kitabından ödüllü senarist Tony Kushner’in uyarladığı Lincoln, köleliği kaldıran 13. madde üzerine Lincoln’ün kurmaylarıyla yaptığı toplantılar, ikna turları, kasvetli odalarda ağır diyaloglu sahnelere gebe.

Haberin Devamı


Sen her gün yalanlar söyledikçe!

İlk Aşk filmi ile 14. Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Yönetmen dahil beş ödül birden alan Nihat Durak’ın yönettiği Mutlu Aile Defteri’nin hedefi aile hikâyelerine alışılmışın dışında bir bakış açısı getirmek. Bunu hikâyeyi ele alış şekliyle başardığını söyleyebilirim. Karşımızda komik unsurlarının yanı sıra yalanlar üzerine kurulu ataerkil aile yapısına karşı eleştirel bir bakış açısı da var. İlker Aksum, Binnur Kaya, Büşra Pekin, Öner Akın, Bülent Emrah Parlak ve usta oyuncu Tuncel Kurtiz’in oynadığı film otoriter babalarına sürekli yalanlar söylemiş olan üç kardeşin, babanın hastlağı üzerine bir araya gelmesini ve bir şeyleri toparlama çabasını anlatıyor.

Haberin Devamı


Manastırda işkence

Önceki filmi ‘4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün, ile Cannes’da Altın Palmiye kazanan Cristian Mungiu, Tepelerin Ardında aldı filmiyle geçen yıl bir kez daha Altın Palmiye için yarışmış ve katıldığı pek çok festivalden de ödüllerle dönmüştü. Cosmina Stratan, Christina Flutur ve Dana Tapalaga’nın oynadığı film 2005 yılında, Romanya’daki bir manastırda bir grup din görevlisi tarafından işkence gören bir kızın gerçek hikâyesinden yola çıkıyor. İnsanın özgürlüğü ve katı din kuralları arasındaki sıkışmışlığını perdeye getiriyor.


3 boyutlu gerçek penguenler

Fransız yapımı ‘İmparatorun Yolculuğu’nun 2006’da En İyi Belgesel Oscarı almasının ardından penguenlerle olan birlikteliğimiz iki şahane animasyonla devam etmişti. ‘Önce Neşeli Ayaklar’ı (Happy Feet) izledik, sonra da ‘Neşeli Dalgalar’ı (Surf’s Up). Penguen Kral 3D ise gerçek penguenlerle çekilen ilk üç boyutlu film. Bu kez hikâyede İmparator penguenler değil daha küçük olan Kral penguenler var. David Attenborough’un yazdığı ‘Penguen Kral’ın Türkçe seslendirmesini Yekta Kopan yapıyor.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!