Oluşturulma Tarihi: Mart 28, 2005 10:49
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, seleflerinden farklı olarak nikah şahitliklerine, canlı TV yayınlarına, ‘Köşk demeçleri’ne son verdi. Kendine özgü bir yaşam süren Sezer’in en sevdiği şarkıyı bile bilmiyoruz.
ANTALYA Kundu Sahilleri’nde 1999 yazında şortunu giyip yürüyüş yaparken, denize girerken, yaptığı bu tatilin gelecek 5 yıl boyunca son tatil olduğunu öngörmemişti kuşkusuz. Cumhurbaşkanı olacağını da... Anayasa Mahkemesi Başkanı’ydı, titizlikle yerine getirdiği yargısal görev ve sorumluluk alanındaki yaz molasında, bir koruması ile birlikte tatilini sürdürüyordu Adalet Bakanlığı’nın Antalya’daki sosyal tesislerinde.
MAZİDE KALDI
Takvimler 16 Mayıs 2000’i gösterdiğinde görev alanı tüm Türkiye sathına genişledi, korumaları arttı ama gelen yoğun mesai ve kendine özgü disiplini ile özel yaşam alanını iyice daralttı. Ve beş buçuk yıldır hiç tatil yapmadı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer; sahildeki şortlu fotoğrafları mazide kaldı.
YENİ GELENEK
Köşk’te Sezer’in çıkmasıyla birlikte mazide kalan tek şey ‘tatil’ olmadı kuşkusuz. ‘Köşk geleneği’ni derinliğine gözleyen, analiz eden Cumhurbaşkanlığı muhabirimiz Süleyman Demirkan, Sezer ile birlikte geride kalanları, Cinnah Fısıltıları için araştırdı. Seleflerinden farklı olarak Sezer makamına oturur oturmaz önce şaşaalı temel atma törenlerine, irili ufaklı açılışlara katılma geleneğine, nikáh şahitliklerine, canlı TV yayınlarına, ‘Köşk demeçleri’ne son verdi.
TV AMBARGOSU
Sezer’i televizyonda pek göremeyen halk onu Cumhurbaşkanlığı forsunu taşıyan Mercedes’i ile kırmızı ışıkta ya da hipermarkette kuyrukta beklerken ve sırasını vermek isteyen yurttaşlara teşekkür edip bu teklifi geri çevirirken, onu rastlantı sonucu yakalayan kamera ya da objektifler sayesinde gördü arada sırada. Bir de kültürel ve sanatsal etkinliklerde... Cumhurbaşkanı Sezer hiçbir televizyonun canlı yayın davetini, hiçbir gazetecinin özel röportaj isteğini kabul etmedi.
‘MESAJ’LI VETO
Sezer’in bir başka ‘bildirge yöntemi’ de, önüne onay için gelen yasa ve Anayasa değişikliklerini geri gönderdiğinde, yazılı gerekçelerin satır aralarında mesaj verme şeklinde oldu. Sezer, iç ve dış gezilerinde uçağına gazeteci (muhabir, yazar veya yönetici), işadamı da almadı. 16 kişilik küçük özel uçaklarla seyahat ediyor. Selefleri Demirel ve Özal ise seyahatlerini gazeteci ve işadamları ile birlikte gerçekleştiriyorlar, uçakta demeç veriyorlardı.
SIFIR TOPLANTI
Sezer, 5 yıl boyunca Köşk’te hiç basın toplantısı düzenlemeyerek de, bir ilke daha imzasını attı. Sezer’in mazide bıraktığı bir Çankaya geleneği de, tatil köşklerindeki yaz dönemi çalışmaları oldu. Oysa selefi Turgut Özal döneminde Muğla Göcek, Cumhurbaşkanlığı makamıyla özdeşleşmişti. Kenan Evren ve Fahri Korutürk’ün tercihi İstanbul’daki tarihi Florya Köşkü’ydü. Süleyman Demirel ise Tuzla’daki yazlığına gidiyordu.
HEDİYE YASAĞI
Sezer ise iç veya dış gezisi yoksa, kışın cumartesi ve pazar günlerini Çankaya’da geçirdi. Havalar iyi olursa Ankara Gölbaşı’ndaki villasında rastlıyor bazen ona yörenin sakinleri. Bahçe ile uğraşıyor, fidan dikiyor; arada bir doğrulup sırtını, belini dinlendirerek. Ancak Sezer ve eşi Semra Sezer’in hediye kabul etmeme geleneği Gölbaşı’nda da varlığını sürdürüyor. Ne bir sepet köy yumurtası, ne bileklerinden bağlı bir çift köy tavuğu... Bir iki kez, birkaç gözleme, bir bakraç ayran dışında.
En sevdiği şarkının adını bile bilmiyoruz
YALITILMIŞ, kendine özgü bir yaşam... Örneğin seleflerinin aksine en sevdiği şarkıyı da bilmiyoruz Cumhurbaşkanı Sezer’in; ama ne ‘Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik’ gibi yaşamında köklü bir değişimin güftesidir, ne de ‘Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile /Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle’... Belki, Frank Sinatra’dan My Way:
‘Hep inandığımı yaptım. Yaptığıma sahip çıkarak /Hepsini hep, kendi yolumda, kendi tarzımda gittim /Üzüldüm mü? Pişmanlıklarım oldu mu? Bazen... /Önüme çizdikleri yolda yürüdüm /Patikalarda daha dikkatli basarak /Ama hepsinde, evet hepsinde /Kendi tarzımda yürüdüm /Dimdik ayakta durdum, hep bildiğim yolda gittim /Ben buyum işte, başka türlü gidemezdim ki /Çünkü o... Benim tarzım... Çünkü o benim... Evet, benim yolumdu...’
Erdoğan’ın verdiği rozeti Sezer’e takmış
GEÇEN yıl, 23 Nisan resepsiyonu. Bir grup AKP’li bakan ve milletvekilinin durduğu köşede, bir hareketlilik seçiliyor. Gruptakiler yanlarına gelip, teker teker yakalarına rozet takan ATO Başkanı Sinan Aygün’e bakıyorlar önce, ardından da hemen gözlerini ‘Bu nedir?’ sorusuyla birlikte, yakalarına çeviriyorlar.
ANNAN ESPRİSİ
Sıra Çevre ve Orman Bakanı’nın rozetinin takılmasına geldiğinde bir gazeteci ‘Sinan Bey bu rozetleri özel olarak yaptırmış. Kameraların ışığında, üzerindeki ‘Annan Planı’na hayır’ yazısı çıkıyormuş’ esprisini yapıyor. Bakan Pepe panikle rozeti çıkarmaya davranıyor, ama espri olduğunu anlayınca rahatlıyor. Ardından TBMM Başkanı Bülent Arınç’ı da rozetlendiriyor Aygün.
‘İYİSİNDEN YAPTIR’
Başbakan Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün de yanına gidiyor aynı resepsiyonda. Bir rozet de Gül’ün yakasına takıyor. Başbakan’a yöneldiğinde ise bir an duralıyor. Çünkü Başbakan’ın yakasında zaten Türk bayraklı bir rozet var. Hatta Başbakan, ‘Bak bizimki senin rozetlerinden daha güzel, sen de iyisinden yaptır’ diye takılıyor.
FIRSATI KAÇIRMADI
Bakanlara, başbakan yardımcılarına, TBMM Başkanı’na taktıklarıyla rozet yolunda adım adım zirveye tırmanan Aygün, ‘bir numaralı’ fırsatı ise başkanlığa ikinci kez seçildiğinde yakalıyor. Geçen hafta salı günü Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne çıkan Aygün, Türk bayrağına yapılan saldırıyla ilgili sohbetin ardından Cumhurbaşkanı’na kendi yakasındaki Türk bayrağı rozetini takmak istediğini söylüyor.
AMACINA ULAŞTI AMA...
Perde arkasını arkadaşımız Çiğdem Toker’in aldığı kapalı görüşmede, Sezer’in izni üzerine Aygün rozeti Cumhurbaşkanı’nın yakasına takıyor. Ve rozet yolunda zirveye, amacına ulaşıyor. Ama ne pahasına? Çünkü, Aygün’ün Sezer’in yakasına taktığı Türk bayrağı rozeti, aslında o görüşmeden yaklaşık üç ay önce Başbakan Erdoğan’ın bir toplantıda Aygün’e armağanı olan rozet. Yani Erdoğan’ın rozeti, Sezer’e...
MECLİS’TEN
Geçilecek en iyi parti ‘garden party’
SOLDA yeni parti tartışmaları Meclis kulislerinde ince esprilere konu oluyor. CHP Hatay Milletvekili İnal Batu, kuliste Fikret Ünlü, Gülsün Bilgehan ve bazı gazetecilerle sohbet ederken, ‘Gece yatakta sabaha kadar dönüp durdum. Acaba Yaşar Nuri’nin partisine mi girsem, yoksa Erkan Mumcu’nun genel başkanlığını mı beklesem diye uykularım kaçıyor’ dedi. Tam bu sırada Zülfü Livaneli söze girdi: ‘Acele etmeyin, İngiliz Büyükelçiliği yazın ‘garden party’ veriyor, oraya katılırsınız.’
AB Yatırım Bankası Ş.Urfa’ya şube açsın
AVRUPA Birliği (AB) Yatırım Bankası yetkilileri, geçen hafta Meclis’teydi. Toplantıya katılan AKP Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol, banka temsilcilerini şaşkına çeviren şu soruyu yöneltti: ‘Şanlıurfa’da bir şube açar mısınız?’ Belki de yaşamında ilk kez duyduğu bu soruyu gülerek yanıtladı Lucius: ‘Merkezimiz Lüksemburg’da, değil Türkiye’de, dünyanın hiçbir yerinde şubemiz yok.’