Güncelleme Tarihi:
Bu pazar Anneler Günü ve yavaş yavaş "Ne hediye alsam?" telaşı başladı. Bu yıl her gününüze anlam katan anneleriniz için özel hediyeler bakmak yerine, bir sürpriz yapıp annenizle keyifli bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?
Peki ama nereye gitmeli? Bu soruyu gezgin ve seyahat yazarları Nurgül Büyükkalay, Sevda Serbest, Erdoğan Gümüş, Didem Mutçalıoğlu ve Oğulcan Tatar’a sordum. Ailecek piknik yapılacak alanlardan tutun da şelale rotalarına kadar bütçe dostu 20 öneride bulundular.
AİLECEK GİDİLECEK EN GÜZEL PİKNİK ADRESLERİ
Tam bir gizli cennet: Marmaracık Koyu Tabiat Parkı / İSTANBUL
İstanbul'un göbeğinde ama muhteşem flora ve faunası ile tam bir gizli cennet burası. Sarıyer Rumeli Feneri mahallesinde yer alan Marmaracık Koyu Tabiat Parkı, yoğun meşe ağaçları içerisinde tertemiz plajıyla Anneler Günü için yeşili ve mavisi bol bir piknik rotası olabilir.
Sevda Serbest, “Güzel bir piknik sonrası ailenizle birlikte ‘Kuş Gözlem Kulesi’nde göçebe kuşların yolculuğunu gözlemleyebilirsiniz” dedi ve ekledi:
“Eğer hava uygun olursa ve denize girmek isterseniz güzel bir plajı bulunuyor. Doğada yapılan aktiviteleri seven aileler ise pikniğin yanı sıra koşu ve yürüyüş yapabilir ya da bisiklete binebilir. Ayrıca tabiat parkı içinde; geyik ve kirpi gibi canlıları da gözlemleyebilirsiniz.”
Keşfedilmeyi bekliyor: Danamandıra Tabiat Parkı / İSTANBUL
Damandıra Tabiat Parkı, İstanbul'un Silivri İlçesinde yer alıyor. Meşe ormanları ve sazlıklarla kaplı olan tabiat parkı için geleceğin ‘Abant Gölü’ yakıştırması yapılıyor. Sevda Serbest, “Damandıra; göleti, nilüfer çiçekleri, sazlıkları ve göçmen kuşlarıyla ailenizle hem piknik yapacağınız hem de güzel fotoğraflar çekeceğiniz bir rota. Ayrıca gölde bulunan iskelede balık tutabilir, balıklarınızı pişirebilir ve yürüyüş yapabilirsiniz” dedi.
“Meşe ve gürgen ağaçlarının hâkim olduğu tabiat parkında geyik, ağaçkakan, serçe, ispinoz, saka ve tavşan gibi canlılara rastlamak mümkün. Ayrıca bisiklet sürmek için de çok uygun.”
Şehrin içinde: Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi / İSTANBUL
Burası adeta plazaların içinde bir vaha… Doğu Ataşehir ile Batı Ataşehir’i birleştiren köprünün Doğu Ataşehir tarafında bulunan alan, piknik için çok güzel bir adres. “Ali Nihat Gökyiğit’in eşi Nezahat Gökyiğit adına kurduğu bu bahçeye giriş ücretsiz” diyen Sevda Serbest, bahçe ile ilgili şu detayları paylaştı:
“Bu dev botanik bahçesi, sekiz ada üzerinde kurulmuş ve bu adalara Merkez Adası, Ertuğrul Adası, Mesire Adası, İstanbul Adası, Arboretum Adası, Meşe Adası, Anadolu Adası ve Trakya Adası isimleri konulmuş. 32 hektarlık alanda yaklaşık 50 bin ağaç ve bitki bulunuyor. Ailenizle birlikte hem çeşitli bitkileri tanıyıp, hem de keyifli bir gün geçirmeniz mümkün.”
Kocaeli’nin Gebze ilçesine bağlı Tavşanlı köyünde bulunan Ballıkayalar, Gebze’ye 10, İstanbul’a ise 50 kilometre mesafede bulunuyor. Bir saatlik bir yolculuğun ardından rahatlıkla ulaşacağınız Ballıkayalar, barındırdığı farklı hayvan ve bitki çeşitliliğinin korunması amacıyla 1995’de tabiat parkı yapılmış.
Bölgenin adının nereden geldiği konusu da oldukça ilginç. Uzun zaman evvel çok sayıda arı kanyon içerisinde bulunan mağaraları kovan olarak kullanırmış. Bu nedenle Bal Mağaraları, Ballı Mağaralar, Bal Kayalıkları derken yıllar içinde Ballıkayalar olarak anılmaya başlanmış.
“Ortasından derenin aktığı bir kanyon üzerinde yürüyüş, piknik, tırmanış, kamp, bisiklet sürmek burada yapabileceğiniz güzel aktivitelerden” diyen Sevda Serbest, “Özellikle macerasever bir anneniz var se ülkemizin en çok tercih edilen tırmanış parkurunun burası olduğunu bilmenizde fayda var” diye de ekledi.
“Zamanında arıların mesken tuttuğu ve kayalıkları kovan olarak kullanan arıların ve balın bolluğuna rağmen şimdilerde burada arı yoğunluğu yok. Gölet, dere, şelale, kanyon manzaralı bu parkta ailenizle birlikte aktivite dolu bir gün geçirmeniz ve piknik yapmanız mümkün.”
Ayrıca Serbest, bölgenin yürüyüş için harika bir rota olduğunun da altını çizerek şu bilgileri paylaştı:
- Yuvacık Barajı’nın olduğu bölgede Camidüzü, Değirmendüzü, Sıcakdere, Soğukdere olmak üzere dört farklı yürüyüş parkuru bulunuyor. Camidüzü parkuru, insan eli ile oluşturulmuş bir parkur. Parkur 9 kilometre uzunluğa sahip ve zorluk derecesi ise kolay… Değirmendüzü'nden başlayan parkur da Yuvacık Barajı'na yakın tarihi su kemerinde son buluyor. Bunun uzunluğu da 8 kilometre…
- Sıcakdere yürüyüş parkuru biraz kanyon yürüyüşü içeriyor. Bu nedenle biraz zor ve 10 kilometre uzanluğunda… Soğukdere de aynı şekilde, kanyon yürüyüş olması nedeniyle biraz zor. Buranın uzunluğu da 11 kilometre…
Didem Mutçalıoğlu, “Karadere Nehri üzerindeki şelale yaklaşık 40 metre yükseklikten düşüyor. Adı da boşuna Suuçtu değil, özellikle de şimdi bahar mevsiminde debi de yüksekken sular düşerken havada uçar gibi çevreye yayılıyor. Yanına yaklaştıkça serinliğini su tanecikleriyle size de hissettiriyor” dedi ve şu önerilerde bulundu:
Prens Havuzları için gitmeye değer: Doğançay Şelalesi / SAKARYA
Doğançay Şelalesi, Sakarya Geyve’deki Doğançay Köyü’ne 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Sakarya merkeze ise 25, Sakarya-Bilecik yoluna da 10 kilomtre uzaklıkta yer alıyor. 2013 yılın tabiat parkı ilan edilen alan, Anneler Günü için keyifli bir rota… Peki şelale çevresinde neler yapılabilir? İşte Bahar Gündoğdu’nun önerileri…
- İlk önce hepimizin eli ayağı haline gelen navigasyonun Doğançay Şelalesi’ne doğru olarak götürdüğünü belirteyim. Eğer navigasyon yoksa size en basit şekliyle yolu tarif edeyim. İstanbul- Bilecik yolu üzerinde giderken sağdan Doğançay sapağından otoyoldan ayrılıyorsunuz. Doğançay Köyü‘nden geçiyorsunuz. Yolun son iki kilometresi hariç hepsi asfalt yol. Sonrası biraz toprak yol ama öyle çok zorlayıcı değil. Burayı geçtikten sonra şelalenin olduğu alana geliyorsunuz.
- Etraf yemyeşil ve anneniz kesinlikle mutlu olacak. Şelaleyi gezdikten sonra eğer yorulmadıysanız rotanız mutlaka ‘Prens Havuzları’ olmalı… Buraya gidebilmek için aracınızı bıraktığınız kafenin yanındaki merdivenlerden inip ormanın içine önce aşağı sonra sağa doğru ilerlemeniz gerekiyor. Burada bir patika yolu yok. Engebeli yürüyüş sonrası ise inanılmaz bir manzara sizi bekliyor.
Bahar Gündoğdu, “Şelale yolu genelde patika yollardan oluştuğu için, yer yer suya girmenizi gerektirebilir. Biraz dere yürüyüşlerine benziyor” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
“Biraz ıslak bir yürüyüş olacağı için buna uygun bir bot giymenizi tavsiye ederim. Hatta kolay kuruyan bir şeyler de giyebilirsiniz. Yanınıza yedek ayakkabı almayı unutmayın. Güle oynaya, yüze yüze giderken şelalenin sesi size tüm yorgunluğunuzu unutturacak.”
Antalya merkez ilçesi sınırlarında yer alan Kurşunlu Şelale’sine Antalya Isparta yolunun 24’üncü kilometresinden içeri 7 km’lik bir yolculukla ulaşılıyor. 2 km’lik bir kanyonun içerisinde yer alan Kurşunlu Şelalesi, 1986 yılında park haline getirilerek ziyarete açıldı.
1991’de de tabiat parkı olarak ilan edildi. Özellikle çevresindeki zengin flora ve fauna, burayı doğa yürüyüşü, bitki ve hayvanları gözlemleme gibi eko turizm faaliyetleri açısından öncelikli konumlardan biri haline getirdi.
“Bakmayın adına, Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı dendiğinde burası sadece bir şelaleden ibaret değil.” diyen Didem Mutçalıoğlu, şelale ile ilgili şu önerilerde bulundu:
- Kanyon içindeki Patika yoldan ilerleyince karşınıza ilk olarak tüm güzelliğiyle ana şelale olan Kurşunlu Şelalesi çıkıyor. 18 metreden düşen şelalenin düştüğü göletin suyu inanılmaz bir turkuaz yeşile sahip.
- Kanyonun içinde ise yedi küçük gölet ve irili ufaklı şelaleler bulunuyor. Yemyeşil ağaçların arasında annenizle birlikte yürüyüş yapabileceğiniz 2 kilometrelik harika bir patika yol var. Yolun başında ve yol üzerinde soluklanacağınız ve bir şeyler atıştıracağınız mekânlar da mevcut.
Demircili Plajı ve Torasan bölgesinde dağlarla çevrili ve denize sıfır muhteşem konumlarıyla ücretli ve ücretsiz kamp alanları mevcut. Hem çadır hem de karavan için alanlar da var.
Nurgül Büyükkalay, “Kamp alanı içerisinde restoranla beraber temel kamp ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz tüm olanaklar mevcut. Urla gezinizde el emeği ürünlerin satıldığı Sanat Sokağı, Barbaros Köyü ve Türkiye’nin ilk köy tiyatrosunun kurulduğu yer olan Bademler Köyü’ne mutlaka yolunuzu düşürün” dedi ve ekledi:
“Urla, aynı zamanda harika bir gastronomi rotası. Urla’nın gurme restoranlarında annenizle yemek deneyimi yaşamadan geçmeyin. Kamp alanlarında çadırda konaklama kişi başı 100 lira, bungalovlarda ise kişi başı 300 liradan başlıyor.”
Ayrıca daha konforlu bir kamp konaklaması yapmak isterseniz glamping alanları da bulabilirsiniz. Kamp alanlarının hemen hemen hepsi plaj ve restoran olanaklarına sahip. Assos, antik Liman, eski taş binaları, balık restoranları, dondurmacıları ve küçük plajı ile keyifli bir zaman geçireceğiniz şirin bir yer.
“Antik Liman’dan sonra Behramkale köyünü gezin. Hediyelik eşya satan tezgâhları, gözlemecileri ve taş binaları ile sakin bir köy. Günü ise antik kentin sembolü Athena Tapınağı’nda batırın. Karşısında Midilli Adası, sol yanında Edremit Körfezi ile harika bir manzarası var. Kamp alanlarında çadırda konaklama fiyatı kişi başı 100 lira. Karavanda ise fiyatlar 200 liradan başlıyor.”
“Cennet gibi bir doğa, 50 metreden aşağı süzülen şelale, 80’den fazla kelebek türüne ev sahipliği yapan rüya gibi bir serüven yaşayabileceğiniz bir bölge burası” diyen Nurgül Büyükkalay, kamp ile ilgili şu önerilerde bulundu:
- Elektrik ve duş imkanlarının olduğu kamp alanında çadırınızı kurmak için düzlük alanlar var. Çadırla beraber bir diğer konaklama seçeneği bungalovlar. Alan içerisinde temel ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz market ve yemek yiyebileceğiniz küçük bir işletme de mevcut.
- Kelebekler Vadisi’ne ulaşım Ölüdeniz’den kalkan teknelerle sağlanıyor. Karadan ulaşım ise bir hayli zorlu. Faralya yönünden vadiye geldiğinizde, yukarıdan aşağı zorlu bir yoldan inmek zorundasınız. İniş yolunun bazı kısımlarında kayalar çok dik olduğundan halat yardımıyla inmek zorundasınız. Bu nedenle kamp alanına gelmek için en pratik yol tekne ile ulaşım. Konaklama ücretleri ise ortalama çadırlı kamp için kişi başı 100 lira. Bungalovların geceliği de kişi başı 300 liradan başlıyor.
KEŞFEDİLECEK ROTALAR
Kültür dolu: Odunpazarı / ESKİŞEHİR
Annenizle birlikte yürümek, tarihi ve kültürel zenginliğiyle dolu bir mekânı tanımak gibi bir planınız varsa Eskişehir’in en eski semti Odunpazarı tam da böyle bir yer.
Bir zamanlar köylülerin dağlardan getirdikleri odunları sattıkları yer olduğundan bu adı almış semt. Osmanlı sivil mimari yapıları olan ahşap evlerin günümüze kadar bozulmadan gelmesi nedeniyle sit alanı olarak koruma altına alınan semt, restore edilen evleriyle, tarihi konakları ve müzeleriyle, mutlaka görülmeli. Peki Odunpazarı’nda neler yapmalı? İşte Erdoğan Gümüş’ün önerileri…
“Antik çağda atletizm merkezi olan kentteki koşu pisti günümüzde her yıl Nisan ayında yapılan festivalde kullanılıyor. ‘Kuzu Göbeği Mantar Festivali’nde burada yetişen mantarları tanıtma amaçlı geziler de yapılıyor. Antik kent, tepede yer aldığından Fethiye ve limanı çamların arasından gözlemlemek mümkün. Ancak uzun ve biraz da yorucu olan parkurundan dolayı çocukla gezmek çok kolay değil.”
Tarihi kentin yanında deniz keyfi: Knidos Antik Kenti / MUĞLA
Datça’nın Reşadiye Yarımadası’nda bulunan Knidos Antik Kenti, adını Afrodit Heykeli’nin buraya konulmasıyla duyurmuş. Ancak heykel depremler nedeniyle kaybolmuş. Daha önceleri anakara ve adadan oluşsa da kent daha sonra denizin doldurulmasıyla iki limanlı bir ticaret ve turizm merkezi haline gelmiş. Bu nedenle tekne turlarının hemen tamamı Knidos Antik Şehri’ne gezi düzenliyor.
“Eğer zorlu bir yürüyüşe ve dikenli bitkilere katlanabilirseniz antik kentin deniz fenerine çıkarak muhteşem bir manzaraya gidebilirsiniz. “Yok ben daha sakin kalayım” derseniz antik kentin girişindeki restoranda keyif yapabilirsiniz. Ayrıca antik kentten denize girmek mümkün. Ulaşımı biraz meşakkatli ve yollar virajlı olsa da gittiğinize mutlaka değecek. Bu arada girişte müzekart geçerli…”
Phaselis Antik Kenti’nin İÖ 7'nci yüzyılda Rodoslu kolonistlerce, Akdeniz’e uzanan küçük bir yarımada üzerinde kurulduğu söyleniyor. Coğrafi konumu önemli bir liman kenti olduğunu gösteriyor. Biri yarımadanın kuzeyinde diğeri kuzeydoğuda üçüncüsü ise güneybatı kıyısında yer alan üç limana sahip.
Oğulcan Tatar, “Üç limanı, çam ormanı ve muhteşem sahiliyle burası annenizin asla unutamayacağı yer alacak” dedi ve ekledi:
“Ülkemizin yurt dışında dönen tanıtımlarında yer almasıyla oldukça fazla yabancı turisti de ağırlamaya başlayan antik kentin girişinde kimi zaman fazla trafik olabiliyor. Antik kentte denize girebilir hatta yanınıza alacağınız yiyeceklerle güzel bir piknik yapabilirsiniz. Girişte müzekart geçerli… Vaktiniz varsa antik kente yakın olan teleferik istasyonundan Olympos’a teleferik yolculuğunu da es geçmeyin derim. Bu sayede hem Tahtalı Dağ’ı görecek hem de varışınızda Beydağları Sahil Milli Parkı’na gidebileceksiniz.”