Güncelleme Tarihi:
İstanbul’daki en büyük külliyelerden birine sahip olan caminin 1609 senesinde başlayan temel kazma çalışmalarında şeyhülislamdan sadrazama kadar herkes görev almış. Sultan Ahmed Han da çalışanların arasındaymış. Padişah olur da koşullar aynı olur mu hiç? Onun kazmasının sapı kadife kaplıymış. Camilerin ve külliyelerin banisinin adıyla anılması Türklerde bir gelenek. O yüzden “Sultanahmet Camisi” adının pek farklı bir yönü yok.
6 minareli ilk cami
Osmanlı camileri içinde altı minare uygulaması ilk kez burada yapılmış ve tekrarlanmamış. Girişteki minareler daha kısa ve iki şerefeliyken, köşelere yerleştirilenler daha uzun ve üç şerefeli. Ana kubbe 43 metre yüksekliğinde, çapı ise 23.5 metre. İbadet alanı yaklaşık 4 bin 600 metrekare. 6 sıra halinde dizilmiş 260 pencere var camide.
17’nci yüzyıldan
Caminin 1617’de biten arastası ise 17’nci yüzyıldan elimizde kalan şehirdeki tek örnek. Bir zamanlar 200 kadar dükkanın sıralanmış olduğu bu üstü açık çarşıda bugün sadece seksen civarı dükkan kalmış. Arasta o meşhur 1912 yangınından büyük hasarlarla çıkmış. Cami külliyesi içindeki Darülhadis Medresesi’nin 1620 tarihi ile külliyenin en geç tamamlanan yapılarından biri olduğu tahmin ediliyor.
Neden ‘Blue Mosque’
Asıl sürpriz caminin güzelliğini en iyi ifade eden ismi veren Avrupalılardan gelmiş: Mavi Cami (Blue Mosque). Cami bu ismi iç dekorasyonunda kullanılan 20 binden fazla İznik çinisinin yanı sıra mavi rengin egemen olduğu yoğun kalem işi bezemelere borçlu. Şehrin siluetinde hak ettiği yeri alan cami, ziyaretçilerini de azametiyle etkisine almayı her dönemde başarmış. Sedefkâr Mehmed Ağa yaratmak istediği heybetli ve vakur atmosferin hiç azalmadan yüzyıllarca sürdüğünü bilse herhalde çok mutlu olurdu. Saffet EMRE TONGUÇ
Her ramazandan bir çocukluk hikâyesi kalır
RAMAZAN inananlar için “Allah’ın kendisine verdiği sayısız nimetlerden belli bir süre için kendini uzak tutarak, bir bakıma uzak kalınanın değerinin yeniden hatırlanıldığı ve uzak kalanın duyduğu özlemin öğrenildiği bir ay. Ve çocuklar için de 36 yılda bir aynı tarihe gelen ramazan ayı bir oyun. İlk gençliklerine ulaştıklarında, örneğin 17 yaşındayken, bu sıcak ağustos aylarının ramazanını belki de “İftarda karpuz yiyebildiğimiz zamanlardı...” diye anacaklar bugünün çocukları, belleklerinde belli belirsiz bir “sıcak” kalacak. Yıllar geçecek 36 yaşına ulaştıklarında, mukabeleden dönmesini bekledikleri anneler, babaanneler, anneannelerini hatırlayacaklar.
Pide kuyruklarındaki çocuklar
Pide kuyruklarında geçen o bitmek bilmez zamanı ve öğleye kadar tutulan “çocuk” oruçlarını bir ayın sonunda toplayacakları bayram harçlıklarıyla aldıkları oyuncakları anımsayacaklar; bu zamanlarda halalar, teyzeler, amcalar, dedelerin daha çok akıllarına geldiğini. Şimdilerde anne olmaya hazırlananlar ise bu ayı “O yılın ramazanını iftar sofralarında geçirdim, lakin oruçsuzdum” diyerek anlatacak çocuklarına. Özetle her ramazan içinde kocaman bir çocuk hikâyesi barındırır.
Sonunda bayram harçlığı var
Bu yılın ramazan ayı da hepinize çocukluğunuzun hikâyelerini anımsatsın ve çocuklarınıza güzel hikâyeler kazandırsın. Unutmayın ramazan nasıl geçerse geçsin sonunda verilmesi gereken bir bayram harçlığı vardır. Şimdiden hazırlayın. Ve son sözümüz büyüklere, lüks iftar sofralarından uzak durun. İyi ramazanlar. Okan KONURALP
İstanbul’da Ramazanfest
ASIRLIK Tat ve Sanatlar Fuarı’nı açan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, eskiden Sultanahmet’teki ramazan etkinliklerinin rahatsız edici boyutta olduğunu, panayır yeri gibi olduğunu, bu yüzden yerli ve yabancı turistlerden eleştiri aldıklarını söyledi. Topbaş, “Bu yıl ilk kez Ramazanfest aktivitesi başlattık. Bundan böyle İstanbul’da 24 saat yaşanan bir ramazan olacak. Kitap fuarları, Feshane’de etkinlikler yaşanacak. İlçe belediyelerimiz mahalle aralarında iftar sofrası kurarak kardeşlik duygusunu yansıtacaklar” dedi.
Fotoğraf çekiminde yangın tehlikesi
BAŞKAN Topbaş, açılış butonuna basmak için objektiflerin önüne geçerken, foto muhabirleri daha iyi görüntü almak için Başkan Topbaş ve yanındakilerden biraz daha geri gitmelerini istedi. Topbaş ve ekibi, bu sırada gösteri amaçlı yapılan alev yağmurunun altında kaldı. Topbaş, etrafa fışkıran kıvılcımlardan birinin başına gelmesi üzerine yanma tehlikesi atlattı. Fatma AKSU / İSTANBUL
ÇEŞİTLİ YÖNLERİYLE SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ
Muhammed’ül Emin Oluşu
HZ. Muhammed toplumun her kesimi tarafından kendisine güvenilen bir kişiydi. O da insanların bu güvenini sarsacak hiçbir olumsuz davranışta bulunmamıştır.
Hz. Muhammed kendisine Allah tarafından “En yakın akrabanı uyar” ayeti gelince Safa tepesine çıkarak insanlara şöyle hitap etmişti: “Şayet ben size, şu tepenin arkasında şehri istila etmek isteyen bir düşman ordusu gelip karargah kurmuş desem bana inanır mısınız?” Aldığı cevap şuydu: “Sen asla yalan söylemedin, senin söyleyeceğin her şeye inanırız.” Hz. Muhammed’in güvenilir olma özelliği herkes tarafından bilindiği için uzak yerlere giden kimseler kıymetli eşyalarını ona emanet ederler, ticarette iyi kâr etmek isteyen kimseler de ona müracaat ederlerdi. Çünkü O’nun ticaret gelirlerinden hiçbir şey kaçırmayacağını bilirlerdi.
KURAN’DAN KAVRAMLAR VE YAŞANTIMIZ
- Ne biliyorum: İnanan, boyun eğen, güven veren, emin kılan demektir.
- Kuran ne söylüyor: Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.” Enfal,8/2 (Bakara,2/46; Al-i İmran,3/ 179; Enfal,8 /74; Tevbe,9/ 51)
- Eylem duam: Yaşantımda inancım bana her zaman destek oluyor, güven veriyor.
(Hazırlayan Prof. Dr. Mualla Selçuk)
Okurlara merhaba!..
RAHMET ve bereket ayı ramazanın bahşedeceği güzelliklerin ışığında sizlerle buluşacağız sevgili okurlarımız. Bunun için şükranlarımı sunuyorum öncelikle! Rahmetin doruklaştığı ay olarak gördüğüm Ramazan ayındaki yazılarımın ana temasını da Kuran-ı Kerim’de anlatılan insan olma yolculuğuyla ilgili konular oluşturacak.
Çünkü, Kuran’ın asıl amacı, ruhen ve manen arınmış, iyiliksever, yaratanı ve yaratılanları seven, kendisiyle, diğer insanlarla ve Allah’la iletişiminde duyarlı ve barışçıl insanların oluşturulmasıdır. Bu amacın her şartta gerçekleştirilebileceğini Kuran’ın pek çok ayetinden çıkarabiliriz. Örneğin, Bakara suresinin 112’nci ayetinde şöyle buyuruluyor:
Kadın-erkek eşittir
“Hayır! Durum hiç de öyle değil! Asıl cennete gidecek olanlar, kalbi iyi niyet ve güzelliklerle dolu olan ve bütün benliği ile kendini Allah’a teslim edenlerdir ki onlar işlediklerinin karşılığını Allah’ın huzuruna vardıklarında tam bulacaklardır. Böyle kimseler için bir korku da yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir.”
Nahl suresi 97 ayet ise şöyle: “Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız . Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.”
Gördüğünüz gibi ayetlerde doğrudan insana sesleniliyor, kadın- erkek ayırımı da yapılmıyor. Erkekle kadın aynı özden yaratılmışlardır ve sorumlu varlıklar olarak Allah katında eşittir. Yüce Kitabımız bize bu bilgiyi veriyor.
Din insana ne söyler
Kuran’da kadın ve erkeğin ortak sorumluluk alanlarına değinilmektedir. İman ve salih amel kadınla erkeğin ortak sorumluluğudur. Kadın da erkek de namaz kılmak, zekat vermek gibi İslam’ın emirlerinden eşit derecede sorumludur. Mü’min kadınlar ve erkekler birbirinin arkadaşıdır, yardımcısıdır. Birbirleriyle ortaklaşa değer üretirler. Onlar Allah’ın kulları olarak yapıp ettiklerinden Allah katında sorumludurlar. Ayırımcılık gibi görünen hususlar ise kadının kültür içindeki konumu, sosyal ve ekonomik statüsü bakımından dönemin şartları göz önünde bulundurularak yorumlanabilir.
Öte yandan kendisini birey merkezli din eğitimi anlayışına daha yakın gören bir akademisyen olarak yazılarımızda “Din insana ne söyler?” sorusuna ve çocuğun din ile ilgili sorularına uygun cevaplar vermenin yollarına da değineceğiz. Çocuklar küçük filozoflardır! Bunu hepimiz biliriz.
Birey merkezli anlayış
Birey merkezli anlayış, yetişkinlerin ilahi mesajı anlama gayretlerine de katkı vermeye çalışır. Bu yaklaşımın merkezinde insan ve insan olmanın getirdiği durumlar vardır. Doğum, ölüm, cinsiyet, sevgi, arkadaşlık, sevinç- üzüntü, savaş- barış... Dolayısıyla bireyin psikolojik, sosyal ve ahlaki gelişiminde, dini ve değerlerini kaynak olarak görür. Çünkü ilahi mesaj insanlık için Allah’ın bir lütfüdür. Ben de çalışmalarımda birey olma sürecinin İslam’daki dayanaklarını irdelemeye çalışıyorum ve buna ma’rifet diyorum. Ma’rifet insanın kendini, Allah’ı ve evreni tanımasıdır. Kuran metninin birbirimizi tanımaya yardımcı olacak mesajını ön plana çıkarıyorum ve buna da taaruf diyorum. Yani çoğulcu bir dünyada birlikte yaşama becerileri geliştirme.
Marifet, taaruf, tasabuk’ul hayrat
Karşılıklı değer üretmeye dayalı eylemliliği de iyilikte yarışmak (tasabuk’ul hayrat) olarak niteliyorum. Yazılarımın eksenini bu üç husus oluşturacak. Kendini ve Yaradan’ı tanıma (Marifet), tanış olma (Taaruf) ve iyilikte yarışma (Tasabuk’ul Hayrat)
Yazılarımın yanı sıra okurlarımıza iki ayrı çerçeve de sunmaya çalışacağım. Kur’an-ı Kerim ve Sevgili Peygamber’imle ilgili... Kuran’ı Kerim’den seçtiğimiz kavramı üç aşamalı sunucağız. Önce konuyla ilgili ön bilgilerimizi yokluyoruz, sonrasında Kuran metnine giderek konuyla ilgili ayetlerden örnekler veriyoruz. Son basamak da “Eylem duam” adını taşıyor. Bireyin, kişisel gelişimindeki bazı noktaları hatırlatacağız, yani din- ahlak ilişkisini. Bu noktaların birer hatırlatma olduğunu özellikle belirtmeliyim. Çünkü herkes farklı esinlenmeler alır ve herkesin Kur’an metniyle buluşmasının bereketi farklıdır.
‘Eylem duam’ kavramı
“Eylem duam” kavramını da bu yazılarımız aracılığıyla ilk defa kullanmış olacağız. Tasarım olarak yeni ancak kavram olarak eski. İslam düşünce geleneğinin bir ürünü. Geleneğimizde bir sözlü yani kavli dua vardır, bir de fiili dua. “Eylem dua” kavramı ikincisidir. Yani dilimizle yaptığımız dualarımız için eyleyebilmek, çalışmak ve çabalamak, yolda olmak. Çünkü, Allah emeği ve eylemliliği hayatın merkezine koymuştur. Mülk suresinin 2. ayetinde şöyle buyrulur: “Allah, ölümü ve yaşamı kimin daha yararlı işler yapacağını sınamak için yaratmıştır.” Yani insanın kendi çabasının dışında bir kazancı olamayacağını vurgular Kutsal Kitabımız; dindarlığımızla ilgili ölçme ve değerlendirme Cenab’ı Hak’a aittir.
Peygamberin örnek kişiliği
İkinci çerçevemiz Hz. Muhammed’in örnek kişiliğinden örnekler taşıyacak. Hz. Muhammed, zulmün, haksızlığın, ahlaksızlığın, düzensizliğin önünü almak için mücadele vermiştir. Herkese önce insan olarak yaklaşan Sevgili Peygamberimiz, düşmanına dua edecek kadar kucaklayıcıdır. İnsanca birlikte yaşamada geçerliliği olan değerler oluşturma çabamızda, Sevgili Peygamberimiz ışık saçan bir kaynaktır. Her iki çerçeveyi hazırlarken alan uzmanlarından destek aldık ve bunlar genç asistanlarımız tarafından hazırlandı. Ayşe Uyanık ve Havva Sinem Uğurlu’ya verdikleri emek için teşekkür ederim. Son söz olarak ramazanınızı tebrik ediyorum. Rahmetinin ve bereketinin bütün insanlığa ulaşmasını diliyorum.
KISA RAMAZAN GÜNDEMİ
Hırka-i Şerif yenilenecek
İSTANBUL İl Özel İdaresi’nden yapılan açıklamaya göre 1851 yılında Hırka-i Şerif’in muhafaza edilmesi amacıyla Sultan Abdülmecid tarafından Fatih’te yaptırılan caminin rölöve, restitüsyon ve zemin etüdü projelerinin eylül ayında tamamlanması planlanıyor. Cami, İl Özel İdaresi tarafından 2013 yılında restore edilmeye başlanacak. Hırka-i Şerif Camisi, yenileme çalışmaları sırasında da ibadete açık kalacak. AA
Jet imamlara sıkı takip
BURDUR Müftüsü Osman Artan, ramazan ayı süresince, halk arasında “jet imam” olarak tanımlanan ve teravih namazları hızlı kıldıran imamlara izin vermeyeceklerini bildirdi. Teravih namazlarının huşu içinde kılınması gerektiğini vurgulayan Artan, bu konuda Burdur’da bulunan tüm din görevlilerine uyarılarda bulunduklarını kaydetti. AA
Sigarasız Mardin
MARDİN Sağlık Müdürlüğü, Mardin Müftülüğü ve Yeşilay Mardin Şubesi tarafından düzenlenen “Ramazan ayında Mardin sigarayı bırakıyor” kampanyası kapsamında sigaranın zararları ve bırakma yöntemleri anlatılacak. AA