Güncelleme Tarihi:
Yeşim ÇOBANKENT
ycobankent@hurriyet.com.tr
2007’de kara kıtanın insanlarına, özellikle eğitim ve sağlık konularında yardım etmek için Didier Drogba Vakfı’nı kurdu. En büyük hayali doğduğu Abidjan’a bir hastane kazandırmaktı. Bu maksatla geçtiğimiz hafta sonu Londra’daki Dorchester Oteli’nde bir yardım balosu düzenledi. Başta Chelsea’deki takım arkadaşları Ashley Cole, Joe Cole, Nicolas Anelka, Salamon Kalou, Claude Makelele ve İngiltere Milli Takımı’nın da kaptanlığını yapan John Terry olmak üzere pek çok şöhret şereflendirdi bu baloyu. Drogba, açık artırmada vakıf yararına 500 bin Pound (yaklaşık 1 milyon 250 bin lira) toplanan balonun ertesi günü, henüz yorgunluğunu atamamışken sorularımızı yanıtladı.
* Futbol hayatınız boyunca yaşadığınız en güzel anlar hangileriydi?
- Fildişi Sahili Milli Takımı’na seçildiğim zaman. Ülkemi temsil etmek ve takımın kaptanı olmak inanılmaz bir duyguydu. Futbol kariyerimde çok önemli başka şeyler de var ama en gururlandığım ve unutulmazı bu.
* Fiziksel olarak çok kuvvetli bir futbolcu olarak biliniyorsunuz. Kendinize nasıl bakıyorsunuz?
- Her gün mutlaka antrenman yapıyorum. Bazen akşamları da çalışıyorum. Kaç saat çalıştığım duruma göre değişiyor ama en az bir saat oluyor, çok kez de bu süreyi çok aşıyorum. Üç küçük çocuğum var, onların peşinde koşturmak da beni formda tutuyor.
* İngiltere’de Chelsea’de futbol oynamakla Fransa’da Marsilya’da oynamak arasında ne fark var? Bu iki ülkenin futbol kültürünü karşılaştırabilir misiniz?
- İngiltere’deki oyunla Fransa’daki oyunun oturduğu temeller tamamen farklı. İngiltere’de çok yaygın ve büyük bir futbol kültürü var. İnsanlar stadyumları aileriyle birlikte çoluk-çocuk dolduruyor. Fransa’daki durum biraz daha sorunlu ve şimdi bunu değiştirmek için çalışıyorlar. İşlerin orada daha iyiye gideceğini umuyorum.
ARKADAŞIM KEITA HAYATINDAN MEMNUN
*Galatasaray’da oynayan Abdul Kader Keita arkadaşınızmış...
- O da benim gibi Fildişi Sahili’nden ve çok yakın arkadaşım. Milli Takım’da da birlikte oynuyoruz. Bence Galatasaray’da iyi iş çıkarıyor Keita. Daha geçen hafta konuştuk. Taraftarların ne kadar coşkulu olduğundan ve takımı çılgınca desteklediğinden söz etti. Herkesin futbolla bu kadar çok ilgilenmesini olağanüstü buluyor ve hayatından çok memnun.
* Peki sizin Türkiye’nin futbol kültürü ve Türk takımları hakkında herhangi bir fikriniz var mı?
- Geçtiğimiz şubat’ta Fildişi Milli Takımı olarak sizin milli takıma karşı mücadele ettiğimizde Türkiye’nin gayet iyi oynadığını düşünmüştüm. Bu takımın kendini daha fazla göstereceğine eminim.
* Sizin için hangisi daha önemli? Milli Takım’da oynamak mı yoksa Chelsea’de oynamak mı?
- Kesinlikle ikisi birbirinden çok farklı. Chelsea’nin beni tercih etmesi çok önemli ve kendimi bu takıma ait hissediyorum. Bu yıl 6’ncı sezonum. Milli Takım’daysa insanlar sizden ülke adına bir şeyler yapmanızı bekliyor. Her iki takım için de milyonlarca insan arasından seçildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
* Çok kritik bir maçta gol atıp sonucu değiştirdiğinizde tam olarak ne hissediyorsunuz?
- Aslında gerçekten bilmiyorum. Ama çok özel bir an yaşadığımdan emin oluyorum. Bir gol attığınızda milyonlarca insan sizinle mutlu oluyor, kaçırdığınızda üzülüyor. Bu duyguyu tam olarak tarif etmek mümkün değil. Aynı anda pek çok duyguyu bir arada yaşıyorum. Futbol bizim işimiz ve hayatımızı böyle kazanıyoruz. Bazen çok stresli ve baskı altında olsak da genellikle sahada olmak çok iyi hissettiriyor. Her şeye rağmen benim için futbol oynamak bir salon dolusu insanın karşısında konuşma yapmaktan daha iyi.
FUTBOLU CHELSEA’DE BIRAKACAĞIM
* En çok hangi futbolcularla birlikte oynamak isterdiniz?
- Futbolu bıraktı ve böyle bir şansım kalmadı ama kesinlikle Zinedine Zidane. Bir de Cristiano Ronaldo.
* Bu sezon Chelsea’nin gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
- İyi gidiyoruz, bu yılı ligde ve Şampiyonlar Ligi’nde zaferle bitireceğiz.
* Futbol kariyerinizi Chelsea’de mi bitirmeyi planlıyorsunuz?
- Evet. Zaten her şeyi çoktan planladım. Futbolu bıraktıktan sonra da, benim için çok önemli olan vakfımla ilgili çalışmalara yoğunlaşacağım.
* 2010 Dünya Kupası yaklaşıyor. Bu kupa hakkında tahmininiz var mı?
- Biliyorsunuz bu yılki kupaya Güney Afrika ve Nelson Mandela ev sahipliği yapıyor. Ayrıca tam 9 Afrika ülkesi katılıyor. Futbol tarihinde bir ilk bu. Bir Afrikalı olarak bu turnuvada bulunmaktan gurur duyuyorum. Kupayı Fildişi Sahili kazanır!
* Futbolda hangi kuralı değiştirmek isterdiniz?
- Zor bir soru bu. Artık detaylı kamera çekimleri var, bu da kuralların uygulanmasını kolaylaştırıyor. Futbolcular olarak bazen kararlara itiraz ediyoruz ama çekimler her şeyi ortaya koyuyor. Böyle düşününce, galiba değiştirmek istediğim bir kural yok.
BM’NİN İYİ NİYET ELÇİSİ
* Yardım balosunda 500 bin Pound topladınız. Bu para sizi tatmin etti mi?
- Paranın hayırlı bir işe yarayacak olmasından dolayı çok mutluyum.
* Bütün bu organizasyon stresli miydi? Ayrıntıları planlamak mesela?
- Pek değil. Benim daha önceden pek böyle tecrübelerim olmamıştı. Herkesi memnun etmeye çalışırken biraz zorlanıyorsunuz tabii. Kimin hangi masaya oturacağından filan emin olmanız gerekiyor. Birlikte çalıştığımız insanlar da olağanüstü bir çaba gösterdi ama uğraştığımıza değdi.
* Didier Drogba Vakfı kurma fikri nasıl gelişti?
- Önceden de ülkemde pek çok yardım çalışmasında bulunuyordum ama bunlar biraz dağınık bir şekilde ilerliyordu. Bu işi daha organize bir şekilde yapma ihtiyacı, beni bir vakıf kurma noktasına getirdi.
* Bu vakfı kurmadan önce, yaklaşık üç yıldır Birleşmiş Milletler’in iyi niyet elçisi olarak çalışıyordunuz. Bu göreviniz hâlâ devam ediyor mu?
- Evet. Onların tecrübesinin de büyük faydası oldu.
DIDIER DROGBA’YI HÂLÂ TANIMAYAN VARSA...
Didier Yves Drogba Tébily, İngiltere Premier Ligi’ndeki Chelsea’nin forvet oyuncusu. 1978’de Fildişi Sahili’nde doğan futbolcu, ülkesinin milli futbol takımının da kaptanı. Chelsea tarihinin en iyi 9’uncu golcüsü. Malili eşi Alla ve üç çocuğuyla yaşıyor.
EN BÜYÜK HAYALİ HASTANE KURMAK
Drogba, Afrika halkına, gerçekçi yardımlar sağlamak için 2007’de Didier Drogba Vakfı’nı kurdu. Doğduğu şehir Abidjan’da bir hastane kurmak için kolları sıvadığında da Pepsi sponsorluğunda bir yardım balosu düzenledi. Hastane arazisi için markanın 2010 futbol kampanyasında boy gösterdi. Bu ortaklık Pepsi’nin gençlere dünyada olumlu bir değişiklik yaratma isteği aşılamayı amaçlayan “Refresh Your World” (Dünyanı Yenile) kampanyasıyla da örtüştü.