En çok ağrı veren organ böbrek

Güncelleme Tarihi:

En çok ağrı veren organ böbrek
Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 2001 00:00


Ayda KAYAR
Haberin Devamı

İstanbul, 3'üncü kez, ‘Dünya Ağrı Kongresi’ne ev sahipliği yaptı. Kongreye 1500 ağrı uzmanı katıldı. Dünyanın dört bir yanından uzmanlar 3 gün boyunca, neden olduğu çok büyük işgücü ve ekonomik kayıp nedeniyle, tıpta yaklaşık 20 yıldır uzmanlık olarak ele alınan ‘ağrı’ konusunu A'dan Z'ye tartıştılar.

Prof. Dr. Serdar Erdine, Türkiye'de ‘ağrı’ denince akla gelen ilk isim. Türkiye'deki ilk algoloji yani ağrı kiliniğinin kurucusu. Dünya Ağrı Kongresi'nin de başkanlığını yaptı.

Dünya Ağrı Enstitüsü 2'nci Başkanı ve İstanbul Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Erdine, ağrının dünyaya maliyetinin, damar hastalıkları, hipertansiyon gibi hastalıkların tümünün maliyetinden yüksek olduğunu söyledi. Prof. Dr. Erdine, ‘‘Ağrı, her yıl, dünyada 700 milyon işgünü ve 60 milyar dolar (yaklaşık 17 katrilyon) ekonomik kayba neden oluyor’’ dedi.

Prof. Dr. Erdine, yeni Sağlık Yasası'nın çıkması halinde Türkiye'de de İngiltere ve ABD'de olduğu gibi ağrı uzmanlığının (algoloji) resmiyet kazanacağını söyledi. Prof. Dr. Erdine, 1990'dan beri 15 tıp fakültesinde ağrı bilimdalı kurulduğunu belirtti.

Prof. Dr. Erdine, kanser hastalarındaki ve ameliyat sonrasındaki ağrıların ABD başta olmak üzere tüm dünyada tartışıldığını ve doktorların çoğunun, ‘ağrıyı ciddiye almadıklarını’ söyledi. Konunun, dünyanın her yerinde uzmanlık dalı olarak ele alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Erdine, şunları anlattı:

‘‘ABD'de 7 hastanede yapılan araştırmada, ameliyat sonrasında ağrılar nedeniyle hastaların yüzde 50'sinin doktor ya da hemşire çağırmadığı belirlenmiş. Hastalar bunun nedenini ‘Çağırsak da gelmeyeceklerini biliyorduk' diye açıklamışlar.’’

Dünya Ağrı Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Prithvi Raj, her şeye rağmen ağrının vücudu koruyan bir mekanizma olduğunu belirterek, ‘‘Ağrınız olmazsa hayatın zevkini alamazsınız’’ dedi. Dünyada bilinen 14 ailenin hiçbir şekilde ağrı hissetmediğini anlatan Prof. Dr. Raj, bu ailelerdeki kişilerin, ateş, iğne batması gibi, hastalıktan kaynaklanan ağrıları ve soğuğu da hissetmediklerini söyledi. Prof. Dr. Raj, enfeksiyona da tepki vermeyen bu kişilerin, çok erken öldüklerini anlattı.

KANSERDE YAŞAM KALİTESİ

Prof. Dr. Raj, artık hastaların, ağrı tedavisi için hekimleri zorladıklarını belirterek, 20 yıl önce ağrısız doğumu kabul etmeyen gebelerin, şimdi neredeyse yüzde 100’ünün ağrısız doğumu tercih etmelerini örnek gösterdi. Dünyada 20 yıl sonra yaşlı nüfusun 2 katına çıkacağını belirten Prof. Dr. Raj, ‘‘70 yaş üstü insanların büyük çoğunluğunda kalp ve hipertansiyon ile mutlaka ağrı oluyor. Bu nedenle ağrı uzmanlarına ihtiyaç artıyor’’ dedi.

Özellikle kanserli hastaların yaşam kalitelerini yükseltmek ve bazı ölümcül hastaların acı çekmeden bu dünyadan göçüp gitmesini sağlamak için sürekli çalışmalar yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Raj, ‘morfin pompaları’ ile bunun başarılabildiğini söyledi. Prof. Dr. Raj, kanserli hastaların yüzde 80'inin ölüm düzeyine geldiklerine ağrı çektiklerini ve yeni yöntemlerle hastalara eskisinden daha az ilaç verilerek, yan etkilerin azaltıldığını anlattı.

Ağrıda yeni tedavi yöntemleri

İlaçlar önemli ölçüde ağrıyı dindiriyor.

Bel fıtıklarında uygulanan ve doğrudan doğruya fıtığın içine girip, ısıtmaya dayanan bir yöntem var. ABD'deki 9 merkezin yanısıra 1'i Türkiye'de olmak üzere Avrupa'da 4 merkezde uygulanıyor.

Ağrılı bölgelere giden sinirlere ulaşarak, o sinirlere radyo frekans akımlar yani mikro dalga akımlar gönderilerek, ağrı dindirilebiliyor. Bu yöntem uygulanırken eskiden bölge uyuşuyordu, artık uyuşmadan yapılabiliyor.

Omurganın içine ince sondalarla girilip, ağrılı bölgeye ilaç verilerek, ağrı dindiriliyor.

Defalarca bel ameliyatı olmuş hastalar, kalp piline benzer, omurilik pillerinin yerleştirilmesiyle, yıllarca ağrı çekmeden yaşayabiliyorlar. Piller, damar hastalıkları ve şekere bağlı ağrılarda da kullanılıyor.

Omurgaya metastaz yapmış kanserli hastalarda, omurgaya, kırılmayı engelleyecek, çimentoya benzer dolgu maddeleri veriliyor, Türkiye'de de önümüzdeki günlerde uygulanmasına başlayacak bu yöntemle, omurgaya dayanıklılık kazandırılarak, ağrı engelleniyor.

Bel ağrısı en yaygın ağrı

Toplam 147 çeşit ağrı bulunuyor.

İnsanların en çok şikayet ettikleri ağrılar ise sırasıyla şunlar:

Bel ağrısı Baş ağrısı Boyun ağrısı

Kanser ağrısı Damardan kaynaklanan ağrılar

Tümör ikinci sırada

Sinir sistemindeki işlev bozukluklarından kaynaklanan nöropatik ağrılar dışındaki ağrılar içinde ilk sırayı böbrek çekiyor.

Ani başlayan böbrek taşı ağrıları

Özellikle kanserli hastalarda, omiriliğe doğrudan baskı yapan tümörlerin ağrısı

Kemik kırığı ağrıları

Doğum ağrısı

Yanık ağrısı

Türkiye'de rakamlarla ağrı

Nüfusun yüzde 67.8'i ağrı çekiyor ya da risk altında, bunların yüzde 73.2'sinin ağrısı kronik.

Ağrısı olanların yüzde 7'si tedavi görmüyor, ilaç almıyor.

Yüzde 23'ü analjezik (ağrı kesici) kullanıyor.

Analjezik dışında kullanılan başetme yöntemleri sırasıyla yüzde 31.5 dinlenme, yüzde 16.9 masaj, yüzde 14.1 soğuk-sıcak uygulama.

Yarıya yakını depresyon kaynaklı

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Doksat, akut ağrı sendromlarının, anksiyeteye bağlı da olabileceğini söyledi. Başağrıları başta olmak üzere ağrıların yaklaşık yüzde 50'sinin ‘depresyon’ kaynaklı olduğunu belirten Prof. Dr. Doksat, depresyonun tedavisiyle ağrının da geçtiğini söyledi. Prof. Dr. Doksat, ağrı kesici ilaçların fazla alınması halinde başağrısı yaptığını ve hastanın daha çok ilaç alarak, kısır döngüye düştüklerini belirterek, ‘‘Bu kişilerin yüzde 30-35'i alkol başta olmak üzere uyarıcı ve uyuşturucu bağımlısı olabiliyorlar. Ben günde 3 kutu novaljin içen tıp fakültesi sekreteri tanıyorum’’ dedi.

Kişilerin ağrıdan fark edilme ya da çalışma temposunu azaltma gibi kazançlar elde edebildiklerine dikkat çeken Prof. Dr. Doksat, algolog, psikiyatr ve ağrının bulunduğu bölgeyle ilgili hastalıkların uzmanlarından oluşan ekiplerin, ağrı tedavisinde büyük başarı sağlayabildiklerini anlattı. Prof. Dr. Doksat, psikiyatrik yaklaşımlarla, ağrının daha az hissedilebildiğini, bunun kanserli hastalarda kullanılan ilaç dozunu azalttığını ve yan etkileri ortadan kaldırdığını belirtti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!