En büyük üzüntüm babamla ucamadım

Güncelleme Tarihi:

En büyük üzüntüm babamla ucamadım
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 1998 00:00

Haberin Devamı

6 Aralık günü yaşanan korkunç kazada yaşamını yitiren kaptan pilot Yusuf Çetinkaya'nın pilot oğlu Onur, ‘‘Artık soyadımın kokpitteki bekçisi ben olacağım. Tek bir şeye üzülüyorum, birlikte uçamadık. Ama o göklerde hep yanımda olacak zaten’’ diyor.

Atatürk Havalimanı'nın 6 Aralık günü Başbakan Mesut Yılmaz'ı karşılamaya hazırlandığı dakikalarda havalanan Doğuş Air'a ait B-350 tipi çift motorlu uçak, birkaç saniye sonra piste çakıldı. Kazada pilotlardan Kadir Deveci yaşamını yitirirken, Hava Kuvvetleri'nden emekli pilot Albay Yusuf Çetinkaya ağır yaralı olarak kaldırıldığı International Hospital'da kısa bir süre ölüme direndi. Doktorların kurtarma çabaları sürerken hastane kapısında bekleyenler arasında biri vardı ki, bir baba, bir hoca ve en iyi arkadaşını kaybetme korkusuyla dua ediyor ve adaklar adıyordu kurtulması için. Tüm acısına rağmen başını dik tutan bu genç adam, yaşam savaşı veren Yusuf Çetinkaya'nın Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu öğrencisi olan oğlu Onur Çetinkaya'ydı.

O mutlu öldü

Doktorlar, saat 16.15'te meslektaşları ve ailesinin umutlu bekleyişine ‘‘Kaybet-tik’’ sözleriyle son noktayı koydular. Ömrünü göklere adamış, uçuşa sevdalı bir yürek daha görevi başında durmuştu. Pazar sabahı kaza haberini Eskişehir'deki okulda aldığını söyleyen Onur, İstanbul'a varıncaya kadar metanetini kaybetmediğini anlatıyor. ‘‘Ancak asıl hasarın beyninde olduğunu söylediklerinde yıkıldım’’ diyen Onur Çetinkaya, o korkunç haberi aldığı anı şöyle anlatıyor: ‘‘Öldüğünü duyduğumda önce 'Bu haksızlık' dedim. Öyle mükemmel bir insandı ki. Ancak sonra mutlu öldüğünü düşündüm. Çünkü kurtulsa bile artık uçamayacaktı. En ufak sakatlanmada pilot brövesini alırlar. Babam uçamadığı takdirde yıkılırdı, yaşarken ölürdü. Yaşayıp da uçuştan uzak kalsaydı, o halini görüp daha çok acı çekerdim. İçimi ferahlatan bir şey var ki o mutlu öldü. Görevi başında...’’

İlk hocam babamdı

İlk uçuş mekaniği derslerini ve uçmak-tan korkmamayı babasından öğren-diğini anlatan Onur, ‘‘Başka şeyler de öğrendim ondan. Ölüm karşısında hayata küsmek yerine yaşama daha sıkı sarılmayı mesela...’’ diyor. Genç adam, Güneydoğu'da birçok tehlike atlatan babasının, yanıbaşında şehit düşen arkadaşlarının acısını içinde taşısa da, tatillerde bile çalışacak kadar askerliğe tutkuyla bağlı oluşunu gururla anıyor: ‘‘Pilotlukla ilgili tüm yeni bilgileri takip eder, bildiklerini paylaşırdı. Bir babadan çok bir meslektaş, bir hoca gibi yaklaşırdı. Uçuş mekaniğini, uçak teknolojisini babamdan öğrendim. Göklere güven duymayı da. Sadece işini değil, tüm yaşam gerçeklerini de öğretti bize. Beklenmedik durumlara hazırdı. Ve bizim de hazırlıklı olmamızı isterdi.’’

Pilotaj hatası

Kazanın ilk şokunu atlattıktan sonra genç pilot adayını en çok kahreden, bilmeden konuşanlar olmuş. Olayın pilotaj hatası olduğu söylentilerine dayanmanın çok zor olduğunu belirtirken, meslekteki iddiasının da altını çiziyor: ‘‘Pilotluk her şeyden çok bilgi işidir. Ordudaki deneyimi bir yana uçak mekaniği, teknolojisi ve gelişimiyle ilgili yayınları hâlâ bir öğrenci disipliniyle izleyen, sürekli kendini eğiten bir pilotun, hayatını riske atması mümkün mü? Babam 28 yıllık deneyimden sonra bile ‘Çocuklar ben ders çalışacağım' diye odasına çekilirdi. Hem daha kaza raporu ortada yokken bu söylentiler, kazaya ilişkin fikir yürütmeler hiç doğru değil.’’ Medyada yayınlanan kule konuşmaları, yarasını bir kez daha kanatmış. ‘‘Frezyolojide (havacılık konuşmaları) tekrar edilmesi gereken talimatlar vardır. TV'de yayınlanan bantlarda olmayacak tabirler geçiyor. Hiçbir pilot kuleye 'OKEY' demez. Her şey bir tarafa o bant kayıtlarındaki ses babamın sesi değildi.’’

Lekesiz soyadı bıraktı

Onur, babasından kendisine büyük bir yaşam coşkusu ve hayata bağlılık, yardımseverlik mirası kaldığını belirtirken ekliyor: ‘‘En önemlisini söylemedim galiba. Göklerde dolaşacak lekesiz bir soyadı bıraktı bana.’’ Pilotluk bir meslekten öte anlam kazanıyor şimdi. Tüm vücut fonksiyonlarının mükemmel koordinasyonunu gerektiren, sürekli gelişimi şart kılan zor bir meslek olmasından öte, her şeyden çok kişilik bütünlüğü demekti Onur için. Bir pilotun nasıl yaşaması gerektiğini babasından öğrenmişti. Başını dik tutmayı da. Üniformayı, kendi aralarındaki deyimiyle ‘‘pijama’’yı sırtınıza geçirmeden önce günlük kaygıları, sıkıntıları soyunmak gerekirdi rahat ve dinç bir uçuş için... Babasının dediği gibi: ‘‘Kokpite girdiğinde her şeyi arkanda bırak...’’



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!