Güncelleme Tarihi:
Bu sezon dört sinema filminde varsınız. Sizce yönetmenler sizde ne buluyor?
- Herhalde rüyalarına girmiyorum; daha önceki performanslarımı izleyip tercih ediyorlar. Ayrıca işe değer verdiğimi biliyorlar. Yoksa ortalıklarda çok dolaşan, popüler biri değilim.
Oynadığınız filme gişe getiriniz var mıdır?
- Var ama çok düşük (Gülüyor). Erden Kral'ın 'Yolda' isimli filminde oynadığımda bir röportaj vermiştim. Röportaj sayfasının ortasına en az izlenen beş film listesi koymuşlardı. Ve o beş filmin üçünde ben oynuyordum!
O listeyi görünce bozuldunuz mu?
- Hayır çünkü filmlerin niteliğiyle ilgili bir sorun yoktu. 'Yazgı' dünyada birçok festivalde özel olarak gösterildi. 'Bekleme Odası' da öyleydi. O filmlerde olduğum için gurur duyuyorum.
Peki neden gişe filmleri size gelmiyor?
- Karşılıklı bir şey herhalde. Birbirimizi tercih etmedik. Ama taşıyabileceğim bir rol ve film olursa, gişe filminde de oynarım.
Bağımsız bir filmden kazandığınız parayla o sene hayatınızı geçirebilir misiniz?
- Öyle bir şey yok. O filmlerin çoğu zaten kendini zor döndürebilecek bütçeye sahip. Bazılarında hiç para almadan bile oynadığım oldu.
Kıvanç Tatlıtuğ kadar yakışıklı olsanız daha çok başrol ve popüler film teklifi alır mıydınız?
- Oyuncuysanız koşulları kabul edeceksiniz. Sonuçta bir oyuncu kadrosu var. Bir aşk filminde iki güzel insan birbirine aşık olabilir. Ama bambaşka bir sosyal yapıdaki filmde o kadar güzel olmayan birilerinin aşkını da anlatmanız gerekir. O zaman o rolü kim oynayacak? Sonuçta bütün aşıklar çok yakışıklı ve çok güzel değil. O bambaşka kişileri canlandırmak da çok keyifli.
Yan rol oynamakla ilgili sıkıntınız oluyor mu?
- Hayır, bazen başrol oynamak çok sıkıcı olabiliyor. Özellikle televizyonda başrollerin hareket alanları belli. Yan rollerin imkanları daha fazla. Birçok oyuncu bu yüzden çarpıcı bir yan rolü tercih edebilir.
Ama başrol olmayınca da tanınmama riskiniz var...
- Türk sinema ve tiyatro izleyicisi beni tanıyor. Televizyon izleyicisiyse size ekranda canlandırdığınız karakterle hitap ediyor. Bu kaçınılmaz bir şey. Herkesin başına gelebilir.
BU FESTİVALE GİTMEK BİLE BİR ÖDÜL
23 Ocak'ta 'Can' filmi Sundance Film Festivali'nde gösteriliyor. Beklentiniz yüksek mi?
- Festivalde bir ulusal bir de uluslararası olan bölüm var. Uluslararası bölüme katılan 1984 film arasından Selen Uçar'la oynadığımız 'Can' yarışacak 14 film arasına seçildi. Ama diğer filmler ve oyuncularla ilgili bir bilgim yok.
En azından Google'a girip oradan bile bakmadınız mı? Kimler, hangi filmler...
- Gerçekten bakmadım. Bizim oraya gitmemiz bile bir ödül.
Film 'Erkek adam kısır olamaz'dan yola çıkıyor... Sizin öyle takıntılarınız var mı?
- Toplumda tanıdığımız bir karakteri canlandırıyorum: 'Erkek adamın erkek çocuğu olur' bakış açısına sahibim. Ben de çocuk isterim ama illa ki oğlum olsun diye bir takıntım yok. Filmde Anadolu'dan bir kızı kaçırıp evlenmiş birbirlerini çok seven bir çift var. Çocuk yapmaya çalışıyorlar ama olmuyor. Bunun nedeni erkeğin kısır olması. Dediğin gibi, erkek bunu kabullenemiyor. Etrafa çaktırmadan, illegal bir yolla çocuk edinmeye karar veriyorlar. Hayatları büyük bir yıkıma uğruyor.
STAR OLMAK GİBİ BİR NİYETİM HİÇ OLMADI
Bayburtluyum. Babam Almanya'da işçiydi emekli oldu. Annem ev kadını. Üç ablam var. 1986'da İstanbul'a göç ettik. Ailem için başlarda zordu ama şimdi iyi ki gelmişiz diyorum. Fikirtepe Mehmet Beyazıt Lisesi'nde okurken ikinci sınıfta okulumuzun tiyatro oyununa gitmemizi mecburi kıldılar. Gördüğüm şey karşısında çok büyülendim. Seneye o sahnede olmam gerekiyordu. Önceliğim, oyunculuğu çok iyi şekilde yapmaya çalışmak oldu. Star olmak gibi bir niyetim hiç olmadı. Müjdat Gezen Tiyatro Bölümü'nü bitirdim ve 1999'dan beri Şehir Tiyatrosu'nda oynuyorum.