Güncelleme Tarihi:
Avukat Bayraktar, ölümün silahla olduğunun kesinleşmesi ve raporların incelenmesinin ardından savcılığın emniyetten, polisin ismi ve silahını istediğini anımsattı. Bayraktar, Emniyetin, A.Ş, isimli polisin bilgilerini ve silahını savcılığa ilettiğini açıkladı.
Bayraktar, “Savcı, polis memurunun ifadesini alacak. Silahı da kriminal inceleme için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Biz jandarma kriminale gönderilmesini bekliyorduk. Neden İstanbul’a gönderildiğini de savcılıktan öğreneceğiz” dedi.
SARISÜLÜK'ÜN AĞABEYİ DURAN KADININ YANINDA
Eylemden sabah saatlerinde haberleri olduğunu belirten Mustafa Sarısülük, “Ethem ve diğer çocukların yaşamını yitirmesi tüm annelerin yüreğinde derin bir yara bıraktı. Yonca Hanım, Ethem kardeşimin vurulduğu yerde sesiz bir eylem başlatmış. Duyar duymaz ona destek için geldik” dedi.
ETHEM'İN VURULDUĞU YERDE DURMA EYLEMİ / Foto Galeri
Yonca S. ise Hürriyet’e şunları söyledi:
''ETHEM OLABİLİRDİM''
“Ben Ethem vurulduğunda da cenazesi kaldırılmak istendiğinde de buradaydım. İzin verilmediği için cenazeye gidip saygımızı gösteremedik. Ailesiyle acılarını paylaşamadık. Ben de Ethem ya da Dilan olabilirdim. Öldürenin kim olduğu belliyken, bu kadar zaman saklanması çok büyük bir haksızlık. Kimse böyle bir uygulamayı hak etmiyor. Hele ölenler hiç hak etmiyor. 44 yaşında bir anneyim. Ethem’in vurulduğu yerdeki karanfilleri bile süpürmüşler. Haksızlıklara dur demek için arabamı saat 01.00 gibi park edip sessiz eyleme başladım. Yaklaşık 50 kişi bana destek verdi. Polis ve TOMA’lar gece karşımızda durdu. Tazyikli su sıkmak için fıskiyeleri bize doğrulttular. Sonra bir polis geldi. ‘Eyleminin amacı ne?’ diye sordu. Ben de ‘amacı yok duruyorum’ dedim. ‘Adın ne?’ dedi. ‘Vatandaş’ dedim. Sonra gittiler. Şu anda hala eyleme devam ediyorum.”