Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen 10’uncu Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi’ne katıldı. Türkiye'nin kültürel mirasını ele almayı ve gelecek nesillere taşımayı hedefleyen kongreye, Türk halk kültürü üzerine çalışan ulusal ve uluslararası katılımcıların da bulunduğu toplam 230 uzman, araştırmacı, bilim insanı katıldı. Kongrede konuşan Emine Erdoğan, Türk milletini ayakta tutan gücün, kültürel derinlikten geldiğini söyleyerek, bu düşünceyle geçmişten emanet alınan mirası gelecek nesillere ulaştırmak amacıyla çeşitli projeleri hayata geçirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen 10’uncu Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi’ne katıldı. Türkiye'nin kültürel mirasını ele almayı ve gelecek nesillere taşımayı hedefleyen kongreye, Türk halk kültürü üzerine çalışan ulusal ve uluslararası katılımcıların da bulunduğu toplam 230 uzman, araştırmacı, bilim insanı katıldı. Kongrede konuşan Emine Erdoğan, Türk milletini ayakta tutan gücün, kültürel derinlikten geldiğini söyleyerek, bu düşünceyle geçmişten emanet alınan mirası gelecek nesillere ulaştırmak amacıyla çeşitli projeleri hayata geçirdiklerini söyledi.
'ANADOLU, TABİAT İLE UYUMLU YAŞAMIN ÖRNEK BİR MERKEZİ GİBİYDİ’
Araştırmaların, tüketim odaklı hayat tarzının iklim krizinin başlıca sebeplerinden olduğunu ortaya koyduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu toprakların insanı olarak bizim, doğa dostu bir hayatı yeniden hakim kılmanın yöntemlerini uzakta aramamıza gerek yok. Son asra kadar Anadolu, tabiat ile uyumlu yaşamın örnek bir merkezi gibiydi. Vaktiyle Anadolu'daki her evde artan parça kumaşlardan kırk yama yapılırdı. Eşyalar atılmaz, onarılır; ihtiyaç olmayan ürün komşularla paylaşılırdı. Gıda atıkları hayvanlara yem, toprağa gübre olurdu. Barınma, beslenme, giyinme gibi her alanda ihtiyaçlar, yerel kaynaklardan temin edilirdi. Suya, toprağa, cümle yaratılmışa duyulan vefa ve hürmet, doğayı hasım değil, dost gören bir anlayışın sonucuydu" ifadelerini kullandı.
‘30 MART, ULUSLARARASI SIFIR ATIK GÜNÜ İLAN EDİLDİ’
‘Sıfır Atık’ projesinin de bu anlayışla ortaya çıktığını kaydeden Erdoğan, "Ne mutlu ki Türkiye'de başlattığımız proje, iklim kriziyle mücadelede etkili bir çözüm önerisi olarak değerlendirildi ve BM desteği ile küresel bir boyut kazandı. Geçtiğimiz sene ülkemizce BM Genel Kurulu’na sunulan ‘sıfır atık’ kararı, 105 ülkenin eş sunucu desteği ve oy birliği ile kabul edildi. Karar neticesinde 30 Mart, ‘Uluslararası Sıfır Atık Günü’ ilan edilirken, başkanlığını da bizzat yürüttüğüm ‘Birleşmiş Milletler Sıfır Atık Danışma Kurulu’ tesis edildi. BM Genel Sekreteri Sayın Guterres ile başlattığımız ‘Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’, dünyanın farklı ülkelerinden atılan imzalar ile her geçen gün biraz daha büyüyor. Anadolu’nu kadim öğretilerinden doğan ‘sıfır atık’ hareketinin küresel başarısını, kültürel zenginliğimize sahip çıkma çalışmalarının önemli bir parçası olarak değerlendiriyorum" dedi. Konuşmasında İsrail’in saldırılarına maruz kalan Gazzelilere de değinen Erdoğan, Filistin topraklarında yaşanan mezalime karşı hakkı ve hakikati savunmaya devam edeceklerini söyledi.
BAKAN ERSOY: BİZ KENDİ KÜLTÜRÜMÜZÜ DOĞRU BİLİYOR MUYUZ
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, kongreyle Türk halk kültürünün dününü, bugününü ve yarınını masaya yatırdıklarını ifade etti. Bazı kültürel değerlerin olduğu gibi korunmasının önemine dikkat çeken Ersoy, "Biz, kendi kültürümüzü doğru şekilde biliyor, kullanıyor ve sunabiliyor muyuz acaba? Örneğin sema mukabelelerinin bir sahne gösterisine dönüşmesi, Hazreti Mevlana'nın İslami temellerinden koparılıp bir şair, bir filozof gibi sunulması ne kadar doğrudur? Özünden koparıldıktan sonra, inanç kültürümüzü net ölçüde temsil edebilirler. Bu husus, Türk kültürüne ait her değer için aynı derecede önemlidir" diye konuştu.
Bu sorunların üstesinden gelmenin yolunun ise eğitimden geçtiğini dile getiren Ersoy, "Halk kültürü üzerine birçok araştırma yapıyor, olumlu ya da olumsuz noktaları ortaya koyuyoruz. Bunların doğrultusunda çocuklarımızın eğitimlerine hem teorik hem pratik uygulamalarla, halk kültürünü dahil etmek çok ciddi başarıları da beraberinde getirecektir. Bu başarı, hem halk kültürünü koruma ve yaşatma anlamında elde edilecek hem de bilgiye, aidiyete dayalı olarak milli bir bilincin oluşmasında kendini gösterecektir" ifadelerini kullandı.
'TÜRK HALK KÜLTÜRÜ ALANINDA YOĞUN BİR MESAİ HARCIYORUZ'
Kültür söz konusu olduğunda önceliğin koruma ve yaşatma olduğunu kaydeden Ersoy, "Bugün Türkiye'nin UNESCO Dünya Miras Listesi'nde 21, Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerinde ise 30 unsuru bulmaktadır. Bunların bir kısmında diğer Türk devletleriyle çok güzel bir ilişki yürüttük. Bu çalışmaların ve iş birliğinin sürmesini çok önemli buluyorum. Çünkü Türk halk kültürü, hiçbir devletin tek başına omuzlayamayacağı kadar büyük ve zengindir. Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış şekilde yaşamaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Türk halk kültürü alanında yoğun bir mesai harcıyor, aynı zamanda bu alana hizmet eden, katkı sunan çalışmalara da destek vermeyi sürdürüyoruz" açıklamasında bulundu.
Konuşmasının ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Emine Erdoğan'a hayat ağacı figürünün yer aldığı tabloyu hediye etti. Daha sonra Emine Erdoğan ve Bakan Ersoy, kongrenin Bilim ve Değerlendirme Kurulu üyelerine de plaket vererek, hatıra fotoğrafı çektirdi. Emine Erdoğan, kongre kapsamında özel olarak hazırlanan Anadolu'da sürdürülebilir yaşamın anlatıldığı sergiyi gezdi. Sergide sıfır atık projesi çerçevesinde Anadolu'nun kadim kültüründe geçmişten bugüne halkın günlük yaşantısında var olan sürdürülebilirlik teması işlendi.