OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 31, 2004 00:00
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, Klasik Batı Müziği dergisi Andante’nin yakında çıkacak Kasım sayısında Türkiye’de çoksesli müziğin tarihi rolünü konu alan ilginç bir makale yazdı.Aytaç Yalman’ın müzik ve müzikolojiyle ilgisi, Silahlı Kuvvetler’de görevliyken de biliniyordu. Hatta henüz Kara Kuvvetleri Komutanı’yken klasik müzik yazarı Evin İlyasoğlu’yla yaptığı bir röportaj, yine Andante Dergisi’nde ve Hürriyet’te yayınlanmıştı. Yalman bu röportajda, bir harekat sırasında Mussorgski’nin Çıplak Dağda Bir Gece’sini dinlediğini anlatıyordu. Aytaç Yalman, Andante için yazdığı yeni yazıda, emekli olduktan sonra müzik konusunda daha ayrıntılı araştırma yapma fırsatını bulduğunu belirtiyor. Müziğin bir ülkede kültürel birliğin temeli, amalgamı olduğunu söyleyerek Balkan Savaşı’yla ilgili bir anekdot aktarıyor. Savaşta çok ağır bir yenilgiye uğrayan Osmanlı ordusu henüz bu travmayı atlatmadan, Mustafa Kemal Sofya’ya ataşemiliter (askeri ataşe) olarak atanır. O sırada Bulgar ulusal operasında Carmen sahnelenmektedir. Bunu seyrettikten sonra, Varna Türk milletvekili olan dostu Şakir Zümre’ye şöyle der:‘Balkan Savaşı’nda yenik düşmemizin sebebini daha iyi anlıyorum. Ben bu adamları çiftçi biliyordum. Halbuki adamların operaları bile var. Operada ses sanatkarları, müzisyenleri, dekoratörleri, hepsi var. Hepsi yetişmiş. Opera binası da yapmışlar.’İki arkadaş daha sonra Sofya’da kalmakta oldukları Splendid Palas oteline dönerler. Mustafa Kemal’in gözüne uyku girmez. Bulgaristan’ın kendisinin sandığından çok daha gelişmiş olduğunu fark etmiştir, operayı da bu gelişmişliğin bir göstergesi olarak değerlendirir. Arkadaşını uyandırarak ona ‘Bizim ülkemizde operaya kavuşacağımız günleri görecek miyiz?’ diye sorar.İşte Org. Aytaç Yalman, bu olaydan yola çıkarak yazısında şöyle diyor:‘
Atatürk çoksesli müziÄŸin bir topluma nasıl dinamizm getirebileceÄŸini, Balkan Savaşı’ndaki yenilgiyi, operanın olmayışına indirgeyecek ölçüde biliyordu.’MÃœZÄ°SYENLER HALKA NASIL ÖNDERLÄ°K ETTÄ°?Aytaç Yalman yazısında, özellikle müzisyenlerin kendi ülkeleri açısından üstlendikleri rollerden çeÅŸitli örnekler veriyor:Ãœnlü Finli besteci Jean Sibelius, gelenekçi bir üslup içinde çalışmalarını sürdürmüş ancak Rus iÅŸgali altındaki Finlandiya’nın bağımsızlık savaşında ‘Finlandiya’ isimli senfonik ÅŸiiriyle anlamlı bir katkıda bulumuÅŸtur.Napolyon’a savaÅŸlarda yenik düşen Avrupalı ulusların benliklerinde uyanan toplumsal bilincin etkisiyle, her besteci kendi ulusunun müzikal duygu ve anlayışını ifade eden eserler yaratmışlardır. Smetana, Chopin, Grieg gibi bu konuda örnek gösterilebilecek birçok besteci vardır. Åžostakoviç 1941’de Nazilerin Leningrad’ı kuÅŸattıkları sırada bestelediÄŸi 7’nci senfoniyle Rusya’da yurtseverliÄŸin sembolü olmuÅŸ ve halkına moral vermiÅŸtir.MÃœZÄ°K KURUMLARINA ÖZERKLÄ°K GETÄ°RÄ°LMELÄ°Müzik kurumlarımızı siyasetin tam güdümünden uzak tutarak, özerk kurumlar eliyle müziÄŸimize yön ve destek verilmelidir.Çünkü bugünkü müzik politikamız yalnız devletin yönlendirebileceÄŸi bir konu bir sorun olmaktan çıkmıştır.Avrupa BirliÄŸi kültür ve sanat politikalarının temelinde biraz önce ifade ettiÄŸim ‘Özerk bir sanat kurumu’ fikri yatmaktadır. Bu nedenle böyle bir kurumun çalışmalarına süratle baÅŸlanmalıdır.MüziÄŸi siyasetin güdümünden çıkarırken sponsor olarak destek veren sermayenin de kontrolüne girmesi kesinlikle önlenmelidir.DEMOKRASÄ°YLE ANLAMLI BÄ°R Ä°LÄ°ÅžKÄ° VARÄ°nsanların, toplumların, daha açık bir ifade ile ulusların tarih sahnesinde var olmalarının kuÅŸkusuz temel ÅŸartı, dil birliÄŸi, ulusal bilinç ve kültürdür. Müzik, kültür birliÄŸinin temel unsurudur, amalgamıdır. Ä°nsan ruhunu direkt etkilemesi itibariyle müzik her ÅŸeyin özü ve öncüsüdür. Ondaki yozlaÅŸma bütün toplumsal yaÅŸamı etkiler.Ä°nsanlık tarihinde bütün kültürel hareketler, bireyler ve onların ortak çabası ile geliÅŸmiÅŸtir. Toplumsal faaliyetler derinliÄŸine analiz edildiÄŸinde demokrasi ile çoksesli müzik arasında anlamlı bir iliÅŸki kurmamız mümkündür. Çünkü bu müzik ile düşünceye dinamizm kazandırılmıştır. Çoksesli müziÄŸin geniÅŸ halk kitleleri arasında benimsenmesi ancak insan haklarına saygı ile mümkün olabilmiÅŸtir.Â
button