Bahri KARATAŞ/İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2008 11:37
SAMSUN'da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfetişi olarak görev yaparken önce Ankara'ya, sonra İzmir'e tayini çıkan ve ardından emekli olan 60 yaşındaki Niyazi Uslay, ‘Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile devletin askeri kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif etmek’ suçundan yargılandığı davada TCK'nın 301'inci maddesinden 7 ay hapis cezasına mahkum oldu. Uslay'ın cezası daha sonra, 1260 YTL paraya çevrilip ertelendi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfetişi olarak Samsun'da görev yapan Niyazi Uslay, 2000 yılında görev yaptığı kuruma gelen, eli sarılı tesettürlü Hatice
Koç'a durumunu sordu. Koç da çalıştığı şirkette elini makineye kaptırdığını ve daha sonra işten çıkarıldığını söyledi. Bunun üzerine araştırma yapan Niyazi Uslay, Hatice Koç'un çalıştığı şirketin bir siyasi parti il başkanına ait olduğunu ve tutanağı düzenleyen ve meslektaşı olan müfetişin de aynı partiye yakınlık duyduğunu, raporuna da olayın iş kazası olmadığını yazdığını gördü. Uslay, yaptığı araştırmada, raporları düzenleyen müfetişin sürekli bu işyerinde meydana gelen olaylara baktığına, yanlı davrandığına kanaat getirince, durumu Bakanlığa iletti. Uslay aynı yıl hazırlanan kararname ile önce Ankara'ya, kısa bir süre sonra da İzmir'e tayin edildi.
Uslay'a şikayetinden dolayı disiplin cezası verildi, 2002 yılında da görevden alındı. Tekrar eski görev yerine dönmek için 2002 yılında İzmir 2'nci İdare Mahkemesi'ne başvuran Uslay, ‘Disiplin cezası ve görevden alınma’ ile ilgili iptal davası açtı.
Niyazi Uslay, İdare Mehkemesi'ne verdiği dilekçesinde, “Bakanlığımız özellikle 1980 yılından sonra tam bir yolsuzluk tarlası olmuştur. Bakanların büyük çoğunluğu Bakanlığı çiftlik ve sapık emellerini gerçekleştiriceği bir ortam olarak görmüştür” ve “12 Eylül 1980 yılından sonra ülke idaresine el koyanlar, kendi içlerinden dünyanın en zengin generallerini çıkarırken, ülkenin geri kalmışlığına çözüm arayan, bunda samimi olan aydınlara ve gençlere saldırmış, onları asmış, kesmiş ve atom bombasının atıldığı ortamdaki radyason etkisi gibi Türkiye'yi hala etkisi altında tutan bir ahlak çöküntüsüne uğratmıştır. En ağır gerçekleri bazı kazalar ortaya çıkarmış ve generallerin en ünlü katilleri asmayıp da besledikleri ortaya çıkmıştır. İşte bu generaller, ortanın bir tarafında yer alanlara adeta soykırım uygularken, diğer tarafını da beslemiş ve bunların bir kısmı siyaseti bırakmak sonucu dışarıda mafyalaşırken ve siyasetçileri emrine alırken, mürekkep yalayıp da dışarıda tutunamayanları da kamu da köşe başlarına yerleştirmiştir” dedi.
Bunun üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Niyazi Uslay hakkında bu sözlerinden dolayı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Savcılık 2004 yılında Niyazi Uslay hakkında ‘Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile askeri kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif etmek’ suçundan TCK'nın 301'inci maddesi kapsamında yargılanması için dava açtı. İzmir 20'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın son duruşması yapıldı. Niyazi Uslay, ifadesinde, haklı olduğu halda haksız bir şekilde siyasi amaç nedeniyle sürgün edildiğini belirtip, “Ben Atatürkçü bir kişiyim. Dilekçemde belirtiğim ‘sapık’ kelimesini, sapma anlamında, yani normal ve yasal olmayan emeller anlamında kullandım. Dilekçelerimde herhangi bir hakarette bulunmadım. Eleştiri kastı ile yazdığım cümlelerden dolayı Bakanlık işime son verdi. Ben de emekli olmak zorunda kaldım. Tüm sözlerim eleştiri mahiyetinde olup hakaret kastı bulunmamaktadır. Mağdur olan Hatice Koç, tesettürlü bir kişiydi. Ben ona yardım ettim. Ama başıma olmadık işler geldi. Beraatimi istiyorum” dedi. Savcı ise sanığın dilekçesinde düşüncelerini açıklamasının eleştiri boyutunu aşıp aşağılama derecesine ulaştığını belirtti, cezalandırılmasını talep etti.
Hakim suçlamayı yerinde görüp, Niyazi Uslay'ı 7 ay hapis cezasına çarptırdı. Cezasını daha sonra 1260 YTL paraya çevirip erteledi.
Niyazi Uslay, disiplin cezanının iptali için açtığı davayı kazandığını, göreve iadesiyle ilgili davanın ise henüz sonuçlanmadığını belirterek, “Ben bu cezayı haketmedim. Sadece Atatürkçü bir kişiliğe sahip olduğum için bu cezayı verdiler. Sonuna kadar mücadeleme devam edeceğim” dedi.