Güncelleme Tarihi:
İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 357 tutuksuz sanığın yargılandığı ve kamuoyunda ’Askeri casusluk’ olarak bilinen ’Gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasının iki numaralı sanığı emekli Albay Coşkun Başbuğ, dava delillerinden olan ve kendi evinde ele geçirilen hard diskteki DNA örneğiyle karşılaştırılması için İzmir Adli Tıp Kurumu’na giderek tükürüğünden örnek verdi. Adını dava dosyasından öğrendiği M.B.’nin evinde ele geçen hard disk ile kendi evinde ele geçirilen hard diskteki DNA örneklerinin aynı kişiye ait olduğunun belirlendiğini kaydeden Başbuğ, verdiği örnek sonrasında gerçeğin ortaya çıkacağını söyledi.
’Örgüt lideri’ olarak yargılandığını ve 2.5 yıl cezaevinde kaldığını belirten Başbuğ, şöyle devam etti:
"Ben davayı kabul etmedim ve bir savunma yapmadım. DNA ile ilgili bir talepte bulunmadım fakat, arkadaşların yaptığı savunmalarda, ’Dijital terör dedikleri terörle evlere yerleştirilen hard diskler bize ait değil, lütfen DNA örneği alıp parmak izi çalışması yapın’ diye talepte bulundular. Fakat şu anki mevcut mahkemeye kadar bu talep ısrarla reddedildi. Çünkü DNA testine girdiği an bu hard disklerin bu kişilere ait olmadığı ve bu kumpası kuranlara ait olduğu ortaya çıkacaktı. Bugün dediğim süreci yaşıyoruz. Bana mahkemeden bir telefon geldi, evimde bulunan hard diskteki DNA örneği ile benim DNA örneğimin karşılaştırılması gerektiği söylendi. Hiç tanımadığım bir kadın sanığın evinde ele geçtiği hard disk ile benim Marmaris’teki evimde aramada bulunan ve bana ait olan hard diskte aynı erkeğe ait DNA örneği bulunuyor. Bugün DNA örneğimi verdim. Benim FETÖ/PDY adlı örgütle mücadelem 10 yıl öncesine dayanıyor. Bir çok kez iftira attılar. Yıllardır hedefteydim. Ama Allah’ın yardımıyla sanırım hiç yara almadım. Ama bu kadar aşağılık bir iftira aklıma hiç gelmedi. Bu örgütün işi satmak, kendi yaptığı işi karşıya yamamak. Vatanı satan onlar, bir çok belgeyi kurumlar içindeki yandaşları tarafından ele geçirip ortalığa döktüler."
’GÜVENLİĞİ ÖN PLANDA TUTTUM’
10 boyunca hedefte olduğunu bu nedenle güvenliği ön planda tuttuğunu kaydeden Başbuğ, şunları söyledi:
"10 yıldır hep tetikte yaşadım, her an bir pislik yaparlar diye. Güveni ön plana aldım. Hard diskin ele geçtiği evi kiralarken özellikle bunları tahmin ettiğim için güvenliği olan ve güvenlik kulübesinin dibinde bir ev kiraladım. Benim konumumu bilen yakın dostlarım abarttığımı söylüyordu ama dava sürecinde haklı olduğumu söylediler. Benim evime diğer arkadaşların evinde olduğu gibi bir malzeme yerleştiremediler. İçi sırf müzik dolu olan bir hard diskti benim evimde buldukları. Bunu delil olarak sundular ama içeriğinde iddiaya göre askeri belge ve bilgi olduğu söylendi. Ben de bu hard diskin bana ait olduğunu ancak içeriğinin bana ait olmadığını söyledim, araştırılmasını istedim ama taleplerim ret olundu. Hard diskin iç ve dış kabında aynı erkek kişiye ait DNA örneği bulunmuş. Bu da şunu gösteriyor muhtemelen içi değiştirilmiş. Bu tespit edildikten sonra, bu örneğinin muhtemelen, adaletin ve devletin gücünü göstermede bir çok katkıları bulunan savcı Okan Bato tarafından başlatılan operasyonlarda gözaltına alınan kişilerden birine ait olacağını düşünüyorum."
’KİME AİT OLDUĞU BELİRLENSİN’
Marmaris’teki evinde ele geçen hard diskte tespit edilen DNA örneğinin kime ait olduğunun belirlenmesi için mahkemeye başvuracağını belirten Başbuğ, "Bunun böyle çıkacağına da eminim. Bir sonraki duruşma 8 Şubat’ta ben o duruşmada, bu bulunan DNA’nın ’Paralel yapı’ operasyonunda tutuklanan gözaltına alınan kim varsa onlarla karşılaştırılmasını talep edeceğim. İki hard diskin ele geçirildiği aramaları yapanlar farklı kişi, ama hard disklerde aynı erkek şahsa ait DNA çıkıyor işin ilginç yanı da bu. Polis eldiven ve delil torbası kullanıp elde ettiği delilleri torbaya koyup mühürlemek zorunda. Kanun dijital verinin imajının alınıp aslının şüphelide kalacağını söyler. Şifresi kırılamıyorsa emniyete götürülür. Ama bunların hiç biri yapılmadı. Kumpas kurmak zeka ister. Her adamın yapacağı iş değil. Bu örgütün yaptığı çok büyük hatalar var. Eğer bu kumpas yürüseydi Hakan Fidan üzerinden Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kadar gidecek, devletin bütün kurumlarını ele geçirecek bir davaydı. Bunu final dava olarak gördüler. Bir tek şeyi tutturdular ama yerini yanlış tahmin ettiler. Şimdi kendileri için final oldu. Bu daha başlangıç, bu örgütün ne kadar aşağılık bir örgüt olduğu, insanların hayatlarını nasıl kararttıklarını göreceğiz. Çünkü ailelere varana kadar, kişiliğine arına namusuna varacak kadar saldıran bir örgüttü" dedi.