OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 25, 2003 00:00
20. yüzyılın başında, 600 yıllık elyazması olan Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ'in birbirinden kıymetli minyatürlerle süslü sayfaları, Ä°sveçli arkeolog Friedrich R. Martin tarafından barbarca kopartılarak Batı'ya götürüldü. Bir baÅŸka Batılı bilim adamı, Belçikalı Alain Touwaide ise tıp tarihi çalışmaları yaparken Süleymaniye Kütüphanesi'nde kitaptan geri kalanları gördü ve kayıp sayfaların peÅŸine düştü. 10 yıllık olaÄŸanüstü bir çabadan sonra, çalınan her sayfanın bulunduÄŸu yeri tespit etmeyi baÅŸardı. Åžimdi tıpkıbasım için çırpınıyor.Dile kolay, tam on yıl!Alain Touwaide'ın yüzyılın başında Süleymaniye Kütüphanesi'nden çalınan Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ sayfalarına ulaÅŸması tam on yıl sürüyor. Sherlock Holmes'u aratmayacak yöntemlere baÅŸvuran Touwaide, 10 yıl sonunda Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ sayfalarının nerelerde olduÄŸunu tesbit ediyor, önlü arkalı mikro filmlerini alıp, bir anlamda kitabı yeniden bir bütün haline getiriyor.Olay 1978'de baÅŸlıyor. Belçika'daki Louvain Ãœniversitesi'nde 1975'te Klasik Diller (Yunanca ve Latince), 1978'de DoÄŸu Dilleri (Arapça) üzerine çalışan Touwaide, antik farmakoloji ve tıp tarihi ile de ilgileniyor. Elyazmalarından yola çıkarak, Antik Dönem'den Rönesans'a, ÅŸifalı bitkilerin nasıl kullanıldığını merak ediyor. Ä°ÅŸte Touwaide'in yolunun 1978'de önce Ä°stanbul'a, oradan da Süleymaniye Kütüphanesi'ne düşmesinin sebebi budur. Çünkü kayıtlar, kuru otlar konusunda dünyanın en eski kitaplarından birinin elyazmasının, Süleymaniye Kütüphanesi'nde olduÄŸunu göstermektedir. Yunanlı Dioskorides'in ünlü tıp kitabının Arapça çevirisi, yani Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ. KÄ°TAP VAR SAYFALAR YOKSüleymaniye Kütüphanesi'nde Alain Touwaide'i bir sürpriz beklemektedir. 3703 numaralı elyazmasına iliÅŸkin biyografide, kitabın sayfalarının bir bölümünün kayıp olduÄŸuna dair bir bilgi mevcuttur çünkü. Muhtemelen kibarlıktan, kimse sayfaların çalındığına dair bir ÅŸerh düşmemiÅŸtir.Bunun üzerine Touwaide, Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ'ten kalanları görmeye karar verir. Böylece kitabın kalan kısmının nihayet koruma altına alındığını öğrenme fırsatını da bulur. Siyah-beyaz mikrofilm ve renkli dialarla yetinmek zorundadır. Kendisinden dinliyoruz serüvenin bu kısmını:‘‘Elyazmasının bütün sayfalarının koparıldığını, (ç)alınmayıp bırakılan sayfaların da, kitabın orijinaline uymayan bir biçimde bir araya getirilip yapıştırıldığını fark ettim. Bunun üzerine, elyazmasının hangi sayfasında hangi metnin bulunduÄŸunu tespit etmeye çalıştım. Böylece hangi sayfaların eksik olduÄŸunu belirlemem de mümkün olacaktı. Arkasından, kayıp sayfalardaki metinleri tespit ettim. Her sayfanın metni, elyazmasındaki bir boÅŸluÄŸa tekabül ediyordu. Ardından sanal olarak elyazmasını en eski haline getirdim. Kitabın yapısı ortaya çıktı.’’Ne var ki, bu iÅŸin sadece baÅŸlangıç aÅŸamasıdır. Meraklı bilim adamı kayıp sayfaların peÅŸine düşmeye karar verir kendi kendine. Onu kışkırtan, biraz da Süleymaniye Kütüphanesi'nde Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ'e iliÅŸkin bilgilerdeki bulanıklıktır. Çünkü, kayıp sayfaların hangi koleksiyonlarda veya müzelerde bulunduÄŸuna dair en ufak bir ipucu yoktur. Ä°ÄžNEYLE KAZILAN KUYUArkasından, 10 yıl sürecek macera baÅŸlar. Önce çeÅŸitli müzelerde yer alan halka açık koleksiyonlardaki sayfaların peÅŸine düşer Touwaide. Buralarda karşılaÅŸtığı onarım uzmanlarına, diÄŸer sayfalarla ilgili bir ÅŸey duyup duymadıklarını sorar ısrarla. Bir taraftan da, Avrupa'daki müzayede salonlarıyla, Ä°slam sanatında uzmanlaÅŸmış antikacılarla irtibata geçer. Ancak, en büyük zorluk özel koleksiyonlardaki sayfalara ulaÅŸmak istediÄŸi zaman çıkar karşısına. Adım adım hedefine doÄŸru ilerler. Ä°zine rastladığı her sayfanın her iki yüzünün de fotoÄŸrafını, ayrıca müzenin ya da koleksiyoncunun elindeki sayfayla ilgili bütün bilgileri de ister. Zaman zaman hoÅŸgörüyle, zaman zaman da horgörüyle yaklaşırlar kendisine. Ölüm nedeniyle parçalanan özel koleksiyonları takip etmekte büyük güçlükler çıkar önüne. Söz geliÅŸi, Ä°kinci Dünya Savaşı'nda kaybolan bir koleksiyon, birkaç yıl önce yeniden zuhur etmiÅŸtir sanat piyasasında. Alain Touwaide iÄŸneyle kuyu kazmaktadır.Ama sonunda Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ'in eksik olan bütün sayfalarına ulaşır. Bunu birkaç makaleyle bilim dünyasına duyurur. Bizim ise ancak geçtiÄŸimiz sonbahardaki Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi'nde haberimiz olacaktır olup bitenden. Kültür Bakanlığı'nın veya bir baÅŸka kurumun öncülüğünde, bu nadide eserin tıpkıbasımı yapılsa ve böylelikle Alain Touwaide'in entelektüel zarafeti ödüllendirilse fena mı olur ÅŸimdi?Kitabı BaÄŸdat'tan Kanuni getirdiEski Yunanlı hekim ve farmakolog Pedanios Dioskorides'in (Ä°.S. 40 - 90) 77 yılında yazdığı kitap, botanik biliminin en önemli klasik kaynağı. Aslı Yunanca olan kitap, 6. yüzyılda önce Latince'ye çevriliyor. Arapça çevirisi ise 9. yüzyılda ‘‘Kitab'ül HaÅŸayiş’’ adıyla Irak'ta Huneyn bin Ä°shak (808 -873) tarafından yapılıyor. Zengin minyatürlerle bezeli iki nüshası, Kanuni Sultan Süleyman'ın BaÄŸdat Seferi (1534) sırasında Ä°stanbul'a getiriliyor. Alain Towaide, kitabın önemini ÅŸu sözlerle anlatıyor: ‘‘1224 tarihli elyazması IX. yüzyıldaki bir örneÄŸin aslına sadık bir kopyası. Dolayısıyla, bu yazma, IX. yüzyıldaki örneÄŸinin yerine kullanılabilir.’’ Kütüphanelerden elyazmalarını götürmek hiç de zor deÄŸilAlain Touwaide, kendi bulduÄŸu sayfalarla Kütüphane'de kalan sayfaları biraraya getirip bir tıpkıbasım yapmayı düşünüyor. Ancak, bu proje için finansal desteÄŸe ihtiyacı var. Bu yapılabilirse, Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ'in uluslararası çapta bir ün kazanacağını belirten Touwaide, böylece kütüphane hırsızlıklarına da dikkat çekilebileceÄŸini söylüyor. Halen Washington DC'de görev yapan Alain Touwaide, sorularımızı cevaplandırdı. Süleymaniye Kütüphanesi'nden çalınan Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ'in sayfaları ÅŸimdi dünyanın nerelerinde?- Devlet ya da özel kütüphanelerde, müzelerde. Baltimore, Cambridge, Cleveland, Kopenhag, Kansas City, Kiev, Londra, New York, Paris, St. Louis, Washington... Bir kısmı da özel koleksiyonlarda. Daha önce yayınlarımda bahsettim ama, burada koleksiyoncuların adını verme hakkını görmüyorum kendimde. Brüksel, Washington, Hamburg ve Lüksemburg'da yaÅŸayan bu koleksiyoncular, sayfaları antika piyasasından ya da bağış yoluyla elde etmiÅŸler. Åžu anda üçüncü kuÅŸak sayfaları elinde tutuyor; bunları da iyi niyetle, bazen büyük paralar ödeyerek almışlar.Siz nasıl sürebildiniz sayfaların izini?- Ne zaman elime bir sayfa geçtiyse, daha önceki sahiplerinin kimler olduÄŸunu araÅŸtırdım. Müzayede kataloglarında, satışa çıkarılan nesnelerin nereden geldiÄŸi de belirtiliyor. Louvre'daki sayfa, sahibi tarafından Louvre'a bağışlanan bir koleksiyondaymış mesela. Aynı ÅŸey, British Museum'daki sayfa için de geçerli. Müze ve kütüphanelerde, aynı durumda olmayan parçalarla karşılaÅŸtığımda, dosyalarını görmeyi talep ettim. Özellikle ABD'de, onarım-koruma uzmanları dosyaları hiç zorluk çıkarmadan açıyor. Böylece bu parçaları nasıl edindiklerini anlamak mümkün oluyor; genellikle de bu iÅŸin ticaretini yapanlardan satın almışlar. Yani bir anlamda geriye doÄŸru bir yolculuktu bu?- Sayılır. Sayfaların bugünkü sahiplerinden bir önceki kuÅŸaÄŸa kadar indim. Bu otuzlarla elliler arası döneme tekabül ediyor. Yaklaşık 1900-1930 arasında, Ä°slam sanatı çok modaydı. Pek çok koleksiyoncu ellerindeki parçalarla ilgili yayınlar yapıyordu. Buna dayanarak, bir kuÅŸak daha geriye gittim. Sonunda bütün ipuçlarının aynı tarafa yönelmeye baÅŸladığını gördüm: Hepsinin ucu Ä°sveçli arkeolog Friedrich R. Martin'e (1868-1933) ya da onunla iliÅŸkisi olan Ä°slam sanatı koleksiyoncularına uzanıyordu. Sayfaları çalan Friedrich R. Martin mi?- Åžu anda Fredrick R. Martin'in, 20. yüzyılın başında bir süre kaldığı Ä°stanbul'da, Kitab'ül HaÅŸayiÅŸ'in sayfalarını 'kaldırıp götürdüğünü' söyleyebilmek için yeterli kanıta sahip deÄŸilim. Ama bütün ipuçları beni ona götürüyor. Friedrich R. Martin 1910'da Münih'te düzenlediÄŸi ‘‘Muhammediler’’ sergisinde bu sayfaları ilk kez ortaya çıkaran isim. Yani, kendisine bunları nasıl ele geçirdiÄŸini sormak için haklı nedenlerimiz var. Elyazmalarının korunması konusunda herhangi bir öneriniz var mı?- Özellikle Türkiye'deki kütüphanelerde elyazmalarının sayfalarını koparıp götürmek hiç de zor deÄŸil. Kurumlar genellikle çareyi elyazmalarını kilit altına alıp kimseye göstermemekte buluyorlar. Ama bu bir çözüm deÄŸil.Â
button