Elma şekeri

Güncelleme Tarihi:

Elma şekeri
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2004 00:00

YABANCILARIN, Türkiye’de gayrimenkul edinmesine olanak sağlayan yasa 19.7.2004’te, AB’ye uyum yasaları çerçevesinde çıkartıldı. Okurumuz Orhan Temizer’in hesaplamalarına göre, bir yıl içinde 234 milyon metrekare ‘vatan toprağı’ satılmış; Türkiye’nin en verimli toprakları elden çıkmış...Bu yılın ilk 6 ayında yabancıların gayrimenkul alımları 668 milyon doları bulmuş. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde 236 milyon dolar.Temizer soruyor:‘Halka anlatıldığı gibi bu yasanın çıkmasının AB’ye girme aşaması ile hiçbir ilgisi yoktur. AB’ye en son giren ülkeler de dahil olmak üzere arazilerinin yabancılara satışlarına önemli kısıtlamalar getirilirken (tarım arazilerinde taşınmaz edinme olanağı yok), AKP hükümeti bu mühim konu üzerinde gereken hassasiyeti göstermemektedir. Hükümetin konu üzerindeki hassasiyeti fark etmesi için daha kaç milyon metrekare Türk toprağının satılması gerekiyor?’Yabancı sermayeli şirketlerin yanı sıra yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş yabancı şirketlerin TC sınırları içerisinde, miktar kısıtlaması olmaksızın taşınmaz edinmelerine karşı endişelerini belirten sorular yöneten CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir, ‘ülke çıkarları ve kamu yararına aykırılığı’ görülen düzenlemelerin iptali için CHP grubunun Anayasa Mahkemesi’ne dava açtığını hatırlatıyor.ANAYASA’YA AYKIRIAKP iktidarının getirdiği düzenlemelerin hemen aynı hükümlerini içeren yasalar 1984 ve 1986 yıllarında Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmişti. Karademir, hükümetin Anayasa’nın 16. ve 35. maddesi ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarındaki gerekçelere rağmen ülke çıkarları ve kamu yararı ilkeleri ile bağdaşmadığını bildiriyor ve Başbakan’a yönelttiği sorulara açık yanıtlar alamadığını söylüyor.Örneğin, ‘Ülkemizde toprak satın alan yabancı şirketlerin, Anayasamıza, ulusal çıkarlarımıza ve egemenliğimize zarar verip vermediği nasıl takip edilmektedir ve bu konuda alınmış olan tedbirler nelerdir?’ diye sormuş Karademir... ‘Tapu Kanunu’nun 35. maddesinin son fıkrası uyarınca, kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından maddenin uygulanmayacağı alanları belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilmiştir’ biçiminde verilen yanıtın geçiştirildiğini söyleyen Karademir, ‘Verilen yanıt incelendiğinde Bakanlar Kurulu’na verilen bu yetki, yasama yetkisinin Bakanlar Kurulu’na devri niteliği taşımaktadır. Oysa, mülkiyet hakkını sınırlayan esasların yasa ile düzenlenmesi, Anayasa’nın 35. maddesinin gereğidir’ diyor.Bu yasal düzenlemenin ‘Ülkemizin stratejik noktalarının kontrol altına alınmasının ve ulusal egemenliğimizin yabancıların ipoteği altına girmesinin önünü açtığını’ belirten Karademir, Başbakan’a benzeri sonuçları yaşamış bir Afrikalının söylediği şu sözleri hatırlatıyor:‘Beyazlar, Afrika’ya geldiklerinde bizim topraklarımız, onların İncilleri vardı. Bize gözlerimizi kapatarak dua etmeyi öğrettiler. Uyandığımızda gördük ki onların toprakları, bizim İncillerimiz vardı.’Depremde 5 yılın bilançosu: HİÇTMMOB II. Başkanı, İÜ öğretim üyesi Doç. Oğuz Gündoğdu, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerini olay yerinde yaşadı; önlemler konusunda meslektaşları gibi neler yapılabileceği konusunda yüzlerce konuşma yaptı, bilimsel makaleler yazdı. Dün yine İzmit’teydi, TMMOB yöneticileri ile yine halkı uyaran konuşmalar yaptı. Beş yıl önceki acılar yine masaya yatırıldı.‘17 Ağustos’tan beri ne oldu’ dedik Gündoğdu’ya...‘Kocaman bir hiç’ diyerek konuştu:- Söylediklerimize eklenecek çok fazla bir şey yok... Hálá mühendislik-mimarlık ve planlama anlamında bir afet ve deprem stratejimiz yok. Hukuk mevzuatımızda net bir gelişme yok. Bazı depremzede derneklerin direnişleri neticesinde kazanılan haklar dışında bir şey yok... Yapılanlar da gelişigüzel şeyler...’Marmara Bölgesi’nde...- Marmara Bölgesi’ndeki binaların muayeneleri istediğimiz anlamda yapılmadı. Eh işte gözle bakıyoruz; sağlam, ayakta duruyor diyoruz. Doğu (Erzurum) bölgesi daha kötü; hareketli bir döneme girildiği belli... Marmara’daki bilgiler oraya aktarılmadı; daha afet merkezleri kurulmadı.Kusur kimde?- Kolektif suç işliyoruz. Hepimizin belirli oranda kusurları var. Ortak aklı kullanmayı beş yılda beceremedik. Bir kaygısızlık hákim... Halk ya davulcuya, ya zurnacıya gitti.Bilim adamları...- Bizlerin yapacağı bir şey yok, önlem alın deyip duruyoruz. Halimizi, ‘Doğa intikam almış, biz oturmuş seyrediyoruz’ diyen Prof. Celal Şengör’le söyleşiyi yapan Vatan’dan Mine Şenocaklı’nın yardımcısı Aliye Hanım ortaya koymuş: ‘Abdestsiz evden çıkmıyorum.’ Halimiz aynen böyle.Kentsel dönüşümİSTANBUL’a 24 saatte m2’ye 20 kg. yağış düştüğünde büyük sorunlar oluyor. Dün gece aynı sürede 60 kg. yağış bekleniyordu. İstanbul’un sağlıksız gelişen üst ve altyapısı için her yağış sonrası için bir afeti doğal karşılamak gerekiyor.Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Ali Rıza Nurhan’ın önerisi açık:‘Depreme yönelik hazırlık da içeren bir kentsel dönüşüm projesi hazırlanmalı... Kentsel dönüşümden, imar afları, orman ve Hazine arazilerinin satışını anlamamak gerek.İstanbul’da yıkılması gereken binalar da yıkılıp, planlı bir yerleşim ve altyapı çalışmasına başlanmalı. Kısa vadeli önlemlerle, yağmurun etkilerini azaltsanız bile kamu binaları başta olmak üzere kaçak ve güvensiz yapıların çoğunlukta olduğu yerlerde depremden kaçamazsınız.’Otobüs biletlerinden yol fonu alınsınGEÇENLERDE İstanbul’dan Antalya’ya, birinde Bursa-Çanakkale; diğerinde ise Bilecik-Kütahya üzerinden gittim. Gördüm ki bu yollarda değil araç sürülmesi, bana göre kağnı arabası ile dahi gitmek ‘tehlikelidir’; kazaların azlığı da büyük bir tesadüf. Hele dönüşte yanlışlıkla girdiğimiz Koçhisar’dan Akşehir’e inişteki tehlikeli dağ yolunda, mühendislerimiz nedense yine dağın eteklerini eşeleyerek giden projeyi tercih etmişler. Hükümetin ‘duble yol’ yapması doğru ve yerinde bir karar, fırsattan istifade ciddi düzeltmelerin yapılmasının şart olduğuna inanıyorum. Yol işareti ve levhalarından tabii ki sözetmiyorum.Biga’dan Çanakkale’ye giderken aldığım biletin fiyatı 5 milyondu, ertesi gün 6 milyon olmuş. Serbest piyasaya kimse bir şey diyemiyor. Oysa Türkiyemizin batısındaki şehirlerarası yolları görseniz vallahi ağlarsınız. Bu bilet zammında aklıma bir fikir geldi, otobüs biletlerinden yol yapımı için katkı payı alınsın; örneğin bilet ücretinin %5’i gibi... Ankara’ya 40 milyon veren, 2 milyon niye vermesin. Yatırımlar artar, işsizlik bir ölçüde azalır. Bu paralar o yörenin Özel İdare’sinde veya başka bir fon hesabına aktarılabilir.A. Asaf EREM-MimarMesaj PanosuÜMİTKÖY ve Çayyolu sakinleri olarak semtimizde yapılmakta olan Ümitköy Lisesi’nin açılmasını sabırsızlıkla bekliyorduk ki, bu yıl maalesef eğitim veremeyeceğini öğrendik. Ödenek verilmediği için bitmek üzere olan okul inşaatı beklemeye alınmış. Semtimizde maalesef lise eğitimi veren tek okul bulunmaktadır ve dolayısıyla talep çok fazladır. Okulumuzun, boyası ve iç mekán malzemeleri tamamlanabilirse eğitim sezonuna yetişmesi mümkün olabilir.Aynur ONURANKARAGÜNÜN SÖZÜ‘ROCHE’un ABD’de cezaya çarptırılmasının gerekçesi ‘pahalı satmış olması’ değil, ‘kartel’ yaratmış, yani pazarın bütününü danışıklı dövüşle kontrol etmeye çalışmış olmasıdır.’ (Dr. Yavuz DİZDAR)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!