Elimi bırakma öğretmenim! Onların okulu hiç kapanmadı

Güncelleme Tarihi:

Elimi bırakma öğretmenim Onların okulu hiç kapanmadı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2021 07:00

Hastanelerde uzun süreli tedavi gören çocuklar, pandemi döneminde de yüz yüze eğitime devam etti. İstanbul’da ‘hastane sınıflar’da görevli 13 öğretmen vakaların artmasıyla uzaktan eğitime geçilmesine rağmen gönüllü olarak her gün hastanelere giderek öğrencilerinin elinden tuttu...

Haberin Devamı

Okulların açık olduğu dönemdeki gibi uzaktan eğitimde de tüm öğretmenler canla başla öğrencilerinin yanında olmaya gayret ediyor. İstanbul’da görev yapan 13 öğretmen ise her gün yüz yüze ders için hastane yolunu tutuyor. Onlar ‘hastane öğretmenleri’. Öğrencileri de hastanelerde uzun süreli tedavi gören çocuklar. Hastanelerde görev yapan öğretmenler organ nakli bekleyen, lösemi tedavisi gören veya çeşitli rahatsızlıklar sebebiyle uzun süre hastanede kalmak zorunda olan çocuklara umut ve mutluluk dalı uzatıyor, hem de derslerinden kopmamalarını sağlıyor.

1992 yılından bu yana, özel eğitim öğretmenliği mevzuatına giren hastane sınıflarında, uzun süre tedavi gören çocuklara eğitim veriliyor. Ancak uzun süre bu sınıfların ne sayıları yeterliydi ne de gelişmişlik düzeyi. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde başlatılan ‘Öğretmenim Elimi Tut Projesi’ ile hastanede verilen eğitimin kalitesi arttırıldı. Gönüllü 320 öğretmene eğitim verildi. Şubat 2019’da başlayan projede pandemi sebebiyle aksaklıklar yaşansa da anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere tüm kademelerde eğitim devam ediyor.

Haberin Devamı

BİZİ HEP YANLARINDA İSTİYORLAR

Simge Tüzün (öğretmen): Maslak Acıbadem Hastanesi ve Sarıyer Hamidiye Hastanesi’nde görevliyim. Bu çocuklar uzaktan eğitime dahil olamıyorlar. İlaç saatleri ve mide bulantıları oluyor. Annelerinden ve sağlık çalışanlarından bu süreçte uzaklaşıyorlar. Öfkeli oluyorlar. O yüzden sadece bize gülümsüyorlar. Doktorlar öğretmenlerin girdiği sınıfa daha sonra muayene için girildiğinde her şeyin daha yolunda olduğunu söylüyorlar. Durumları ne olursa olsun hep bizi yanlarında görmek, ders yapmak istiyorlar. Bu beni çok etkiliyor. Eve gidince yaşayabiliyorsunuz üzüntünüzü. Ilk başladığımda bıraksam mı acaba diye düşündüm ama sonra dedim ki bu işi biri yapmalı. İyileşip okullarına geri döndüklerinde eğitimden geri kalmamış oluyorlar. Onları görmek de bizi ayrıca motive ediyor.

TEDAVİLERİ KOLAYLAŞIYOR

Elimi bırakma öğretmenim Onların okulu hiç kapanmadı


Haberin Devamı

Erdoğan Korkmaz (öğretmen): Bazı hastalıklarım sebebiyle uzun süre hastanelerde tedavi gördüm. O dönemde karşılaştım hastane sınıflarıyla ve çocuklarla gönüllü olarak ilgilenmeye başladım. Sonrasında görevli olarak çalışmak istedim ancak çok az hastane sınıfı olduğundan geçiş yapamamıştım. Daha sonra İstanbul’a geldim böyle bir imkan olunca hemen kursa yazıldım. Geçen yıl Şişli Etfal Hastanesi’ndeydim, bu sene de Cerrahpaşa’dayım. Koşa koşa gidiyorum her gün hastaneye. Çocuklar tedaviye daha çabuk yanıt veriyorlar. Dört gözle bekliyorlar bizi. Yanımızda daha rahat ediyorlar. Biraz geciksek “ Öğretmenim geç kaldınız” diye hemen arıyorlar. Cerrahpaşa’da üç farklı klinikte 48 öğrencim var. Her gün hepsini tek tek ziyaret ediyorum. Ben de korona oldum. O yüzden 20 gündür karantinadayım. Çok özledim onları, yeter ki çocuklar iyi olsun.

Haberin Devamı

OKULDAN ÇOK FARKLI

Elimi bırakma öğretmenim Onların okulu hiç kapanmadı


Şahika Cinisli (öğretmen): Ben Göztepe Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi Onkoloji Servisi’nde görevliyim. 35 civarı öğrencim var. Bunlar sürekli değişiyor tabii. Bildiğiniz okuldan çok farklı. Okulda çocuğu koşarken, oynarken, bağırıp çağırırken görürsünüz. Burada çocuklar hep pijamalı, sürekli serum alan, ellerinde damar yolu olan çocuklar. Hepsinin iyileşmesini istiyoruz ama bazen istemediğimiz sonuçlar da olabiliyor. O an orada olmak istemiyorsun ama hayat devam ediyor. Çünkü sabah bir gidiyorsunuz kaybettiğimiz çocuğun yerine yeni bir çocuk gelmiş. Yine gülen yüzünüzle ona ‘Hoşgeldin’ demeniz gerekiyor. ‘Bak seninle şimdi ne oyunları oynayacağız’ diye odaya girmek durumundayız. Sadece öğrencilerle değil aileleriyle de bir bağ oluşuyor aramızda. İnsana dair her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Sürekli hastanedeler ve zaman kavramları çok farklı. Çocuk sizi hep yanında görmek istiyor.

Haberin Devamı

GİDEMEYİNCE ÖFKE KRİZLERİ YAŞANDI

Melek Okur: (proje koordinatörü): Pandemi başlayınca her hastanede sadece bir tane koordinatör öğretmen bıraktık. Vakaların artmasıyla hastane sınıflarında da uzaktan eğitime geçildi. Ama bizim görevli tüm arkadaşlarımız yüz yüze eğitime devam ediyor. Gitmek zorunda değiller ama gidiyorlar. Hastanedeki çocuklar uzaktan eğitimde daha fazla zorlanıyor çünkü zorlu bir tedavi süreçleri var. O yüzden öğretmenle bağ kurmak o çocuk için her şeyden daha önemli. “Çocuk hasta, zaten salgın var, siz deli misiniz neden hastaneye gidiyorsunuz?” diyorlar. Gidiyoruz çünkü gidemediğimiz dönemde çocuklarımızın birçoğu tedaviyi reddetmeye ve ciddi semptomlar göstermeye başladılar, öfke krizleri oldu. Geçen sene marttan mayısa kadar her şey bir anda durdu ve gidemedik. Bu dönemde yaşananların ardından bizi arayıp “Ne olur öğretmenler gelsin” demeye başladılar. Yeniden hastanede eğitime başlayınca da tedavilerinde birebir olumlu dönüşler oldu.

Haberin Devamı

KAYGI YERİNE GELECEK PLANLARI BAŞLIYOR

Şule Acar: (hastane sınıfları psikolojik danışmanı): Alıştığımız çalışma ortamından farklı olarak bir odam yok, yatak başı hizmet veriyorum. Hepimizin aklına ‘Hastanede ne eğitimi, önce tedavisi bitsin de okulunu sonra düşünsünler’ diye bir düşünce geliyor. Ama okulun, eğitimin çocuğun hayatla ve gelecekle umut bağlantısı olduğunu unutmamak gerekiyor. Hastalığı sebebiyle hiç okula gidememiş çocuklar ve anneleri ulaşıyor bana. “Çocuğum arkadaş edinmeye, oyun oynamaya başladı. Psikiyatrik ilaçlarını kestiler, ihtiyacı yokmuş, artık gelecek planı yapıyor” diyorlar. Bunları duyup mutluluktan gözlerimin dolduğu çok olmuştur. İyi ki buradayım dedirten birçok anım var aslında. Kistik fibroz hastası 11 yaşında bir kız çocuğu ile çalışıyorum. Hayatı boyunca bu hastalıkla uğraşmış ve artık çok yorulmuş. Evde yapması gereken tedavilerini yapmak istemiyor, ilaçlarını almıyordu tanıştığımızda. İletişim kurduk, çalışmaya başladık. Kaygısı azaldı, yeniden resim yapmaya, hikâye yazmaya başladı. Onu her görmeye gidişimde hemşireler ‘Sabahtan beri çok heyecanlı siz geleceksiniz diye’ diyorlardı. Çalışmaya devam ediyoruz, galiba ben onlara iyi geliyorum onlar da bana.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!