Güncelleme Tarihi:
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklardan İsmail Duru, Mehmet Helvacı, Mustafa Atlıhan, Şükrü Hakan Yiğit, Halil Ökçe, Ahmet Demir, Ramazan Tahta, Nurettin Gündüz, Servet Özcan, Hüseyin Suat Öz ve Abdülmenaf Dağaç katıldı.
Duruşmada sorgusu yapılan sanıklardan İsmail Duru, “canlı bombalardan” Feridun Uğurlu ile bir dini seminerde “Yasir” olarak tanıştığını belirterek, Uğurlu'nun kendisini mülayim ve ağırbaşlılığını beğenmesi nedeniyle baldızıyla tanıştırdığını söyledi.
Uğurlu'nun baldızı olan Zehra Mallı ile patlamalardan 1 ay önce evlendiğini, Uğurlu'nun ise düğünlerine gelmediğini ifade eden Duru, Uğurlu'yu en son 15 Kasım'daki patlamanın akşamında yanlarında kalan eşi Ayşe Mallı ve çocuklarını almaya geldiğinde gördüğünü bildirdi.
Uğurlu ile örgütsel bir bağlantısı olmadığını öne süren Duru, “Bu eylemi kınıyor ve tasvip etmiyorum. El-Kaide'nin eylemlerini sizler gibi ben de televizyonlardan öğrendim. En çok da zoruma giden, daha balayım bile bitmeden ayrıldığım, özleminden, hasretinden acılar içinde kaldığım eşimden uzak olmamdır” dedi.
Sanık Mehmet Helvacı da, terör örgütü El-Kaide ile bir bağlantısının olmadığını, bu örgütün adını 11 Eylül saldırılarından sonra öğrendiğini belirterek, asla tasvip etmediği görüş ve fikirlerin propagandasını yapmadığını kaydetti.
Helvacı, Feridun Uğurlu ve Süleyman Uğurlu'ya maddi yardımda bulunmadığını dile getirerek, “Süleyman Uğurlu zor durumda olduğu için 500 Mark borç verdim. Paramı vermek için Süleyman Uğurlu beni Feridun Uğurlu'nun düğününe davet etti. Ancak, burada da paramı alamadım. Bu 2000 yılında olmuştu. Bu tarihten sonra ikisiyle bir daha görüşmedim” diye konuştu.
Vatanını, milletini ve ülkesini seven bir insan olduğunu ifade eden Helvacı, gerek Türkiye'nin, gerekse dünyanın başına bela olan terör olaylarını şiddetle ve nefretle kınadığını dile getirdi.
Sanıklardan Mustafa Atlıhan da, El-Kaide örgütüyle ilişkisi olmadığını dile getirerek, savaş nedeniyle Çeçenler'e yardım etmek için Afganistan'a gittiğini, ancak burada askeri ve siyasi eğitim almadığını öne sürdü.
-5 KALAŞNİKOFU KABULLENDİ-
Sanık Şükrü Hakan Yiğit de, yine Çeçenler'e yardım etmek için savaşa katılmaya karar verdiğini belirterek, “Ancak bu sırada ateşkes oldu, gidemedim. Daha sonra Afganistan'da eğitim kampları olduğunu öğrenince oraya gittim. Ancak Özbekistan kapısı kapalı olduğu için geri döndüm. Afganistan'da tanıştığım Salih Turan ile Türkiye'de de görüştüm. Salih bana, 'bu kamplara referanssız gidilemez. Gitmek isteyenler varsa ben referans olurum' demişti. Ben de gitmek isteyenlere bunu ilettim” dedi.
Yiğit, sanıklardan Seyit Ertul'un evinde bulunan 5 adet Kalaşnikof marka otomatik tüfek ve bu silahlara ait olan 1100 adet merminin kendisine ait belirterek, bu silahları satarak para kazanmak amacıyla 2003 yılında 2 bin 500 Euro karşılığında satın aldığını belirtti.
Diğer sanıkların sorgulanmasına, verilen öğle arasından sonra devam edilecek.