Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2001 00:00
BÜROKRATLAR kendi başlarına bırakıldıklarında, önce kendi pozisyonlarını, sonra kendi kurumlarını, daha sonra genel ekonomik gidişatı düşünürler. Genel ekonomik gidişat için düşünce üretirken, pozisyonları ve kurumlarının geleceğini düşünmeden edemezler. Bu çok doğal bir davranış biçimidir.Ekonomi yönetiminde liderlik, bu nedenle çok önemlidir. Bürokratların pozisyon ve kurumlarını ikinci plana atıp, genel ekonomik hedefler için motive edilmeleri gerekir. Ekonomide liderliğin iki ayağı vardır. Birincisi siyasi liderlik, ikincisi de bürokrasi içindeki liderlik. Siyasi liderlik önemlidir, çünkü -sevdikleri deyimle- 'Seçilmişler'in belirlemesi gereken hedefler olmalı, bürokrasi bu hedeflere doğru yönlendirilmelidir. Bunun için Başbakan ya da ekonomiyle ilgili bakanın ekonomi konusunda yeterli olması gerekmektedir. Eğer bu kişi bakansa, Başbakan nezdinde ve kabine içinde ağırlığı olmalıdır. Bu kişinin aynı zamanda bürokrasiyi dinlemesi, ürettikleri fikirleri gereğince değerlendirdiğinin bürokrasi tarafından görülmesi, siyasetçiler ve işaleminden gelen uygunsuz ve mevzuata aykırı talepleri geri çeviren bürokratlara destek olması, gereğinde bürokratların özlük haklarını savunması gerekir. Ancak bunlar yetmez, bürokratlar kendi düşüncelerini dinleyen ama kendi kararını veren siyasi liderlere saygı duyarlar, sözünü tutup daha iyi motive olurlar. Aksi takdirde siyasi liderliğe soyunan kişiyi parmaklarında oynatmaya çalışır ve çoğu zaman da başarırlar.Türkiye'de, çağdaş ekonomik politikalara uygun bir idari örgütlenme kurulamadığı için, bürokratik liderlik de çok önemlidir. Bürokrasi içinden deneyimli, temiz ve karizmatik bir kişi, bütün ekonomi bürokratlarının derlenip toparlanmasını sağlayabilir Bu kişi doğal bir liderlik rolü üstlenir ve bürokratları, kendi pozisyon ve kurumlarını ikinci plana atıp, genel ekonomik gidişat hakkında motive etmeyi başarabilir. SON LİDER ÖZAL Türkiye'nin son dönemde gördüğü, ekonomideki en önemli siyasi lider Turgut Özal'dır. Daha sonra ekonomiye tam olarak liderlik yapabilecek bir politikacı, maalesef gelmemiştir.Bürokrasi içindeki liderlikte, son yılların en kuvvetli ismi ise Yener Dinçmen'dir. Son dönemin en büyük şanssızlıklarından biri de ekonomi yönetiminde yaşanan liderlik sorunudur. Hikmet Uluğbay'ın bakanlıktan ayrılmasından sonra siyasi liderlik doldurulamazken, programı yüklenen Selçuk Demiralp'in istifasından sonra da bürokrasideki liderlik boş kalmıştır. Yaşanan krizler nedeniyle telaşlanan ve tam anlamıyla kilitlenen bürokratlar, krizlerden sonra büyük ölçüde kendi pozisyonlarını kurtarmanın telaşına girdiler. Çok yoğun toplantılar yapıldı, çok sık biraraya gelindi ama bürokratların kendi pozisyon ve kurumlarını ikinci planda bırakıp, ekonominin kurtarılmasına öncelik vermeleri tam anlamıyla sağlanamadı. Mart ayı başında göreve gelen Kemal Derviş ise, ne siyasi ne de bürokratik bir kimliğe sahip olamadı. Bürokrasi, uzaktan tanıyıp, saygı duyduğu bu kişinin liderliğini kabullenmeye çok hazırdı ama bu başarılamadı. Derviş'in 'Yurt dışından gelen ve siyasi liderliğe oynayan' bir imaj vermesinin, işini zorlaştırdığı kesin. Derviş hem bütün siyasilerle çatışmaya girip, hem de bürokrasi içinde çok dar bir kadro ile çalışmaya başlayınca liderlik şansını kendi zayıflattı. IMF ve Dünya Bankasıyla fazla yakın temasta olup, özellikle ilk aylarında günlük kararları bile dışarıya sorması, bürokrasinin soğumasına neden oldu. Bu soğukluk hala devam ediyor ve Derviş bürokrasiyi tek bir hedefe doğru, yeterince motive edemiyor. Bu olmadığı için de, uygulamalar sırasında, bürokrasi içinden giderek daha fazla direnç görebiliyor.Umarız yakalanan olumlu havanın yanısıra Derviş de günlük piyasa müdahaleleri yerine, 'Bir şef' olmaya çaba sarfedip, bürokraside daha bütünleştirici bir tavır takınır. Derviş'in bürokratlar nezdinde güven verip, lider olması halinde Türkiye'nin işinin kolaylaşacağı kesin.
button