Ekonomik kriz dava sayısını artıracak
Güncelleme Tarihi:
Ahmet Oğuz GÜNDÜZ/KAYSERİ, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2008 17:42
KAYSERİ Ticaret Odası’nda (KTO) konuşan Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Türkiye’de 5-6 yıl önce açılan dava sayısının 2 milyon olduğunu belirterek, bu sayısın birden bire 2 milyon 700’e çıktığını söyledi. Prof.Dr. Pekcanıtez, ekonomik krizden sonra dava sayısının 3 milyonu geçeceğini öne sürdü.
Kayseri Ticaret Odası Meclis Salonu’nda yapılan panelde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuğa İlişkin Kanun Tasarısı değerlendirildi. Tasarıyı hazırlayan komisyonda görev yapan Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Kayar’ın başkanlığında düzenlenen panelde, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süha Tanrıver, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Özakeş ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Atalı bilgi verdi.
‘TASARI HAZIRLAMAK KOLAY’
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hakan Pekcanıtez, Gaziantep ve İzmir’de de benzer toplantılar yaptıklarını belirterek, “Tasarı hazırlamak çok kolay. En iyi yasaları bulursunuz, kendi bünyenize uydurursunuz ve yasayı da Meclis’ten geçirir yasal hale getirirsiniz. Peki sonra ne olur? Eğer siz hazır değilseniz, bu konuda bilgi sahibi değilseniz, altyapınız hazır değilse uygun olmayan bir organın insan vücuduna nakledilmesi gibi bünye onu kabul etmez.
En önemlisi bu başarısızlık, bu konuyla ilgili faaliyet yapıldığında gelecekte hep bu başarısızlık öne sürülür. Bu tasarı yürürlüğe girdiğinde temel yasalarda değişiklik olacak. Peki yasaları biliyor muyuz?
Ticaret Kanunu dendiğinde ben gazetelerden şunları öğreniyorum. Efendim artık otomobillerde lahmacun yiyemeyeceğiz. Bir de araçların arkasında ‘babam sağ olsun’ gibi yazılar olmayacak. Bin 500 maddeden oluşan Ticaret Kanunu’nu başka ne getiriyor? Borçlar Kanunu gündeme geldiğinde ise, ‘dedem de gelirse artık evi tahliye edecekmişim’ deniyor. Bir dede tutturduk, dede dışında Borçlar Kanunu’nu hiçbir yenilik getirmiyormuş gibi algılanıyor” dedi.
‘KONUŞMUYORUZ, TARTIŞMIYORUZ’
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuğa İlişkin Kanun Tasarısı’nın hazırlanmasından çok, topluma kanunun anlatılması için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Prof.Dr. Pekcanıtez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Günümüzde toplumumuzda şiddetin ve olumsuzlukların her geçen gün arttığına tanık oluyoruz. Liselerde eskiden olmadığı kadar çok kavga oluyor. Çok kolay birbirimizi bıçaklıyoruz. Birbirini en çok bıçaklayan toplumlar arasında belki de en başında yer alıyoruz.
Beyzbol konusun bir alışkanlığımız yok ama İstanbul’da en çok beyzbol sopası satılıyor. Herkesin otomobilinde beyzbol sopası var. Her geçen gün daha az uzlaşan bir toplum haline geliyoruz. Konuşmuyoruz ve tartışmıyoruz, kavga ile kültür konusunda ise zengin bir kültürümüz var. Çevremizde bu kadar çok küfür eden başka bir toplum yok. Evde de kavga ile büyüyoruz.
Kadınlar ve çocuklar şiddete maruz kalıyor. Dayakla büyüyoruz. Bir süre sonra dayak yiyen, dayak atmaya başlıyor. Çocukları korkutarak büyütüyoruz. Türkiye’de 2 milyon 700 bin dava açılıyor. Hakim sayısı ise 6 binin altında. Yargıtay’da 500 bin iş yükü var. Daire başına her yıl 25 bin dosya sonuçlanıyor. Biz eğer hala en çağdaş olan uyuşmazlık yöntemini dava olarak görürsek sonuca varamayız. Türkiye’de 5-6 yıl önce açılan dava sayısı 2 milyondu. Birden bire bu sayı 2 milyon 700’e çıktı. Göreceksiniz bu krizden sonra dava sayısı 3 milyonu geçecek. Bunan altından nasıl kalkacağız?”
Ankara Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Süha Tanrıver ise arabulucuk kurumuna saldırının temelinde yatan en önemli etkenin bilgi eksikliğinden kaynaklandığını vurgulayarak, “Hep ‘arabulucuk küresel ideolojinin bir parçasıdır, yargıyı etkisiz kılmak için geliştirilmiş bir kurumdur’ yargısı dillendirilir. Tasarının 1’inci maddesinde bu direnci etkisiz kılmak için bir takım hükümler sevk ettik” diye konuştu. Daha sonra Prof.Dr. Süha Tanrıver, tasarının maddelerini değerlendirdi.
‘TASARI HAZIRLAMAK KOLAY’
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hakan Pekcanıtez, Gaziantep ve İzmir’de de benzer toplantılar yaptıklarını belirterek, “Tasarı hazırlamak çok kolay. En iyi yasaları bulursunuz, kendi bünyenize uydurursunuz ve yasayı da Meclis’ten geçirir yasal hale getirirsiniz. Peki sonra ne olur? Eğer siz hazır değilseniz, bu konuda bilgi sahibi değilseniz, altyapınız hazır değilse uygun olmayan bir organın insan vücuduna nakledilmesi gibi bünye onu kabul etmez.
En önemlisi bu başarısızlık, bu konuyla ilgili faaliyet yapıldığında gelecekte hep bu başarısızlık öne sürülür. Bu tasarı yürürlüğe girdiğinde temel yasalarda değişiklik olacak. Peki yasaları biliyor muyuz?
Ticaret Kanunu dendiğinde ben gazetelerden şunları öğreniyorum. Efendim artık otomobillerde lahmacun yiyemeyeceğiz. Bir de araçların arkasında ‘babam sağ olsun’ gibi yazılar olmayacak. Bin 500 maddeden oluşan Ticaret Kanunu’nu başka ne getiriyor? Borçlar Kanunu gündeme geldiğinde ise, ‘dedem de gelirse artık evi tahliye edecekmişim’ deniyor. Bir dede tutturduk, dede dışında Borçlar Kanunu’nu hiçbir yenilik getirmiyormuş gibi algılanıyor” dedi.
‘KONUŞMUYORUZ, TARTIŞMIYORUZ’
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuğa İlişkin Kanun Tasarısı’nın hazırlanmasından çok, topluma kanunun anlatılması için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Prof.Dr. Pekcanıtez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Günümüzde toplumumuzda şiddetin ve olumsuzlukların her geçen gün arttığına tanık oluyoruz. Liselerde eskiden olmadığı kadar çok kavga oluyor. Çok kolay birbirimizi bıçaklıyoruz. Birbirini en çok bıçaklayan toplumlar arasında belki de en başında yer alıyoruz.
Beyzbol konusun bir alışkanlığımız yok ama İstanbul’da en çok beyzbol sopası satılıyor. Herkesin otomobilinde beyzbol sopası var. Her geçen gün daha az uzlaşan bir toplum haline geliyoruz. Konuşmuyoruz ve tartışmıyoruz, kavga ile kültür konusunda ise zengin bir kültürümüz var. Çevremizde bu kadar çok küfür eden başka bir toplum yok. Evde de kavga ile büyüyoruz.
Kadınlar ve çocuklar şiddete maruz kalıyor. Dayakla büyüyoruz. Bir süre sonra dayak yiyen, dayak atmaya başlıyor. Çocukları korkutarak büyütüyoruz. Türkiye’de 2 milyon 700 bin dava açılıyor. Hakim sayısı ise 6 binin altında. Yargıtay’da 500 bin iş yükü var. Daire başına her yıl 25 bin dosya sonuçlanıyor. Biz eğer hala en çağdaş olan uyuşmazlık yöntemini dava olarak görürsek sonuca varamayız. Türkiye’de 5-6 yıl önce açılan dava sayısı 2 milyondu. Birden bire bu sayı 2 milyon 700’e çıktı. Göreceksiniz bu krizden sonra dava sayısı 3 milyonu geçecek. Bunan altından nasıl kalkacağız?”
Ankara Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Süha Tanrıver ise arabulucuk kurumuna saldırının temelinde yatan en önemli etkenin bilgi eksikliğinden kaynaklandığını vurgulayarak, “Hep ‘arabulucuk küresel ideolojinin bir parçasıdır, yargıyı etkisiz kılmak için geliştirilmiş bir kurumdur’ yargısı dillendirilir. Tasarının 1’inci maddesinde bu direnci etkisiz kılmak için bir takım hükümler sevk ettik” diye konuştu. Daha sonra Prof.Dr. Süha Tanrıver, tasarının maddelerini değerlendirdi.