Oluşturulma Tarihi: Haziran 19, 2005 00:00
MAKRO düzeyde bir ekonomiyi yönlendirmek için mikro düzeyde mutlaka bazı önceliklere sahip olmak gerekir. Aksi taktirde, mikro düzeyde alınan her kararın haklı gerekçeleri olabileceği için makro anlamda ekonomik istikrar ciddi riskler içine atılabilir.Son otuz yıldır, Türkiye, mikro alandaki arzularını makro düzeyde bir öncelik sırasına koyamadığı için çok çekti. Kamu finansmanı alt-üst oldu. Fiyat istikrarı bozuldu. Ekonomik beklentiler ve ilişkiler çarpıldı.Kamu finansmanı idaresinin en önemli boyutlarından biri hem harcamalarda hem de gelirlerde önceliklerin iyi saptanıp makro düzeydeki hedeflerle mikro düzeydeki arzuları uyumlu hale getirebilmektir. Kısaca, bu olguya bütçe disiplini diyoruz. Ama, söz konusu olgunun ancak bir bölümü bütçe disiplinidir. Konu, bütçe disiplininin ötesindedir.ARZULARSon dönemlerde, çeşitli doğrudan ve dolaylı vergilerin indirilmesi üzerine istekler çoğaldı. Her sektör kendi alanındaki vergilerin indirilmesini talep ediyor. Mikro düzeyde bütün talepler kendi içlerinde haklılar.Eğitim sektörü okul ücretleri üzerindeki katma değer vergisinin düşürülmesini talep ediyor. ‘En büyük yatırım insana yapılan yatırımdır’ ilkesini kabul eden her toplumda eğitimi olabildiğince ucuzlatmak ve eğitimde fırsat eşitliği yaratmak öncelikli hedeflerden biri olmalıdır. Bu kapsamda, istekler haklıdır.Finans sektörü aracılık maliyetlerinin düşürülmesi yönünde banka ve sigorta muamele vergisi ve kambiyo gider vergisi gibi vergilerin kaldırılmasını talep ediyor. Onlar da haklılar. Aracılık maliyetlerinin artması finans sektörünü hem küçültüyor hem de kayıt dışına itiyor. Reel sektörün finansman maliyetini artırıyor. Üretimi olumsuz etkiliyor.İşsizlik ve kayıt dışı istihdam sorunlarının önemli kaynaklarından biri istihdam üzerinden alınan vergi ve benzeri yüklerin yüksekliğidir. Asgari ücretin gelir vergisinden muaf olması, sosyal güvenlik ve işsizlik fonu primlerinin düşürülmesi gibi öneriler istihdam maliyetini azaltıcı olacaktır. Hatta, bu çeşit önlemler nominal ücretleri artırıcı rol dahi oynayabileceklerdir. İşverenlerin istihdamdan tasarruf etme arzularını azaltacaktır. Kayıt dışı istihdamın teşvik edilmesi duracaktır.GERÇEKLERBütün bu istekler kendi içlerinde haklıdırlar. Bu isteklerin tümünü yerine getirebilmek için gelir kaybının hangi harcamaları kısarak karşılanabileceği iyi düşünülmelidir. Örneğin, tarımın kesiminin desteklenmesi mi azaltılacaktır? Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının bütçeleri mi kısılacaktır? Devlet, borçlarının faizlerini mi ödemeyecektir? Savunma harcamalarımızı mı kısacağız? Sosyal güvenlik sistemine verilen sübvansiyonlar mı azaltılacak?Bu çeşit önlemler gündeme geldiğinde, bu kez farklı yönde, ama çok haklı nedenlerle, harcamaların kısılamayacağı tartışması başlayacaktır. Devletin harcamaları kısmaya çalıştığı alanlardan sesler yükselecektir.Kısacası, kamu finansmanında öncelikleri iyi ortaya koyup uygulamak artık kamu finansmanının merkezi konumuna gelmiştir. Kalıcı ekonomik istikrar için bundan başka da seçenek yoktur. Vergilerin indirilmesi konusundaki istekler, belli bir öncelik sırasına göre, gelir vergisi gibi doğrudan vergi gelirlerinin artmasıyla yerine getirilebilecektir.Siyasetin aslı da zaten kamu finansmanındaki bu öncelikleri belirlemektir. Ekonomik alanda öncelikleri olmayan siyasetin amacı devletin kaynaklarını çar-çur etmekten öteye geçemez.
button