Güncelleme Tarihi:
ADANA’nın Merkez ilçesi Seyhan’ın yoksul kenar mahallesi Mirzaçelebi’nin 4 aydır halk arasındaki adı ‘Halep’. Minibüsçüler yolculara “Halep’te inecek var mı?” diyor. Mahalleyi ikiye bölen Mirzaçelebi Caddesi’nin adı da Suriye Caddesi oldu. Adana’da iç savaştan kaçan Suriyelilerin en yoğun yaşadığı bu semt, 5 gün önce Suriyelilere ait dükkânlara yapılan saldırılarla gündeme geldi. Saldırganlar yerli esnaf değil, bir grup işsiz gencin yıldırmayla haraca bağlama terörüydü.
DİNGONUN AHIRI MI?
Mirzaçelebi Mahallesi’nin Mirzaçelebi Caddesi’nde yerli ve Suriyeli esnaf dükkânları yan yana. Arapça tabelalar, etiketler ağırlıkta. Bu birkaç yüz metrelik caddede Suriyelilere ait 95 dükkân bulunuyor. Yerli esnafın sıkıntısı, gelir düzeyi düşük bu semtte, müşteriyi Suriyeli esnafa kaptırmaktan kaynaklanıyor. Triko atölyelerinde, inşaatlarda da artık Suriyeli işçiler çoğunlukta. Yerlinin haftalığı 150 lirayken, Suriyeliler 50 liraya çalışıyor. Gitgide tırmanmasından korkulan gerilimin sebebi, Adanalı Orhan Kemal’in romanı gibi: Ekmek Kavgası. Yerli esnaf, “Vicdansız değiliz, üzülüyoruz, medeni insanız. Allah kimseyi yerinden yurdundan etmesin. Ama devlet nezdinde Suriyeliyle eşit olmak istiyoruz. Türkiye dingonun ahırı mı?” diyor.
HARAÇ TOPLUYORLAR
Mirzaçelebi’nin yerli-Suriyeli sakinleri çok tedirgin. Ramazandan sonra olayların tırmanmasından korkuyorlar. Her gece yarısı silah sesleriyle yataklarından fırladıklarını, Suriyelilerin evlerinin camlarının kurşunlandığını anlatıyorlar. İşsiz 25 kişilik genç grubu, Suriyeli dükkanlarını yağmalayıp kırıp döküyormuş. Suriyeli biri şöyle anlatıyor: “Geçen hafta gelirine göre Suriyeli esnaftan haftalık 50-100 lira arasında değişen haraç toplamaya başladılar. Şikâyet edilip gözaltına alınanlar, serbest bırakıldıktan sonra gelip boğaz kesme işareti yapıyorlar. Polis, aradıktan 1 saat sonra geliyor. Oysa Adana Emniyet Müdürlüğü 150 metre ötemizde.”
Bizim gibi vergi ödesinler
YERLİ esnaftan bakkal Hasan Yüzgeç (60), sorunun devletin Suriyelilere ayrıcalıklı davranmasından kaynaklandığını söylüyor. Yüzgeç, şöyle konuşuyor: “Vergimi ödüyorum. Emekli olup çalıştığım için maaşımın yüzde 15’ini kesiyor. Ama Suriyeliler devlete hiçbir şey ödemiyor. Devletin bana yüklediği yükü onların da çekmesi lazım. Neden vergiden muaf tutuluyorlar? Gelip bitişiğimize bakkal, fırınımızın karşısına fırın açıyorlar.”
Kimlik değil, menfaat çatışması
Adana Valisi Mustafa Büyük: 12 bine yakın Suriyeli, Sarıçam ilçemizdeki çadırkentte. Kayıtlı ve zorunlu sağlık giderine katkıda bulunduğumuz 20 bin civarında Suriyeli var. 20 bine yakın Suriyeli de kayıt dışı tarımda, inşaat, trikoda çalışıyor. Çalışma izinleri de yok. İnsanlık problemi yaşanıyor. Adana’da evlerini açan, ekmeğini paylaşan geniş bir kitle var. Ekonomik sıkıntılar sebebiyle münferit gerginliklerin olduğunu tespit ettik. Tabii ki suç, kim tarafından işlenirse işlensin, devletin göz yumması mümkün değil, tereddütsüz gereğini yapacağız. Vergisini veren esnafın hakkını korumak bizim görevimiz. Suriyeliler hukuken ticari faaliyette bulunmuyor ya da başkalarının şemsiyesi altında çalıştırıyorlar dükkânlarını. Çeteleşmeye izin vermeyiz. Mirzaçelebi’de bir kimlik çatışmasından değil, ekonomik sebeplerden sorun yaşıyoruz.
Suriye’de avukattı şimdi bakkal
EKREM Ağa (32), Halep’te 12 yıllık avukattı. 1.5 yıl önce geldiği Mirzaçelebi’de camları kırık birkaç metrekarelik bakkalında günde 20 TL kazanıyor. Çoğu Suriye’den gelen kahve, baharat, mangal kömürü, tütün satıyor. Ağa, anlatıyor: “Çocuklar her akşam taşa tutuyor. ‘Suriyelileri istemiyoruz, gidin’ diye bağırıyorlar. 3 evimiz, 5 arabamız vardı. Şimdi yok. Nereye gidelim? Geleceğimiz belirsiz. Şu üzerimdeki dar pantolonu Suriyeli radikal muhalifler görse boğazımı keser.”