Ehlibeyte saygısızlık

Güncelleme Tarihi:

Ehlibeyte saygısızlık
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 1999 00:00

Haberin Devamı

Ehlibeyt'e saygı duymayı bir mezhep meselesi yapabilme kurnazlığını gösteren Emevi hainleri, Muhammed ümmetinin hayat damarlarından birini işlemez hale getirmişlerdir. Ehlibeyt'e saygısızlık, hatta onların canlarına, iffet ve onurlarına saldırı, şerefsiz bir mantıkla içtihat ayrılığı ilan edilebilmiş ve yavrularına ihanet ettikleri bir peygamberden şefaat ve rahmet beklemeye kendilerini hak sahibi görmeye hálá devamda bir sakınca görmemişlerdir.

Ehlibeyt'e saygıyla, Ehlibeyt'e saygıyı sömüren mezhep saplantısını birbirinden ayırmak Kuran'a ve Muhammed'e inanmış bir vicdanın temel borçlarından biridir. Bu borç eda edildikten ve Ehlibeyt'e saygının iman gereği olduğunu kabulden sonradır ki gök muştusunun aziz peygamberi Hz. Muhammed'in ruhundan bize lütuflar ve rahmetler akacaktır. Ne yazık ki İslam dünyası bu hayati noktayı henüz gereğince fark edememiş ve Peygamberine ihanet ederek onun evladını hançerleyip zehirleyen bir ümmet yaftasını sırtından atamamıştır.

Ehlibeyt deyince ne anlıyoruz?

Kuran-ı Kerim'de ev halkı anlamında geçen (Bk. Hud 73; Kasas 12; Ahzab, 33) bu tabir yine Kuran-ı Kerim'de Hz. Muhammed'in ev halkı anlamında da kullanılmaktadır. (Ahzab, 33).

Hz. Peygamber'in ev halkı anlamında Ehlibeyt deyiminin de biri geniş biri dar olmak üzere iki çerçevesi vardır. Geniş anlamda Ehlibeyt Hz. Peygamber'in bütün ev halkını, hatta ev halkına yakın kişileri de içerir. Nitekim bir İranlı olan Selman-ı Farisi için Hz. Peygamber, ‘‘O bizim Ehlibeytimizdendir’’ buyuruyor. İslam geleneği, geniş anlamda ehlibeytten Hz. Peygamber'in hanımlarıyla Hz. Ali-Hz. Fatıma ailesini anlamaktadır. Bu anlamda Ehlibeyt deyiminin geçtiği ayet Ahzab Suresi'nin 33. ayeti olup şu mealdedir: ‘‘...Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister, ey Ehlibeyt!’’

Dar anlamda Ehlibeyt ise, İslam bilginlerinin ortak kabullerine göre şu dört kişiden oluşur: Hz. Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin. Ve onların soyundan gelenler...

Hadis kaynaklarının Peygamberimizin hanımlarından Ümmü Seleme'ye ve sahabi Üsame b. Zeyd'e dayandırdıkları beyanlara göre Hz. Peygamber bu dört kişiyi elbisesiyle sararak, ‘‘Benim ehlibeytim bunlardır’’ demiş ve onlara dua etmiş. Bu dört kişiye, elbise altına alınan yakınlar anlamında Áli Aba ve Ehlü'l-Kisa da denir. Müfessir Hamdi Yazır'ın da belirttiği gibi, ‘‘Ahzab Suresi'nin 33. ayetinden sadece peygamber hanımlarını anlamak tefsir ilmi kuralları ve Arap dilinin yapısı bakımından mümkün değildir. Çünkü ayet, ehlibeyte hitap ederken erkek zamiri olan ‘‘küm’’ kelimesini kullanmıştır. Bu özellik ehlibeytin içinde erkeklerin de bulunduğunu ve kadınların bu kavram içinde Arap dilinde ‘tağlib' denen kural gereği girebileceklerini göstermektedir.’’ Kaldı ki Hz. Peygamber’in bu ayeti fiilen yorumlayışı karşısında ehlibeyti, Peygamber hanımlarıyla sınırlamak asla savunulamaz.

Kuran'da Fatiha Suresi'nde yer alan ve her Müslüman'ın günde beş vakit kıldığı namazda okunması emredilen, ‘‘Bizi doğru yola ilet, kendilerine bağışta bulunduklarının yoluna...’’ ayetindeki ‘‘bağışta bulunulanlar’’ Hasan el-Basri, Ebu Aliy vs. gibi bazı ilk ve büyük müfessirlere göre, Son Peygamber, ehlibeyt ve seçkin sahabilerdir.

Kimliklerini Kuran ve hadis ışığında tespit ettiğimiz bu ehlibeyttir ki Kuran, Peygamberimizin tebligatına karşılık olarak onlara sevgi ve saygıyı emretmektedir. Kuran bu emri verirken Peygamberimizin kurbasına yani yakın akrabasına sevgi ve saygıdan söz etmektedir. Bazıları bu ‘‘kurba’’ kelimesi üzerinde çeşitli oyunlar sergileyerek ayetin direktifini saptırmak istemişlerdir. Olayı ve oyunu daha yakından izlemek için Kuran'ın Temel Kavramları adlı eserimizin Kurba maddesini okumanızı öneriyorum.

Yakın akraba anlamındaki bu kelime Kuran-ı Kerim'de 16 yerde geçmekte ve hepsinde aynı anlamda kullanılmaktadır. (Örnek olarak bk. Bakara 83, 177; Nisa 8, 36; Enfal 4; Rum 38; Haşr 7).

Kuran-ı Kerim, Hz. Peygamber'in yakın akrabasını o kurba kelimesiyle anmakta ve inananlardan Hz. Peygamber'in tebliğ hizmetlerine karşılık onun ehlibeytine sevgi-saygı istemektedir. Şura Suresi'nin 23'üncü ayeti bu hususu düzenlerken şöyle diyor: ‘‘Ey peygamberim, de ki: 'Ben tebliğ hizmetime karşılık ehlibeytime sevgi ve saygıdan başka hiçbir şey istemiyorum.’’

Sözün özü şudur: Ehlibeytin haklarını ve onlara saygıyı savunmak yerine, onlara zulüm ve dehşetle muamele edenleri aklamak için didinenlerin Muhammedi şuur ve rahmetten nasipleneceklerine inanmayı akla ve İslam'a ters düşmek olarak görürüz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!