Şermin TERZİ
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2010 00:00
Bazen kimliklere vurulan etiketler o kadar yapışkanlıdır ki, ne kadar didinseniz de, üstünüzde izleriyle gezmekten kurtulamazsınız. İstanbul cemiyet hayatının iki ismi Elif Dürüst ve Şirin Yalçın da işte o yapışkan etiketten mustarip iki kız kardeş. Altı yıl önce Aralık Derneği adı verdikleri bir eğitim ve yardım kuruluşu kurdular. Şimdiye kadar 2 bin kişiye eğitim verdiler, Doğu ve Güneydoğu’da yardım götürmek için adım atmadıkları bir karış toprak kalmadı neredeyse. Ama başkalarının zihnindeki ‘sosyete’ etiketi hep öyle kuvvetliydi ki, onların hayatla ilgili bir derdi olduklarını hep ıskaladılar. Üstelik o dert, sadece başkalarına yardım etmekten ibaretti...
“Yardım yapmak, önce kişisel bir tatmin ihtiyacından başlıyor olabilir ama yardım yaparken, kurduğunuz ilişkilerle öyle zenginleşiyorsunuz ki, aslında kendinize de yardım ettiğinizi fark ediyorsunuz. Yardımın en önemli tarafı da paylaşmanın tadına varıp, kıymetini anlamak.” İşte, bu kadar net anlatıyor Elif Dürüst niçin Aralık Derneği’ni kurduklarını. Koşturma içinde, insanların hayatında küçük bir aralık açmak sadece.
Aslında bir dernek kurma fikri başlarda her iki kız kardeşin de aklında yoktu. Elif Dürüst’ün, kendi devam ettiği felsefe ve psikanaliz gibi seminerlerden çok kişinin faydalandığı görünce etkilenmesi, kız kardeşi Şirin Yalçın’ın hem gönüllü İngilizce öğretmenliği hem de otistik ve spastik çocuklara etüt ablalığı yapması, daha fazla kişiye nasıl yardım ederiz sorusunu kendilerine sormalarına neden oldu.
Önce, sadece çevrelerinden topladıkları bağışlarla bir anaokulu yaptırdılar. Ama bu yardımların sistematik olmasının daha faydalı olacağına düşününce, dernekleşme kararı aldılar. Projelerin sürekli olması ve ihtiyaçlarla tam yüzleşmek için, yardım edilecek yerlere bizzat gitmeleri gerektiği, derneğin en olmazsa olmaz kuralı oldu.
KELEBEK ETKİSİ
Zamanla yaptıkları en küçük bir yardımın bile, kelebek etkisiyle çok daha büyük geri dönüşümü olduğunu anlayınca projelerini daha da büyütmeye karar verdiler. Elif Dürüst’ün yardım önceliği, genç kızlar ve kadınlar. Toplum hayatına kadın eli değmemişliğinin, kadınların eğitimsizliğiyle yakın ilgisi olduğunu düşünüyor ve “Açlıktan sonra, ilk halledilmesi gereken şey eğitim” diyor. Şirin Yalçın’ın önceliğiyse çocuklar ve genç kızlar. Sosyal sorumluluk projeleri ve yardımlaşma duygusunun verdiği tatminle, geceleri daha mutlu uyuduğunu ve hayat karşısındaki duruşunun pekiştiğini söylüyor.
Peki hep, Batılı kadınlar mı Doğu’ya bir şeyler öğretecek? Doğulu kadının, kadın olmakla ilgili öğreteceği şeyler yok mu? Elif Dürüst, samimi bir itirafta bulunuyor: “Batı’da kadınlar hem anne hem iş kadını hem eş hem sosyal kadın. Bu kadını özgürleştirdiği gibi, üstlendiği rollerin artmasına da yol açıyor ve yorucu olabiliyor. Doğulu kadın geleneklerle ilişkisini koparmadığı için, bize başka türlü bir kadınlık dersi de verebilir. Bizim perspektifimiz doğulu kadınları kurtarmak, bir yardım eli uzatmak değil, onlardan da bir şeyler öğrenmek aynı zamanda.” Aralık Derneği, topladığı fonları daha doğru kullanabilmek için, eğitim alanında büyük hizmetler veren Özyeğin Vakfı’ndan kendilerine mentorluk yapmasını istedi ve Edwina Özyeğin’i Aralık Derneği bünyesine kattı.
Dernek, Türkiye’nin her yerinden yardım gönüllülerine, Aralık Derneği’ne katılmaları için çağrı yapıyor.
DERSLER 10’AR KİŞİLİK SINIFLARDA
Aralık Derneği’ndeki atölye çalışmalarından elde edilen gelirler, derneğin yardımlarını finanse ediyor. Haftada iki, ayda toplam sekiz saat verilen derslerin bedeli 250 lira. Öğrencilere yüzde 50 indirim yapılıyor, toplam öğrenci sayısının üçte birineyse burs veriliyor. Kurslar, Ekim’de başlayıp Mayıs’a kadar devam ediyor ve 10 kişilik sınıflardan oluşuyor. Dernek yöneticileri bu derslere bugüne kadar öğrenciler ve akademisyenlerin katıldığını, çok daha geniş yelpazede insanlara hizmet etmek istediklerini söylüyor. Katılım ne kadar çok olursa, yardım götürülecek yerler de aynı oranda çoğalıyor. Derneğin internet sitesi www.aralik.net
ARALIK DERNEĞİ ALTI YILDA NELER YAPTI
* İlk yıl edebiyat, felsefe, psikanaliz, sanat tarihi, müzik, fotoğraf ve siyaset gibi konularda uzmanlarından eğitim verdiler. Bir yılda haftada 100 kişinin geldiği bir merkez oldu ve şu ana kadar 2 bin kişi bu eğitim atölyelerinden ders aldı.
* İlk yılın sonunda, bu eğitimlerden elde edilen gelirlerle, “Artık sahaya çıkalım” dediler ve ilk iş, İstanbul’un çeşitli semtlerinde yaşayan ve hayatlarında hiç tiyatroya gitmeyen 10 bin çocuğu tiyatroya götürdüler.
* Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nda kalan çocuklara sosyal gelişmelerinde fayda sağlamak için müzik dersleri verip, psikolojik destek sağlanmasına yardımcı oldular.
* İstanbul’da ihtiyacı olan okullara, müzik enstrümanları bağışladılar.
* Genç Yetenekleri Keşfedelim projesiyle Diyarbakır’dan başlamak üzere, Türkiye’nin farklı illerindeki kültür sanat alanında yetenekli gençleri tespit ettiler. Bu gençlere sergi yapma imkanı sağladılar ve yapılan satışlardan elde edilen gelirle bu yeteneklere atölye, malzeme ve maddi imkan sağladılar.
* Van Tatvan’da 8 bin kişinin yararlandığı bir toplum merkezi yaptılar.
* Hüsnü Özyeğin Vakfı tarafından Ağrı İli Doğu Beyazıt Somkaya köyünde yaptırılan İlköğretim Okulu’ndaki öğretmenlerin, hava şartlarından dolayı okula gelemediklerini görünce, ‘Evine Hoşgeldin Öğretmenim’ projesiyle okulun hemen yanına öğretmen lojmanı yaptılar. Bu lojmanları takiben Iğdır, Urfa, Mardin ve Bitlis’te sekiz köyde daha öğretmen lojmanlarını tamamladılar.
* 17 kız öğrenci yurdunda, 14-18 yaş grubu 2280 kız öğrenciye sağlık özbakım, verimli çalışma ve sınav kaygısıyla başetme, etkili iletişim ve sorun çözme konularında seminerler verdiler. Vakfın, önümüzdeki iki yıl en büyük projesi artık kendi yurtlarını yapmak.