Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanlığı'nın açacağı bilgisayar ihalesi dünya bilgisayar devlerinin gözlerini Türkiye'ye dikmesine neden oldu. Geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye gelen Microsoft şirketinin Bill Gates'den sonraki adamı Steve Ballmer, bu projeyle ilgilendiklerini açıkça belirtmişti. Birkaç hafta önce de Ankara'da Apple şirketi bir konferans düzenledi. Bilgisayarlaşma projesi 10 milyar dolarlık. Bunun 2.2 milyar dolarını Dünya Bankası sağlıyor. 2001 yılına kadar her ilçede en az iki okul bilgisayarlı eğitime geçecek. Ama eğitimin bilgisayarlaşması okulların bilgisayar makinalarıyla donatılması anlamına gelmiyor. Eğitimin içeriği, uygulanacak müfredat ve eğitimi verecek nitelikte öğretmen de önemli...
Türkiye gibi yoğun genç nüfusa sahip bir ülke bilgisayarlı eğitime geçme kararı alınca, doğal olarak bilgisayar sektörü için büyük bir piyasa haline geldi. Üstelik, Türkiye'de sık sık rastlananın aksine, bu büyük projenin parasal kaynakları da var. 10 milyar dolarlık projenin yüzde yetmişi 4306 sayılı kanun (sekiz yıllık kesintisiz eğitim yasası) çerçevesinde üç yıl içinde iç kaynaklardan sağlanacak. Bundan da garantilisi, Dünya Bankası bu bilgisayar projesi için 2-2.2 milyar dolarlık bir kaynak sağlıyor. Öyle ki Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Bener Cordan ‘‘Artık özrümüz kalmadı’’ diyor.
Bu durumda dünyanın büyük bilgisayar şirketlerinin gözlerini Türkiye'ye dikmesi doğal. Bir süre önce Microsoft'un Başkan Yardımcısı Steve Ballmer Türkiye'yi ziyaret ettiğinde, bu ihaleyle yakından ilgilendiklerini saklamıyordu.
Birkaç hafta önce de bilgisayar dünyasının diğer devi Apple şirketinin Türkiye distribütörü Bilkom, Ankara'da bakanlık yetkililerinin de katıldığı bir konferans düzenledi.
BAKANLIĞIN PROJESİ
Milli Eğitim Bakanlığı, 2010 yılına kadar ‘‘eğitim çağdaşlaştırılması’’ amacıyla bir proje uyguluyor. Bunun birinci aşaması ilköğretimde altyapı sorunlarının aşılması, yani bina, öğretmen, araç-gereç gibi sorunların çözümlenmesi. İkinci aşama ise ‘‘bilgisayarlaşma.’’ 2001 yılına kadar sürecek olan bu aşamada, her ilçede en az iki okulda bilgisayarlı eğitime geçilmiş olacak. Ama bilgisayarlaşmadan ne kastediliyor? Bu konuda bir açıklık henüz yok. Ancak bakanlığın haziran ayına kadar bilgisayarlaşma için ihale şartnamesini hazırlayıp açıklaması bekleniyor.
Kimilerine göre ilköğretim okulları bir bilgisayar ağıyla birbirine bağlanmalı; kimilerine göre hazır bir bilgi ağı olan İnternet'ten yararlanılmalı. Ancak İnternet'in eğitimciler için korkutucu bir yanı var. Hiçbir kontrolun olmadığı sınırsız bir kaynak olduğu için çocukların okullarda bununla başbaşa bırakılması kimsenin hoşuna gitmiyor. Bütün okulları bağlayacak ‘‘milli bir ağ’’ kurmak ise çok zor. Çünkü bunun için büyük bir bilgi birikimi gerekiyor.
Eğitimde bilgisayarlaşma sadece okullara birer ‘‘makina’’ konulması anlamına gelmiyor. Eğitimin içeriği, bu bilgisayarlar aracılığıyla verilecek olan bilgi ve bilgisayara uygun müfredat çok önemli. Müfredatı hazırlamak da yetmiyor, bilgisayarla eğitim verecek öğretmen kadrosunu da yetiştirmek gerekiyor.
Apple-Bilkom'un Ankara'da düzenlediği konferansta İskoçya Eğitim Teknolojisi Başkanı Nigel Paine, İskoçya'nın eğitimin bilgisayarlaşması alanında yaşadığı deneyimi aktarırken, müfredatın içeriği konusuna da değindi. Paine, bilgisayarlaşma bilgide de dünyaya açılma anlamına geldiğinden, ülkesinde başlangıçta milli değerlerin çocuklara istenildiği gibi verilemeyeceğinden korkulduğunu belirtti. Ancak Paine'e göre bilgisayar aracılığıyla gelecek bu tür bir ‘‘kültür emperyalizmi’’ korkusu yersiz; çünkü hem çağımızda bilginin küreselleştiğini kabul etmek gerekiyor, hem de her ülke kendi yerel değerlerini bu tür projeler sayesinde küresel bilgi hazinesine katabiliyor.
Türk ve yabancı yazılım şirketleri Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatla ilgili kararlarını bekliyor. Müfredat şekillendikten sonra yazılım konusunda büyük bir rekabet yaşanacağı tahmin ediliyor.
ÖĞRETMEN YOK
Birkaç hafta önce Apple-Bilkom işbirliğinde Ankara'da düzenlenen ‘‘Eğitimde Geleceğe Yatırım’’ başlıklı konferansta bilgisayar destekli eğitimin dünyadaki modelleri ve deneyimleri anlatıldı.
Ayrıca Türkiye'de bilgisayarlaşma projesinin önündeki engellerden de söz edildi. Her yıl sadece İstanbul'da 80-100 bin yeni öğrencinin ilköğretime başladığı ülkemizde, bu iş çok da kolay değil. Üstelik reformun uygulayıcısı Milli Eğitim Bakanlığı henüz İnternet'e bağlantısı yok. Kaldı ki Türkiye de İnternet konusunda çok geri bir ülke. Birçok okulda tebeşir bakanlık tarafından karşılanmadığı için öğrencilerden 'tebeşir parası' toplanan bir ülke.
Bilgisayarlaşma projesinin bir başka engeli de yetişmiş öğretmen olmaması. Bu konuda yeni yeni adımlar atılıyor. ODTÜ Eğitim Fakültesi öğretim görevlisi ve Öğretmen Yetiştirme Milli Komitesi kurucularından Barboros Günçer'in verdiği bilgiye göre YÖK bu alanda özel bir program ('Hizmet Öncesi Eğitmen Hazırlanması) uyguluyor. Türkiye'deki 52 eğitim fakültesinin 16'sında gelecek öğretim yılında ‘‘Bilgisayar teknolojilerinin eğitime uygulanması’’ konusunda yeni dersler konulacak. Eğitim reformu konusunda Ankara'da düzenlenen panelde Eğitim Gönüllüleri Vakfı'ndan İbrahim Betil'in yaptığı gerçekçi uyarıyı da unutmamak gerek: Türkiye'nin genel bütçeden eğitime ayırdığı rakam ile İsrail'in ayırdığı rakamı karşılaştıran Betil, ülkemizde tüm toplum olarak başlattığımız eğitim seferberliğinin bütçedeki payı sadece yüzde 8'den yüzde 8.4'e yükseltebildiğini hatırlatıyor.
Apple'ın 8'inci okulu İzmir'de
Apple bilgisayarlı eğitim konusunda deneyimleri olan bir şirket. Ankara'da düzenlenen ‘‘Eğitimde Geleceğe Yatırım’’ konferansında bu deneyimi ABD ve İskoçya'dan gelen uzmanlar aktardı.
APPLET:
Kanada Saskatchewan Üniversitesi öğretim üyesi ve Apple Bilim Kurulu üyesi Byron Henderson'ın verdiği bilgiye göre, ‘‘applet’’ şirketin okullar için geliştirdiği bir ürün. Applet adı verilen sayfaların her biri ayrı bir ders ünitesini içeriyor. Bunlar okullarda istenildiği gibi kullanılıyor. Üstelik kullanıcılar ya da isteyen herkes kendisi de ihtiyaca göre yeni ‘‘applet’’lar yazabiliyor. Bu yüzden sisteme ‘‘Yazılımda Üret Paylaş Modeli’’ deniliyor. Bu ‘‘applet’’lara İnternet üzerinden ulaşılabiliyor (http://trp.research.apple.com/EdEconomy/).
ACOT:
Chicago Adlai Stevenson Okulu Öğretmen Eğitimi Programı Yöneticisi Charlene Chausis ise, ‘‘Apple Okullarını’’ anlattı. Bu okullara ACOT (Apple Classes of Tomorrow; Apple Geleceğin Sınıfları) adı veriliyor. Bu proje, Amerika'da teknolojinin eğitime katkısının heyacanla tartışıldığı günlerde 1986'da başlamış. Apple öğretmen ve öğrencilerin bilgisayar kullanımının öğrenme ve öğretme süreçlerini nasıl etkilediğini, bilimsel araştırmalarla ortaya koymak için bu çalışmayı başlatmıştı. Elde edilen sonuçlara göre her okul için ayrı bir sistem kuruldu. Bugün üçü ABD'de olmak üzere toplam sekiz ACOT okulu var. Daha da önemlisi bu okulların biri Türkiye'de: Özel İzmir Lisesi.
Bilgisayar artık tebeşir gibi
Milli Eğitim Bakanlığı bir devrim yapıyor. Bilgisayarı ‘‘demirbaş malzeme’’ olmaktan çıkıp, ‘‘sarf malzemesi’’ haline getiren bir karar almak üzere. Basit görünen bu adım, aslında uygulanırsa bakanlığın çok büyük bir değişimin arifesinde olduğunun habercisi. Çünkü devlet kurumlarındaki ‘‘demirbaşlar’’ asla yıpranmaması, zarar görmemesi gereken hazineler. Halbuki sarf malzemesi, harcanabilen, sarfedilebilen malzeme. Bilgisayar demirbaş kabul edildiği sürece öğrenciler tarafından kullanılması mümkün değil. Çünkü öğretmen kendi üzerine zimmetli olan bu demirbaşı korumak için 'amman evladım dokunma, kırılır filan' diyerek bilgisayarları müze eşyası gibi korumak zorunda. Ama ‘‘sarf malzemesi’’ haline gelirse, tebeşir gibi eğitimde rahatça kullanılabilecek.
Türkiye'de bilgisayar okullar için o kadar yeni bir ürün ki, Bafra Lisesi'ne birkaç yıl önce bir bilgisayar bağışlanınca öğretmen ve öğrenciler onun başında toplandı.