Eğitimde çarpıklık

Güncelleme Tarihi:

Eğitimde çarpıklık
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 03, 2004 09:47

Sevgili Serdar, genç meslekdaşlarımdan sayılırsın. Orta yaşı sürmene rağmen aldığın sorumluluklar ve koltuğunda taşıdığın bir çok karpuzun ağırlığına rağmen okul ve eğitim konusunda çıktığın Doğu Anadolu seferlerin ve Ankara çıkartmalarının önü ardı kesilmiyor. Bu nedenle de köşendeki yazılarım aksıyor. Senden değil benden kaynaklanıyor. (Sezai Bayar yazıyor.)

Haberin Devamı

Kopukluklar, bende tenbelliğin dışa vurumu olarak kendini gösteriyor.

Gerçi sen okulların sağlamlığı, ilköğretim öğrencilerinin eğitime yönlendirilmesi için çaba sarfederken, ben de okuma şansı elde etmiş, yeni iletişimci kadrolarına bir şeyler öğretmeye çalışıyorum ama senin, daha doğrusu Hürriyet’in öncülüğü daha önemli. Önce adam gibi okul olacak ki öğrenciler eğitilebilsin. Üstelik iyi eğitilsin.

Ne var ki üç aylık gözlemim hiç de iç acıcı değil. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi son sınıf öğrencileri bir ay sonra gazeteci adayları olarak bu mesleğe ilk adımı atmak üzere hazırlar ama iş alanı yok ki.

Hemen hepsi karamsar.

Hemen hepsi geleceklerini göremiyorlar.

Çoğunluğa yakın öğrenciler umutsuzlar.

Son sınıfta verdiğim ders için “Keşke birinci ve ikinci sınırfta bu dersi alsaydık” diyorlar.

Haberin Devamı

İlk yıllarda gazetecilikle ilgili temel bilgilerin, uygulamalarda karşılarına çıkabilecek sorunların hiç birinin gösterilmediğini, anlatılmadığını, ezbere dayanan bazı derslerin kendilerine hiç bir zaman gerekmeyeceğini söylüyorlar.

Belki çok haklı değiller. Genel kültürlerinin zenginleşmesi için bugün gereksiz gibi görünen bilgilerin yarın işlerine yarayacağının farkında olmayabilirler.

Ama gazetecilikte temel bilgiler, teoriden çok uygulamalara dayanan örneklerin eksikliği konusunda haklılar.

YÖK’ün siyasete bulaşması sonucu, eğitim ve müfredatı ne yazık ki gözardı edilmiş yıllar yılı. Planlamalar yanlışlarla dolu. İhtiyaçtan fazla insan mezun oluyor.

Okumuş işsizler ordusuna her yıl binlercesi katılıyor.

İşte bu tablo beni kahrediyor. Genç insanların umutsuzluğu, nasıl adım atacaklarını bilmemeleri, ayıdınlık bir gelecek yerine karanlığın içinde çaresiz kalışları beni çok yaralıyor.

Hem de derinden.

Demem şu: Sen sağlam ve çağdaş eğitim binaları yapımı için çırpınırken, o okulların içinde okuyacak öğrencilerin, üniversiteye girmek için çırpınacak o gençlerin, üniversiteye girmiş olsalar ve de mezun olsalar dahi işlerinin bitmeyeceği açık ve net ortada.

Bu onların günahı ve hatası değil. Eğitimin kalitesi, öğretim üyelerinin iyi yetişmiş olması, verilecek bilgilerin uygulamaya yönelik olması yanında, mezun olanlara yeni iş alanlarının açılması daha önemli.

Haberin Devamı

Yani, istihdam alanı yoksa mezunlar ne yapsın?

Ya yeni istihdam alanı açılmalı, ki buralarda çalışma şansı elde etsinler.

Ya bu okullara az sayıda öğrenci alınıp denge kurulmalı.

Her yıl 500 veterinere ihtiyaç varsa ve eğer 4 bin veteriner mezun oluyorsa, ya ülkedeki hayvan sayısını arttıracaksınız, ya da veteriner fakültelerine makul sayıda yeni öğrenci alacaksınız.

Aksi halde bir hayvana 4-5 veteriner düşer ki, bu tablo hayvanlar açısından sevindirici olabilir ama ya insanlar…

Sevgiler,

Sezai

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!