Nuran ÇAKMAKÇI
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2002 17:31
Borusan Otomotiv Zehra Nurhan Kocabıyık İlköğretim Okulu, Avcılar'da modern bir binaya sahip.
ISO 9002 Kalite Belgesi alan okulun diğer en önemli özelliği de bahçesindeki hayvanlar.
38 tavşan, 12 ördek, sekiz tavuk, üç horoz, üç kaz, iki köpek, bir kaplumbağa bahçedeki kulübelerinde yaşamlarını sürdürüyorlar.
Ancak, geçtiğimiz aylarda öğretmenleri de şaşırtan bir ziyaret yaşanıyor.
Bahçedeki köpeğin havlamasından, kazların seslerinden rahatsız olan çevre sakinleri ve bazı veliler şikayette bulunuyor.
* * *
Sağlık Müdürlüğü'nden bir ekip, Milli Eğitim Müdürlüğü'nden ise müfettişler okula teftişe geliyor.
Sağlık Müdürlüğü ekibi hayvanların çocukların sağlığını tehdit edip etmediğini, Milli Eğitim müfettişleri ise hayvanlarla ilgili herhangi bir ticari faaliyette bulunulup bulunulmadığına bakıyor.
Sonuç: Hayvanlar çocukların sağlığını tehdit etmiyor ve ticaret yapılmıyor.
* * *
Okulun eski müdürü Emin Özdemir, müdür yardımcısı İlhan Çalışkan ve öğretmenler Mehmetşah Yıldız başta olmak üzere Beyhan Sever ve Şennur Dursun'un hayvanların beslenmesi ve yetiştirilmesi ile ilgili çalışmaları ilgili kurumlarca da onay buluyor.
Ama öğretmenler bütün bu denetimlerden büyük üzüntü yaşamışlar.
‘‘Velilerin okula her türlü katkıda bulunan hayvanlarla ilgili şikayette bulunmalarını hazmedemiyorum‘‘ diyen öğretmen Mehmetşah Yıldız, gelen her veliye hayvanların aşılarının yapıldığını ve sağlık durumlarını belirtir belgeyi gösterdiklerini söylüyor.
Yıldız, ‘‘Okul fobisi bizde yok. Çünkü, okula yeni adım atan miniklere tavşan yavrularını gösterip, ellerine verdiğimizde gözyaşları duruyor‘‘ diyor.
* * *
Diğer öğretmenler de Yıldız'la aynı fikirde.
Hayvanlar, sadece minikleri değil, okulun nispeten büyük ama yaramaz çocuklarını da ıslah ediyor.
Örneğin, okulun iki afacanı Rehberlik Servisi'nin önerisi ile hayvanları beslemek için görevlendiriliyor.
Okul içinde hareketlilikleri ve yaramazlıkları ile ün salmış bu iki çocuk bir ay içinde büyük değişime uğruyor.
Önceleri hayvanları kovalayan iki yaramaz, daha sonra onlara yem atmaya başlıyor.
Sorumluluk alan bu öğrenciler, daha duygusal, daha sakin hareket eder oluyor.
Dahası başarı grafikleri de yükseliyor.
Sonuçta hayvanlarla iletişim sayesinde iki çocuk kazanılıyor.
* * *
Öğretmen Yıldız, hayvanların yemlerini kendisinin ve öğrencilerinin sağladığını, okulun da zaman zaman katkıda bulunduğunu söylüyor.
Her sınıfta haftada bir gün ‘hayvanları besleme günü’ düzenliyor.
Okulda çıkan
yemek artıkları da hayvanların beslenmesinde kullanılıyor.
Ne okula maddi bir külfet getiriyor, ne de kimseye zarar veriyor. Çocuklar da okuldaki zamanlarını öğrenerek ve doğayla haşır neşir olmanın mutluluğunu duyumsayarak geçiriyor. Yaşayarak bir canlının büyümesine tanıklık ediyor.
Besleyerek yardımlaşmayı, sorumluluğu kazanıyor.
Dokunarak sevecenliği, doğayı keşfediyor.
* * *
Bütün okulların böylesine bir eğitim vermesi gerekirken, bir kenarda bir devlet okulu kıt kanaat koşullarıyla işte böyle bir cennet yaratmış.
Öyleyse rahat bırakın.
Bununla da kalmayıp destek verin.
Sistemi örnek alarak yaygınlaştırın.
Bunları yapamıyorsanız bile...
Gölge etmeyin.