Eğitim-Sen’den Başbakan’a Anneler Günü mektubu
Güncelleme Tarihi:
ANKA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2007 11:04
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Anneler Günü nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’ya gönderdiği mektupta, kadınların parlamentoda temsilinin içler acısı olduğunu belirtti.
Dinçer, Erdoğan ve Çubukçu’ya gönderdiği mektupta, TCK ve Medeni Kanun’daki değişiklikler, Aile Mahkemelerinin kurulması ve şiddete karşı Başbakanlık Genelgesi’nin yayınlanmasının önemli olduğu ancak uygulamada gereğinin yerine getirilmediğini vurguladı.
Dinçer, ayrıca, “Yoksulluk, eşitsizlik, cins ayrımcılığı ve şiddet bu denli yaygınken anneleri anneler günü ile avutmak mümkün değildir” dedi.
KADINLARIN AKLI KISA DENİR
Türkiye’de bir yandan annelerin baş tacı olduğu söylenirken, diğer taraftan kadınların akıllarının kısa olduğunun da vurgulandığını anlatan Dinçer, Türkiye’nin kadınlara seçme ve seçilme hakkının en erken verildiği ülkelerden birisi olmasına rağmen kadınların parlamentodaki temsilinin içler acısı olduğunu da kaydetti.
Çalışan kadınların büyük bölümünün ücretsiz aile işçisi konumunda olduğunu ifade eden Dinçer, kadınların yüzde 20’ye yakınının halen okur-yazar olmadığına da işaret etti.
Çalışan annelerin süt iznini kullanamadığına dikkat çeken Dinçer, toplumsal düzeydeki şiddet ve baskıların mağdurlarını da yine kadınların oluşturduğunu belirtti.
Siyasilerin sorunları barış içinde çözememelerinin bedelini 20 yılı aşkın süredir çatışmalarda yaşamını yitiren gençlerin ve annelerinin ödediğini de vurgulayan Dinçer, “Annelere verilecek en anlamlı armağan artık çocuklarını yitirme kaygısı yaşamayacakları bir barış ortamıdır” dedi.
Dinçer, mektubunda, ILO’nun “Annelerin Korunmasına” ilişkin 183 sayılı sözleşmesinin onaylanmasını ve uygulanmasını da istedi.
Dinçer, ayrıca, “Yoksulluk, eşitsizlik, cins ayrımcılığı ve şiddet bu denli yaygınken anneleri anneler günü ile avutmak mümkün değildir” dedi.
KADINLARIN AKLI KISA DENİR
Türkiye’de bir yandan annelerin baş tacı olduğu söylenirken, diğer taraftan kadınların akıllarının kısa olduğunun da vurgulandığını anlatan Dinçer, Türkiye’nin kadınlara seçme ve seçilme hakkının en erken verildiği ülkelerden birisi olmasına rağmen kadınların parlamentodaki temsilinin içler acısı olduğunu da kaydetti.
Çalışan kadınların büyük bölümünün ücretsiz aile işçisi konumunda olduğunu ifade eden Dinçer, kadınların yüzde 20’ye yakınının halen okur-yazar olmadığına da işaret etti.
Çalışan annelerin süt iznini kullanamadığına dikkat çeken Dinçer, toplumsal düzeydeki şiddet ve baskıların mağdurlarını da yine kadınların oluşturduğunu belirtti.
Siyasilerin sorunları barış içinde çözememelerinin bedelini 20 yılı aşkın süredir çatışmalarda yaşamını yitiren gençlerin ve annelerinin ödediğini de vurgulayan Dinçer, “Annelere verilecek en anlamlı armağan artık çocuklarını yitirme kaygısı yaşamayacakları bir barış ortamıdır” dedi.
Dinçer, mektubunda, ILO’nun “Annelerin Korunmasına” ilişkin 183 sayılı sözleşmesinin onaylanmasını ve uygulanmasını da istedi.