Güncelleme Tarihi:
SOSYAL MEDYA SİLAH OLDU
Başbakan Tayyip Erdoğan: Bugün hâlâ milli egemenliğin, halkın iktidarda olmasını, TBMM’nin bütün makam ve mevkilerin üzerinde olmasını kabul edemeyenler olduğunu biliyor, bunun yansımalarını da maalesef hâlâ bugün bile yaşıyoruz. Meclis’e ve milli iradeye kast etmek artık sadece silahlı darbe girişimleriyle olmuyor. Modern dünyada silahların yerini başka araçlar alabiliyor ve bu araçlar Meclis ve milli irade hazımsızları tarafından Meclis’e karşı bir saldırı hareketi olarak kullanılabiliyor. Daha birkaç hafta öncesine kadar bunu tecrübe ettik. Sosyal medyanın kötü niyetlilerin elinde milli iradeye saldırı aracı olabileceğini gördük. İllegal yoldan elde edilmiş ses kayıtlarının, ses montajlarının, başkalarının mahremiyetini gözetlemek suretiyle oluşturulmuş şantaj görüntülerinin TBMM’yi nasıl hedef aldığını gördük. Ne acıdır ki siyasi partilerin Türkiye dışından odaklarla işbirliği ve ittifak yaptıklarını, TBMM’ye tarihleri boyunca defalarca yaptıkları gibi bir kez daha kast etttiklerine şahit olduk. 23 Nisan 1920 öncesinde ve sonrasında yaşanmayanlar son birkaç ay içerisinde yaşandı. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, bakanları hedef alındı. Halkımız bir kez daha tercihini milli iradeden, demokrasiden ve TBMM’den yana koydu.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ MESELESİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Cumhuriyeti kuran devrimci kadroların ulusal egemenlik kavramıyla neyi ifade ettiklerini iyi anlamak gerekiyor. Günümüzde bu kavramı çarpıtarak bir dikta rejimi kurmaya kalkışanların, Atatürk’ün 7 Şubat 1923’te Balıkesir’de yaptığı konuşmayı iyi öğrenmeleri gerekir. Ulusal egemenlik çoğulcu bir rejim, temsilde adalet ve hukukun üstünlüğü meselesidir. Çoğunluğun güçlü, güçlünün de haklı olduğu, yurttaşların baskı, korku, yasaklar, kin, yoksulluk ve isitikrarsızlık tehditleriyle yönlendirildikleri bir sistem çoğulcu değildir. ‘Sandıktan çıktım ne istersem yaparım’ anlayışı, ulusal egemenlik kavramıyla bağdaşmaz. Egemenlik en son ferdine kadar bütün ulusundur. Demokrasi, iktidarların halka her gün hesap verdikleri rejimin adıdır. Kayıtsız, şartsız millete ait olan egemenlik, milletin iradesini gasp etmek ve toplumun belirli unsurlarını dışlamak için bir silah gibi kullanılamaz. Yolsuzluk soruşturmalarına hukuku dinamitleyerek cevap verenler, sadece Anayasa’yı değil ulusal egemenliği de çiğnemişlerdir. Kuvvetler ayrılığını ayak bağı olarak görenler halkın iradesine saygı duyduklarını nasıl iddia edebilirler. Bu bayram günündeki burukluğumuzun sebebi de işte bunlardır.
DEMOKRASİ YOLUNA DAVET
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Bilmeyenlere hatırlatırım ki, üstlendiğimiz vazifeyi yerine getirmek için ihtiyacımız olan cesaret ve ilham tarihimizin şanlı sayfalarında fazlasıyla yazılıdır. İlk Meclis Türkiye Cumhuriyeti’nin harcını karmış, temellerini kazmış, duvarlarını örmüştür. Azımsanmayacak farklılıklar bulunmasına rağmen, aralarından vatan ve millet konularında hiçbir farklı ve aykırı ses çıkmamıştır. Birinci Meclis bu sayede yıllarca süren savaşlarla, bitmeyen kayıplarla, kesilmeyen baskı ve dayatmalarla içten içe çürüyen, eriyen ve çözülen imparatorluğumuzdan ulus-devlet çıkarmayı başarmıştır. Biz ilk Meclis’e bakınca etnik koalisyonu, 36’nın 1’de buluşmasını değil, Türk milletini görüyoruz, onun yüksek haslet ve emanetlerini fark ediyoruz. Biz ilk Meclis’e bakınca mecburen bir araya gelmiş, yerel aidiyetleri kolektif ruha dökme gayesine yabancı kalmış yapay bir kalabalık değil, Türk milletinin bekası için peşinen kefene sarılan gerçek istiklal kahramanlarını görüyoruz. Demokrasi dışında, milli egemenlik haricinde başka yol ve mecra arayanları Meclis’in anlam ve mesajları üzerine kararlıca tefekkür etmeye davet ediyorum.
23 NİSAN’DA YOKLAR
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan: Düşünün ki, bir yanda renkli 23 Nisan kutlamaları, rengarenk elbiseli çocuklar, diğer yanda her türlü baskıya, şiddete, maruz kalan, sömürülen çocuklar. Böylesi bir ortamda hangi kutlamadan söz edilebilir? Onların adı bu 23 Nisan’da yok. Cenazesi babasının sırtında bir torbayla taşınan Muharrem bebeğin, annesinin eteğinde parçalanmış cesedi adliyeye götürülen Ceylan Önkol’un, bedenine 13 kurşun saplanan Uğur Kaymaz’ın, gaz fişeğiyle vurularak 269 gün hayat mücadelesi verdikten sonra bizlere veda eden sevgili Berkin Elvan’ın da adı 23 Nisan’da yok.