Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2003 01:58
Kariyerinde 30 yılı geride bıraktığı hálde popülaritesinden hiçbir şey kaybetmeyen Blondie, uzun zamandır beklenen yeni albümü ‘‘The Curse of Blondie / Blondie'nin Laneti’’nin tanıtım turnesi çerçevesinde, 6 Aralık Cumartesi günü, Bostancı Gösteri Merkezi'nde bir konser verecek.
Dünya çapında 40 milyonluk albüm satışı bulunan, vokalde eski Playboy kızı Deborah Harry, gitarda Chris Stein, klavyede Jimmy Destri ve davulda Clem Burke'den oluşan Blondie'nin 14 yeni parçadan oluşan albümü bu ay piyasaya çıkıyor. 55 milyon liralık konser biletleri ise www.biletix.com'dan elde edilebilir.
‘‘Curse of Blondie’’ (Blondie'nin Laneti) ismi nereden aklınıza geldi?
DEBBIE HARRY: Blondie'nin laneti bizim için değişmez bir nakarat gibidir. Ne zaman beklenmedik bir terslik olsa; ‘‘İşte yine Blondie'nin laneti tuttu’’ deriz. Esasta albümün adı Phasm olacaktı. Aklımızda birkaç isim daha vardı ama sonunda ‘‘Curse of Blondie’’de karar kıldık.
CLEM: İronik bir isim olduğu muhakkak.
DEBBIE HARRY: Bana hem komik, hem melodramatik geliyor. Aaah, Blondie'nin laneti!..
Bu albümü hazırlamak neden bu kadar zaman aldı?
DEBBIE HARRY: Albümü tasarlamaya 2000'in sonlarında başlayıp, kayda 2001'de geçtik. Kasım gibi de bitirdik. Nasıl olduysa piyasaya sürülmesi ertelendi.
CHRIS: Bu albümü hazırlamak haddinden uzun bir süre aldı. Daha önce yaptığımız albümleri en fazla dört-beş ayda tamamlıyorduk. Bununki gibi iki buçuk yıllık bir süreç -tamamını stüdyoda geçirmesek de- bizim için bir ilk.
CLEM: Arada plak şirketimizi değiştirmiş olmamız bunda büyük rol oynadı. Her şeyi silbaştan toparlamak epey zaman aldı. Şu anda Sony International ile çalışıyoruz ki harika bir şirket... ‘‘Good Boys’’ adlı single'ı mesela, son altı ayda kaydettik.
Bu albümün diğer Blondie albümlerinden bir farkı var mı?
DEBBIE HARRY: Bence bu daha sofistike bir çalışma oldu. Bugüne dair bir albüm. Kaldı ki, biz daha önceden getirmiş olduğumuz üne göre albüm yapmıyoruz. Yani, bir Blondie albümü yapıyoruz fikrinden yola çıkmıyoruz. Anlık hissiyatımıza göre üretiyoruz.
CHRIS: Her zaman duyulmadık bir ses yakalamaya çalıştık. Ancak özellikle son 20 yılda her tür müzik tüketilmekle kalmadı, cover'ları, remix'leri bile yapıldı. Bugün kimsenin şimdiye kadar duymadığı bir şey yapabilmeniz neredeyse imkansız.
DEBBIE HARRY: Aradaki fark, geçtiğimiz yıllar içinde edindiğimiz tecrübe olur. Zamanla insan daha iyi şarkılar yapıyor; performansı eskisinden daha iyi oluyor.
JIMMIE: Bu albüm bizim yıllar içinde dönüştüğümüz şeyin bir uzantısı. Her an her şeyi yapabilecek, daha eklektik bir gruba dönüştük.
Pop kültür ikonu olmak nasıl bir duygu?
DEBBIE HARRY: Hmm, ne desem? Ben bunun ilk farkına vardığım dönemde biraz rölantideydim. Pek aktif bir performansım yoktu. Sonra bir anda insanların bana bakışı değişti. Anladım ki, bulunduğunuz statüde yeterince uzun süre kalabildiğiniz durumda, görünümünüz de fena değilse, işi götürüyorsunuz; bir ikona dönüşebiliyorsunuz. Bize olan buydu.
CLEM: Hamurun içinde bir nebze vakar, biraz da samimiyet kattınız mı, form falan doldururken, mesleğinizi soran bölüme ‘‘pop ikonu’’ yazabiliyorsunuz.
Blondie'nin bunca yıl bir arada kalabilmesinin sırrı nedir?
DEBBIE HARRY: Bu yola birlikte başkoyduk. Başarılı ve başarısız dönemlerimiz, inişlerimiz çıkışlarımız oldu. Bir de her birimiz motive insanlarız. Yani grup kurulmadan önce de öyleydik. Motivasyonumuz, grup sinerjisinden kaynaklanmıyor. Sanırım bunun sırrı motive bireyler olmamızın ve birlikteyken başarılı bulunmamızın bileşiminden kaynaklanıyor.
CHRIS: İnsanların bizden beklentileri var. Bu da belli bir sorumluluk getiriyor.
CLEM: Bence bütün bunlar başlamadan önce de aramızda müzikal bir bağ vardı. Birbirimizi tanımadan önce de müzikal olarak tanıştığımızı düşünüyorum ben. Pek çok ortak noktamız var.
Bu denli geniş bir gay dinleyici kitlesine sahip olmanızı neye bağlıyorsunuz?
DEBBIE HARRY: Sanırım bu, o sözünü ettiğiniz pop ikonu olma háliyle ve imajımızla ilgili bir durum. ‘‘Platinum Blond’’ adlı bir şarkımız vardı, platin sarısı saçlı
sinema yıldızlarından bahseden. O tip yıldızların benim üzerimde muazzam etkisi olmuştur. Ki, bu konuda yalnız olduğumu da düşünmüyorum. Bunda hem müthiş bir seksapele hem de masum ve kırılgan bir havaya sahip olmalarının büyük payı var bence. İnsanların içini eriten bir karışım... Bizim ortaya çıktığımız dönemde çok önemli iki konuda bir yükseliş söz konusuydu: Kadın özgürlüğü ve eşcinsel hakları... Biz bu konulara sıkı sıkıya tutunduk. Zamanlama meselesi esasında...
CLEM: Gay'ler bize her zaman arka çıkmıştır. Keza biz de onlara... Bizler marjinal insanlarız. Gay olmak da, özellikle 20 yıl önce hayli marjinal bir duruştu.
Hayranlarınızın özellikleri dünyanın farklı bölgelerine göre değişiyor mu?
DEBBIE HARRY: Günümüzde ülkelere göre müzik dinleyicilerinin arasında dramatik farklar yok. İnternet ve MTV sayesinde Dünya epey küçüldü.
CHRIS: Yıllar önce ilk kez İngiltere'ye gittiğimizde gözlerimize inanamamıştık. Pogo yapıyor, kendilerini oradan oraya atıyorlardı. İlk kez böyle bir izleyiciyle karşılaştığımız için biz de iyice havaya girmiştik.
Dünya turneniz konusunda heyecanlı mısınız?
DEBBIE HARRY: Japonya ve Avustralya'yı tekrar göreceğimiz için çok seviniyoruz.
JIMMIE: Avustralya'ya bayılıyoruz.
DEBBIE HARRY: Evet ve uzun süredir, dört yıldır falan oraya gitmedik. Japonya'ya son gidişimiz ise 1978'deydi. Birkaç kitap karıştırdım. Japon gençliği gerçekten stil sahibi... Avrupa'daki hayranlarımızı göreceğimiz için de çok heyecanlıyız.