Güncelleme Tarihi:
İstanbul'da geçtiğimiz salı günü hayatını kaybeden Prof. Dr. Agop Kotoğyan için doğduğu, 1956 yılında öğrenci olarak girdiği ve 1962'den itibaren de 42 yıl boyunca aralıksız olarak görev yaptığı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Hastanesi'nde cenaze töreni düzenlendi. Törene Kotoğyan ailesinin yanı sıra Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin başta dekanı ve başhekimi olmak üzere çalışanları ile meslektaşları, sevenleri katıldı. 79 yaşında ölen Agop Kotoğyan'ın naaşının bulunduğu masanın önündeki bir masaya da biri cübbeli olmak üzere iki fotoğrafı ve büyük bir Türk Bayrağı konuldu.
AİLE TAZİYELERİ KABUL ETTİ
Törende taziyeleri Agop Kotoğyan'ın eşi Suzan ve oğlu Garen Kotoğyan, kızı Darpin ile damadı Alen Voskeriçyan, torunları Aksel ve Ares Voskeriçyan, kız kardeşleri Oremsima Kotoğyan ile Maryam Gülgün kabul etti. Torunları tabuta sarılarak uzun süre gözyaşı döktü.
HERKESİ DUYGULANDIRAN MEKTUBU KIZ KARDEŞİ OKUDU
Aile adına oğlu Garen ile kız kardeşi Oremsima Kotoğyan birer konuşma yaptı. Garen Kotoğyan , Sağlık Bakanı Demircan başta olmak üzere törene katılan herkese teşekkür etti.
"CİĞERİM AGOP! ÇOK ÇALIŞTIN ÇOK YORULDUN"
Oremsima Kotoğyan da duygusal bir konuşma yaptı. Bütün aile olarak ağabeyine 'Ciğerim Agop' dediklerini aktaran Kotoğyan, ağabeyi Agop Kotoğyan'ın emekli olduğu 2004 yılında annesinin duygularını dile getirmek için okuduğu bir mektubu, bugünde törende okudu.
Törene katılan herkesi duygulandıran mektupta şu ifadeler yer aldı:
''Babam da okuma yazma bilmezdi. Sen hep okudun, hep çok çalıştın. Biz fukaraydık. Senin yaptığın şu çok zor yolculukta yanına yetecek kadar azık koymadık, koyamadık. Bak burada da açıklıyorum, herkes duysun. Oğlum sana yeterince yardım edemedik. Ben ve baban, hep üzüldük buna. Ama sen bizim yüzümüzü hiç kara çıkarmadın. Her zorluğun üstesinden geldin. Garip kuşun yuvasını yapan Allah uçmak istediğini anlayınca sana kanat taktı. Ciğerim Agop! Çok çalıştın çok yoruldun. Sana 'biraz istirahat et' diyeceğim ama biliyorum ki beni dinlemeyeceksin. Şimdi biraz hastayım ama sen biliyorsun ki her zaman yanındayım. Bilesin ki anacığın seninle iftihar ediyor. Baban da sana şimdi yukarıdan bakıyor ve seviniyordur. Ciğerim benim! Seni o kara gözlerinden öpüyorum.''
SAĞLIK BAKANI DEMİRCAN TÖRENDE KONUŞTU
Törende konuşan Sağlık Bakanı Ahmet Demircan ise Agop Kotoğyan'ı sağlığında şahsen tanımanın nasip olmadığını ancak son dönemde öğrendikleriyle hakkında çok şey söylenebileceğini belirtti.
Kotoğyan'ın hayatını etik değerler üzerine kurduğunu aktaran Bakan Demircan, "Bu coğrafyanın insanıydı, bu toprağın insanıydı. Bu medeniyet havzasının insanıydı. Bu duruşunu da ömrünün sonuna kadar göstermiş bir tıp büyüğümüzdü. Gerçekten büyük hizmetler vermiş bir bilim adamıydı. Böyle bir büyük insanı, insanın biyolojik ömrüyle kısa sürede anlamak, anmak bence işi biraz küçültüyor. İnsan fani bir varlıktır ancak insanın ömrü biyolojik olarak da sınırlı değildir. İnsanın gerçek ölümü unutulduğu zaman ölmüş olur. Agop Hoca ömrünü uzatmış bir insandır. Hayırla yad edilecek ve anılacaktır" ifadelerini kullandı.
MESLEKTAŞLARI AGOP HOCALARINI ANLATTI
Konuşmacılar arasında yer alan meslektaşları da uzun yıllar birlikte çalıştıkları 'Agop Hocaları'nı anlattı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alaattin Duran, Agop Kotoğyan'ın çok değerli bir insan olduğunu ve herkesin de çok sevip saygı duyduğu bir insan olduğunu ifade etti. Duran, "Böyle insanlar kolay yetişmiyor" dedi.
Hastanenin Başhekimi Doç.Dr. Zekai Kutlubay da hem öğrencisi hem asistanı hem de uzmanı olduğunu aktararak, "Agop Hoca, bütün iyi vasıflarının yanı sıra çok iyi bir insandı. Hoşgörülüydü ve iyi bir akademisyendi" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Agop Kotoğyan'ın cenazesi Başhekimlik binasından alkışlar arasında uğurlandı. Kotoğyan'ın yarın toprağa verileceği öğrenildi.
TÜM HAYATI CERRAHPAŞA'YDI... ORADA DOĞDU, KOLUNU KAYBEDİNCE ORADA YENİDEN HAYATA 'MERHABA' DEDİ, ORADA ÇALIŞTI
1939'da Cerrahpaşa İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Cerrahpaşa’daki hastanesinde doğan Agop Kotoğyan, ilkokuldan mezun olduktan sonra gümüş atölyesinde çalışırken prese kolunu kaptırdı. Cerrahpaşa Hastanesi'ne götürüldü, doktorların ‘Bu çocuk yaşamaz’ dediği Agop Kotoğyan, ameliyat olup, günlerce komada kaldı ve bir gün gözlerini açıp hayata yeniden merhaba dedi.
'BİR ZAMANLAR BENİ KURTARDI BU HASTANE, ŞİMDİ NÖBET SIRASI BENDE'
1957’de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanınca doğduğu, yeniden hayata döndüğü Cerrahpaşa Hastanesi’nde buldu kendini. Kapısından içeri girdiği ilk gün ne hissettiğini ‘Bir zamanlar beni kurtardı bu hastane, şimdi nöbet sırası bende’ sözleriyle anlattı.
Agop Kotoğyan, o dönemde Cerrahpaşa’nın futbol takımında da oynadı. 1964’te Cerrahpaşa’daki Dermatoloji Kürsüsü’nde asistan olarak göreve başladı. 1967’de uzman oldu. Kolsuz Agop, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde başasistan olarak çalışırken üniversite tarafından Ekim 1969’da Almanya’ya gönderildi. 1972’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne geri döndükten bir yıl sonra doçentlik sınavını başarıyla verdi.
Birçok ülkenin üniversitesinden teklif alan ama gitmeyen Agop Kotoğyan, üniversiteye veda ederken şöyle diyordu:
'‘32 yılını öğretim üyesi olarak geçirdiğim, 41 yıl üç ay süren üniversitedeki görevim fiilen sona ermiş bulunuyor. İnsanın hissetttiklerini anlatabilmesi oldukça güç. Ayrılık günü gelip çattığında hiç tanımadığınız bir boşluk hissine kapılıyorsunuz. İlk olarak geçmişin yoğunluğu içerisinde hiç gerçekleşmemiş olan bir şey gerçekleşiyor: Annesinin kuzusu Agop, gümüşçüde çalışan Agop, futbolcu, asistan, Almanya’da görev yapan, doçentlik sınavındaki Agop, ilk dersini veren, profesör olan Agop kafa kafaya verip ‘Şimdi ne olacak’ diyorlar. Neden sonra aynı toplantıya emekli Agop gelip de, ‘Hey geçmişin kimlikleri; utanmasanız Agop öldü diyeceksiniz. Şimdi, en büyüğünüz olarak ben, işte buradayım’ diyene kadar...’'
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR