EDWARD MILLS VE GEORGE BENTON Bu ikisi birbirleriyle çok uzaktan akrabaydılar. Henüz küçük birer bebekken öksüz kaldılar. Çocuksuz bir aile olan Brantler

Güncelleme Tarihi:

EDWARD MILLS VE GEORGE BENTON Bu ikisi birbirleriyle çok uzaktan akrabaydılar. Henüz küçük birer bebekken öksüz kaldılar. Çocuksuz bir aile olan Brantler
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 14, 2000 00:00

EDWARD MILLS VE GEORGE BENTON Bu ikisi birbirleriyle çok uzaktan akrabaydılar. Henüz küçük birer bebekken öksüz kaldılar. Çocuksuz bir aile olan Brantler onları evlat edindi. Brant ailesi kısa zamanda bebeklere ısındı. Onlara her zaman ÅŸunu söylerlerdi: Namuslu, dürüst, ciddi, çalışkan ve saygılı olun. Böyle olursanız yaÅŸamda mutlaka baÅŸarıyı yakalarsınız. Çocuklar bu sözleri, daha anlayabilecek yaÅŸa gelmeden binlerce kez duymuÅŸlardı. "Babamız" duasını söylemeyi öğrenmeden çok önce bu sözleri ezberlediler ve kendi kendilerine tekrarlamaya baÅŸladılar. Odalarının kapılarında yine bu sözler yazılıydı. Okumayı öğrendikleri ilk ÅŸey de aynı sözlerdi ve ileride Edward Mills'in yaÅŸamının deÄŸiÅŸmez düsturu olacaklardı. Ara sıra Brantler küçük bir deÄŸiÅŸiklik yapar ve Namuslu, dürüst, ciddi, çalışkan ve saygılı olun. Böyle olursanız hiç arkadaÅŸsız kalmazsınız" derlerdi. Küçük Mills çevresine mutluluk saçan bir bebekti. Åžeker isteyip de kendisine ÅŸeker verilmediÄŸi zaman, uslu uslu nedenini dinler ve ÅŸeker istemekten vazgeçerdi. Oysa küçük Benton ÅŸeker yemek istediÄŸinde kendisine ÅŸeker verilene kadar aÄŸlardı. Küçük Mills oyuncaklarına iyi bakar, onları bozup kırmaktan kaçınırdı. Küçük Benton ise oyuncaklarını çabucak kırıp parçalar sonra da zırlamaya baÅŸlardı. Benton'u susturabilmek için ona küçük Edward'ın oyuncaklarını verirlerdi. Çocuklar biraz büyüdüklerinde, Georgie'nin aileye yükü daha da ağırlaÅŸtı. Kıyafetlerine hiç dikkat etmiyor, onları kısa sürede eskitiyordu. Böyle olunca da ona sık sık yeni kıyafetler alınıyordu. Edward ise elbiselerini itina ile giydiÄŸinden kendisine yeni kıyafet alınması pek gerekmiyordu. Çocuklar çabuk büyüdüler. Eddie çevresine huzur, Georgie ise sıkıntı vermeye devam ediyordu. Eddie'nin yüzmek, patenle kaymak, pikniÄŸe ya da sirke gitmek gibi çocukça isteklerine "Bunları yapmasan daha iyi olur" ÅŸeklinde bir yanıt yeterli gelirken Georgie için hiç bir yanıt asla yeterli gelmiyordu. Aile onu ikna edebilmek için binbir oyun yapmak zorunda kalıyor, çoÄŸunlukla da baÅŸarısız oluyordu. Hiç bir çocuk Georgie kadar yüzmemiÅŸ, patenle kaymamıştır. Ä°yi kalpli Brantler, yaz akÅŸamlarında çocukların dışarıda oynamalarına saat dokuza kadar müsaade etmiÅŸlerdi. Saat dokuzda yatmak için odalarına gelirlerdi. Eddie bu kurala sıkı sıkıya uyardı. Georgie ise saat ona doÄŸru camdan dışarı süzülür, bahçede gece yarısına kadar oynamayı sürdürürdü. Georgie'yi bu huyundan vazgeçirmek pek mümkün görünmüyordu. Ama Brantler ona odasında oynaması için misketler ve beysbol topları aldılar ve bu sayede Georgie'yi gizlice dışarı çıkmaktan vazgeçirmeyi baÅŸardılar. Ä°yi kalpli Brantler tüm zamanlarını Georgie'yi adam etmek için harcıyorlardı. Ahbaplarına, gözlerinde müteÅŸekkir yaÅŸlarla Eddie'nin kendilerini hiç bir konuda asla üzmediÄŸini anlatıyorlardı sık sık. Eddie, çok düşünceli ve her bakımdan mükemmel bir evlattı.Çocuklar artık çalışabilecek yaÅŸa gelmiÅŸlerdi. Bir tüccarın yanına çırak olarak verildiler. Edward iÅŸe koÅŸarak gitti. George'a ise dil döküp fazladan harçlık vermek zorunda kaldılar. Edward iÅŸine dört elle sarılmıştı; çok çalışıyordu. Maddi açıdan ailesine artık yük olmuyordu. Hem Brantler hem de patronu ondan övgüyle söz ediyorlardı. George ise kendisinden umulanı yaptı ve iÅŸten kaçtı. Bu nedenle ailesine katkıda bulunmak şöyle dursun, Brantler onu bulup geri getirmek için fazladan harcama yapmak zorunda kaldılar. Geri getirilir getirilmez yeniden kaçarak daha fazla sıkıntı yaratıp daha fazla para harcanmasına sebep oldu. Üçüncü sefer kaçtığında yanında dükkanda n çaldığı bazı malları da götürdü. Bay Brant için yeni bir dert ve yeni bir masraf demekti bu. Ama en çok tüccarı, çocuk hakkında davacı olmaması için ikna etmeye çalışırken yoruldu. Edward ise iÅŸinde aynı ÅŸevkle çalışmaya devam ediyordu. Çok geçmeden patronuna ortak oldu. George'a gelince; o, hiç bir geliÅŸme gösteremedi. YaÅŸlı Brantlerin sevgi dolu yüreklerini neden olduÄŸu sıkıntılarla burkmaya devam ediyor, bu iki zavallı insanı, kendisini mahvolmaktan kurtarmak için yeni yeni icatlar bulmaya mecbur bırakıyordu.Edward delikanlılık yıllarında kilisede verilen Pazar derslerini sektirmeden izleyen, münazara gruplarına, yardım toplama kampanyalarına, sigara karşıtı ve din düşmanlığıyla mücadele eden derneklere ve buna benzer faaliyetlere aktif biçimde katılan bir gençti. Yaşı ilerleyince hızı yavaÅŸlamakla beraber kiliseye, içkiyle savaÅŸ cemiyetlerine ve insanoÄŸlunu yüceltmeye yönelik her türlü etkinliÄŸe destek olmayı aynen sürdürdü. Bu çabaları kimsede heyecan ya da ilgi uyandırmıyordu çünkü bunlar Edward'ın doÄŸal haliydi. Günler gelip geçti ve Brantler peÅŸ peÅŸe vefat etti. YaÅŸlı çift Edward'a hayır dualarını, George'a ise az miktardaki mallarını bırakmışlardı. George'un buna ihtiyacı vardı ama Tanrıya şükür ki Edward'ın yoktu. Mal varlığı George'a koÅŸullu olarak bırakılmıştı. Edward'ın ortağının payını satın alması ÅŸart koÅŸulmuÅŸtu. Aksi takdirde mirası Mahkum Dostları DerneÄŸi'ne bağışlaması gerekecekti. Brantler, biricik oÄŸulları Edward'a bir de mektup bırakmışlar ve ondan George'a göz kulak olmasını, kendilerinin yaptığı gibi onu kollayıp korumasını istemiÅŸlerdi. Edward bu ricayı pek seve seve olmasa da yerine getirdi. George artık Edward'ın iÅŸ ortağıydı. Ancak hiç de iyi bir iÅŸ ortağı olduÄŸu söylenemezdi. Eskiden içmeyi çok seven bir insandı; ÅŸimdi tam bir ayyaÅŸ olup çıkmıştı. Edward bir süreden beri gayet hoÅŸ, içi de kendi gibi güzel bir kıza ilgi duymaktaydı. Birbirlerini yürekten seviyorlardı. Ama George ikide bir kızın yanına gidip ayaklarına kapanmaya ve kendisiyle evlenmesi için yalvarmaya baÅŸladı. Sonunda bir gün kız Edward'ın yanına gelip aÄŸlayarak yapması gereken kutsal bir görevi olduÄŸunu, kendi bencil istek ve arzularının onu bu görevi yerine getirmekten alıkoymasına izin veremeyeceÄŸini anlattı: Zavallı George'u kurtarmak için onunla evlenmek zorundaydı. Bu onu çok üzecekti; farkındaydı ama görev görevdi vs. Böylelikle kız George ile evlendi ve hem Edward'ı hem kendini üzdü. Ama Edward kendini çabuk toparlamayı bildi ve baÅŸka bir kızla evlendi. Mükemmel bir kızdı evlendiÄŸi.Zamanla her iki aileye de çocuklar katıldı. Mary kocasını adam edebilmek için elinden geleni yapıyordu. Ne var ki görev pek çetindi. George içki içmeye devam ediyordu. Artık karısına ve çocuklarına kötü davranmaya da baÅŸlamıştı. Pek çok iyi insan George'un doÄŸru yola gelmesi için uÄŸraşıyordu. Ne var ki George bunları önemsemiyor ve bildiÄŸi yolda yürümeye devam ediyordu. Meziyetlerine bir de gizlice oynadığı kumar alışkanlığını eklemiÅŸti. BoÄŸazına kadar borca batmıştı. Åžirketin kasasından Edward'a sezdirmeden para almaya baÅŸladı. Bu iÅŸi gayet ustalıkla götürüyordu; ta ki bir sabah ÅŸerif ÅŸirkete gelip her ikisini de beÅŸ parasız kapının önüne koyana kadar.Bundan sonra sıkıntılı günler baÅŸladı. Edward ailesini bir çatı katına yerleÅŸtirdi. Sabah akÅŸam sokaklarda iÅŸ arıyordu. Bir iÅŸe girebilmek için insanlara yalvarıyordu. Ä°nsanların ne kadar kısa bir zamanda kendisine sırt çevirdiklerini, ona duydukları saygının ne kadar kısa sürede silinip gittiÄŸini görmek onu ÅŸaşırtmış ve kırmıştı. Ama ne olursa olsun bir iÅŸ bulup çalışmak zorundaydı. Kırgınlığını unuttu ve esas hedefi üzerinde yoÄŸunlaÅŸtı. Nihayet bir iÅŸ buldu. Ä°ÅŸi tuÄŸla taşımaktı. Buna da şükür ediyordu. Bundan sonra HİÇ KÄ°MSE Edward ile ilgilenmez oldu. Ahlak cemiyetlerindeki vazifelerini artık yerine getiremiyordu. Dışlanmanın verdiÄŸi ıstırap onun için kolay tahammül edilecek bir ÅŸey deÄŸildi. Edward ne kadar hızla gözden düştüyse George da aynı hızla insanların gözdesi haline geldi. Bir sabah onu, üstü başı periÅŸan bir halde yolun kenarında sızmış yatarken buldular. İçkiyle SavaÅŸan Kadınlar DerneÄŸi'nden bir hanım George'un elinden tuttu; bir hafta süreyle ona içki içirtmedi ve sonunda bir memuriyet bulup iÅŸe yerleÅŸtirdi. Bu olaya gazeteler geniÅŸ yer verdiler. Gazete haberleri, halkın ilgisini bu zavallı biçareye yöneltmesini saÄŸladı. Sayısız insan gelip George'un doÄŸru yolu bulması için yardım ellerini uzattılar. George iki ay boyunca aÄŸzına bir damla içki koymadı. Bu süre içerisinde halkın gözdesi konumundaydı. Sonra bir gün, yine bir kaldırımda sızıp kaldı. Halkta büyük bir üzüntü uyandı. Fakat soylu hanımlar onu yine kurtardılar. Yıkadılar, karnını doyurdular; söylediÄŸi piÅŸmanlık ÅŸarkılarının acıklı naÄŸmelerini dinlediler ve ona aynı iÅŸte çalışma olanağını verdiler. Bu olanlar da gazetelere yansıdı. Zavallı adamın doÄŸru yolu buluÅŸu, kaderin oyunlarına karşın verdiÄŸi baÅŸarılı mücadele tüm kasabayı sevinç gözyaÅŸlarına boÄŸmuÅŸtu. GeniÅŸ katılımlı bir toplantı düzenlendi. Heyecanlı konuÅŸmalardan sonra baÅŸkan "Birazdan burada yaÅŸayacaklarımızı, aramızdan hiç kimsenin gözyaÅŸlarına hakim olarak izleyebileceÄŸini sanmıyorum" dedi. Bu sözler üzerine bir sessizlik yaÅŸandı. Ardından George Benton, Sığınma Evi yöneticilerinden kırmızı hamailli bir hanımın eÅŸliÄŸinde kürsüye gelip içkiyi tamamen bıraktığına dair belgeyi imzaladı. Salon alkıştan yıkılıyor, hazır bulunanlar sevinç gözyaÅŸlarını tutamıyorlardı. Toplantının sonunda herkes, yeni tövbekarın elini sıkmak için sıraya girdi. Ertesi gün maaşına zam yapıldı. Tüm kasaba artık onu konuÅŸuyordu. O artık kasabanın kahramanı olmuÅŸtu. Bu haber de gazetelere yansıdı.George Benton düzenli olarak her üç ayda bir yol kenarlarında sızıp kalıyordu. Her seferinde de aynı ilgiyi görüyor, dernekler onu kurtarmak için seferber oluyor, kendisine birbirinden cazip iÅŸler bulunuyordu. Sonunda doÄŸru yola girmiÅŸ, tövbekar bir adam olmuÅŸ, köylerde konuÅŸmalar yapmaya baÅŸlamıştı. Artık büyük ve güzel evlerde oturan, varlıklı bir insandı George Benton. Ayık olduÄŸu zamanlarda öylesine sevilen ve güvenilen bir insandı ki, çok hatırlı bir kiÅŸinin adını kullanarak bir bankadan yüklü miktarda para bile çekebilmiÅŸti. Yaptığı sahtekarlığın cezasından onu kurtarabilmek için de bir kampanya baÅŸlatıldı. Bu kampanya sayesinde George, iki yıllık hapis cezasıyla yakayı sıyırmayı baÅŸardı. Bir yıl dolduÄŸunda ise iyi yürekli insanların çabaları sonucunda cebinde bağışlanma belgesiyle hapishaneden çıktı. Mahkum Dostları DerneÄŸi onu bir iÅŸ ve dolgun bir maaÅŸla kapıda karşıladı. Karşılayanlar arasında baÅŸka iyi kalpli insanlar da vardı. George'a öğüt ve cesaret vermek ve yardım ellerini uzatmak için gelmiÅŸlerdi. Bir vakitler Edward Mills iÅŸsizliÄŸin pençesinde kıvranırken Mahkum Dostları DerneÄŸi'ne baÅŸvurmuÅŸ ve iÅŸ istemiÅŸti. Aldığı yanıt ise "Daha önce hiç hapis yattınız mı?" olmuÅŸtu.Tüm bunlar olup biterken Edward Mills parasızlıkla mücadele etmeye çabalıyordu. Hala yoksuldu ancak hiç deÄŸilse bir bankanın saygın ve güvenilir kasadarı olarak düzenli, kendilerini aç-açıkta koymayacak bir geliri vardı. George, Edward'ın yanına hiç gitmemiÅŸ ne de onun nerede çalıştığını öğrenmiÅŸti. Son zamanlarda George, uzun süre gözden kayboluyor, hakkında bir takım olumsuz söylentiler dolaşıyordu.Bir kış gecesi bir grup maskeli soyguncu bankaya girdi. İçeride Edward ile karşılaÅŸtılar. Ondan kasanın ÅŸifresini söylemesini istediler. Edward ÅŸifreyi söylemeyi reddetti. Onu ölümle tehdit ettiler. Edward soygunculara, patronlarının kendisine güvendiklerini, bu güvene ihanet etmesinin söz konusu olamayacağını söyledi. Ölmesi gerekiyorsa ölürdü ama hayattayken görevine baÄŸlılıktan asla ayrılmayacak, ÅŸifreyi onlara asla söylemeyecekti. Soyguncular onu öldürdüler.Dedektifler suçluların peÅŸine düştüler. Çetenin başı George Benton çıktı. Halk ölen adamın dul eÅŸiyle babasız kalan yavruları için çok üzülüyordu. Gazeteler bankaları, görevi için canını feda eden kahraman kasadarın zor durumdaki ailesine cömertçe yardım ellerini uzatmaya çağırdılar. Sonuçta muazzam miktarda para toplandı. Toplanan para tamı tamına beÅŸyüz dolardı. Ortalama olarak ülkedeki her banka yardım kampanyasına, bir centin seksenüçte biri kadar bir katkıda bulunmuÅŸtu. Kasadarın kendi bankası şükranlarını ifade edebilmek için adamın kasa hesabını doÄŸru tutmadığını, soruÅŸturma ve cezadan kaçabilmek için bir sopayla kafasına vura vura intihar ettiÄŸini söylediyse de ne yazık ki buna kimseyi inandıramadı.George Benton mahkemeye çıkarılınca insanlar zavallı George'un derdine düşüp dul kadınla babasız kalan çocukları unuttular. Para ve mevkiinin yapabileceÄŸi her ÅŸey George'u kurtarmak için seferber edildi. Ama iÅŸe yaramadı. George idama mahkum oldu. Ä°nsanlar dosdoÄŸru eyalet valisine çıkıp George'un bağışlanmasını rica ettiler. Vali'nin yanına kimler çıkmadı ki: Gözleri yaÅŸlı genç kızlar, kederli, yaÅŸlı kadınlar, yetimler, dullar... Ama hayır. Vali dediÄŸim dedik bir adamdı. Af taleplerini geri çevirdi. Artık George'un dine sarılma zamanıydı. Bu mutlu haber memleketin dört bir yanında sevinç yarattı. Hücresi, kendisini ziyarete gelen kadınlı, kızlı kalabalıklarla dolup taşıyor, getirilen çiçeklerle bir çiçek bahçesini andırıyordu. Bütün gün aralıksız ilahiler okunuyor, dualar ediliyor, gözyaÅŸları dökülüyordu. Yalnızca bir kere, beÅŸ dakikalık bir dinlenme arası veriliyordu. Bu gösteri daraÄŸacına kadar böyle sürdü ve George Benton kafasında siyah bir baÅŸlıkla, gururlu bir ÅŸekilde ve yörenin görüp görebileceÄŸi en iyi yürekli izleyicilerinin gözyaÅŸları arasında bundan sonraki evine gitti. Bir süre mezarının üzerinden taze çiçekler eksik olmadı. Mezar taşında, yukarıyı iÅŸaret eden bir elin altında ÅŸunlar yazılıydı: Cesaretle savaÅŸtı.Yürekli kasadarın mezar taşında ise şöyle yazıyordu: Namuslu, dürüst, ciddi, çalışkan ve saygılı olun. Böyle olursanız-Kimse bu cümlenin neden yarım bırakıldığını bilmiyor.Kasadarın ailesi çok zor koÅŸullarda yaşıyor. Ama olsun; kasadarın yürekliliÄŸinin ve dürüstlüğünün unutulup gitmesine gönlü elvermeyenler kırk iki bin dolar para toplayıp kasadarın hatırasını yaÅŸatmak üzere bir kilise yaptırdılar.Eser: Mark TWAIN; Çeviren: Levent GÖKTEM - 14 Temmuz 2000, Cuma Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!