Güncelleme Tarihi:
Uzunköprü'nün Kavakayazma köyünde yaşayan Fatma Günay, evinden ayrıldıktan 3 gün sonra 22 Mayıs 2020 günü köy dışındaki sazlık alanda, boğazı kesilerek öldürülmüş halde bulundu. Jandarma ekiplerinin yaptığı çalışmada cinayet zanlıları olarak Günay'ın oğlu Aykut Günay, komşuları Ercüment Arslan ile Jülide Aygün gözaltına alındı. Jandarmadaki soruşturmalarının ardından tutuklanan 3 zanlının yargılanmasına Edirne 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.
Edirne Cumhuriyet Savcılığı'nın hazırladığı iddianamede, Aykut Günay'ın, 'Tasarlayarak yakın akrabayı öldürme', Ercüment Arslan'ın, 'tasarlayarak öldürme, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' ve Jülide Aygün'ün 'tasarlayarak öldürme, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçlarından cezalandırılmaları talep edildi.
'DOĞUM GÜNÜNÜ ORMANDA KUTLAYACAĞIZ'
İddianamede, sanıklardan Aykut Günay'ın üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği belirtilerek, Almanya'da bulunan kız arkadaşı B.U. ile annesinin öldürülmesinden sonra sosyal medya üzerinden yaptığı yazışmada, kız arkadaşının anneler gününü kutlaması üzerine, cevap olarak, "Onun anneler gününü ormanda kutlayacağız" şeklinde cevap yazdığı kaydedildi. İddianamede, Aykut Günay ile arkadaşı Ercüment Arslan'ın, Fatma Günay'ın öldürülmeden 20 gün önce önünü keserek, bıçak gösterdikten sonra, "Beni Burada kessek, atmak, gömsek, hiç kimsenin ruhu dahi duymaz, seni burada kimse burada bulamaz" dedikleri ifade edildi.
İddianamede, cinayet sonrası Ercüment Arslan'ın evinde evinde yapılan aramada ele geçirilen döner bıçağı üzerindeki DNA örnekleri ile Arslan'dan alınan DNA örneklerinin benzer olduğu kaydedildi.
'BOĞAZINI KESTİ'
Tutuklu sanıklardan Jülide Aygün, olaya sanıklardan Aykut Günay'ın ailesini ölümle tehdit etmesi üzerine karıştığını belirterek, yolunu kesip annesini ikna ederek, bir şekilde ormana getirmesini istediğini anlattı. Fatma Günay'ın evine gidip, oğlunun ormanda hasta olduğunu söylediğini belirten Jülide Aygün, "Onu ikna ederek ormana getirdik. Ormana geldiğimizde Aykut, birden önümüze çıkarak eline aldığı taşla annesinin kafasına vurarak etkisiz hale getirmeye çalıştı, ardından elindeki döner bıçağıyla boğazını keserek öldürdü. Olay yerinden kaçmak istedim ama Aykut izin vermedi. Ardından döner bıçağıyla parmağımı kesip akan kanı cesedin üzerine damlattı ve 'Kanını cesede akıttım, bu iş sana kaldı' dedi. Aykut, cesedi sürükleyerek kurumuş su kanalına atmamı istedi. Korku ile Aykut'un her istediğini yaptığım. Su kanalının başına geldiğimde de dengemi kaybederek cesetle birlikte su kanalına düştüm. Aykut, bana bağırarak, cesedi üzerimden atmamı ve etraftaki çamur ve çalılarla cesedin üzerini örtmemi istedi. Aykut'un talimatlarını yerine getirdim. Daha sonra Aykut, köye farklı yollardan gitmemiz gerektiğini söyledi. O bölgeden ayrıldıktan sonra su kanalından çıkıp, eve gittim,ö dedi.
'BEN SENİN İÇİN HER ŞEYİ YAPTIM'
Sanıklardan Ercüment Arslan, Aykut Günay ile aynı evde kaldıklarını, bir çok kez annesi ile maddi konularda telefonda tartıştıklarını şahit olduğunu anlattı. Arslan, Aykut Günay'un evde bulunan döner bıçağını aldığını ve yerinde olmadığını gördüğünü eve döndüklerinde ise bıçağın yerinde olduğunu gördüğünü söyledi. Arslan, Aykut Günay ile annesinin evine gittiklerinde evde olmadığını bunun üzerine Aykut Günay'ın kendisine annesinin çapaya gittiğini söylediğini ifade ederek, "Aykut ile annesini aramaya gittik, bunamayınca Aykut jandarmaya haber verdi. Jandarmanın yaptığı aramada da annesi bulunamadı. Akşam eve döndüğümüzde, Aykut yan odadan biriyle telefon görüşmesi yaptı. Aykut, 'Ben senin için her şeyi yaptım. Ben senin için her şeyi göze alırım ve aldım. Bundan sonra kimse umurumda değil. Seni seviyorum. Ne olursa olsun fark etmez. Zaten tarlalar miras kalacak bana. Zaten ben kimseden korkmam, bana kimse bir şey yapamaz' şeklinde sözler sarf etti" dedi.
Edirne 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuklu sanıkların yargılanmasına başlandı. Sanık avukatları, müştekiler ve avukatları, tanıklar ile tutuklu sanık Ercüment Arslan'ın salonda hazır bulunduğu duruşmaya, diğer tutuklu sanıklar Aykut Günay ile Jülide Aygün ise tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden telekonferans ile katıldılar. Korona virüsü salgını nedeniyle basın mensuplarına kapalı yapılan duruşmada, sanıkların savunmaları alındı.
Sanıklardan Aykut Günay ile Ercüment Arslan, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Ercüment Arslan ise tahliyesini talep etti. Duruşma, ertelendi.