Güncelleme Tarihi:
Kendi hayatını anlatan ve kendi yazdığı kitaptan uyarlanan ‘‘Gizli Noktalar’’ (Private Parts) filminde kendini oynayan Howard Stern, Amerika'nın en meşhur ve en zengin radyocusu. Diline doladığı her şeyle acımasızca alay eden Stern, epey edepsiz bir adam. Onun için ‘‘mahrem’’ diye bir şey yok. O bir tabu-deviren!
Howard Stern işini ve hayatını eğlenceye dönüştürmeyi başaran şanslı insanlardan. Medyanın yarattığı bir ‘‘medya starı’’ olan Howard Stern bütün fütursuzluğuna rağmen Amerikan toplumunun 90'lı yıllardaki popüler kültür ikonlarından biri olmayı başardı. ‘‘Sadece komik bulmadığı şeylerin tabu olduğunu’’ söyleyen Stern, aykırı programıyla her gün milyonlarca insanı radyolarının başına mıhladı.
Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi başlıca ilgi alanı seks olan Howard Stern, pogramına katılan dinleyicilerle birlikte bu konuyu deşip durmaktan çekinmiyor.
Stern'in takıntılı olduğu konuysa penis boyu, özellikle de kendi küçük penisi. Baş edilmez ve söz geçirilmez bir medya kişliği olan Stern'in küçük penislere şöyle bir dokunup geçmediği programı yok gibi, hatta kendi yarattığı Dennis Pennis isimli bir kahramanı bile var.
Tabii penis boyu dışında Stern'i ilgilendiren başka konular da var; pübik tüyler, mastürbasyon ve lezbiyen çiftleri stüdyoyo çağırıp öpüşüp koklaşmalarını canlı yayında dinletmek gibi. Kendine özgü müstehcen mizah anlayışıyla artık bir marka haline gelen Howard Stern 43 yaşında bir delikanlı.
Benim moron oğlum
Amerikalılar'ın pek önem verdiği ‘‘political correct’’ (siyaseten doğru olmak) kavramını zerre kadar iplemeyen radyocu, sadece eşcinsellerden değil, siyahlardan da zaman zaman ağzından tükürükler saçarak söz ediyor.
Dolayısıyla ona derin bir muhabbetle bağlanan dinleyicilerin yanı sıra, onu teşhirci ve ruh hastası olarak nitelendiren insanlar da var. Kendisini vahşi ve can yakacak şekilde ‘‘dürüst’’ olarak niteleyen Stern, ‘‘Günümüzde yalan söylemek insanları bazı dertlerden koruyor. Ama ben dinleyicilerime hiç yalan söylemedim,’’ diyor.
Howard Stern, saldırgan ve yırtık show-man kişiliğini açıklarken sözü sık sık babası Ben Stern'e getiriyor ve ‘‘Babam benim için çok kaygılanıyordu, çünkü onun gözünde ben tam anlamıyla bir morondum. Benim asla herhangi bir işte dikiş tutturabileceğime ihtimal vermiyordu,’’ diyor. Daha da fecisi Howard ağzını her açtığında, ‘‘Sus konuşma. Konuştukça iyice salak görünüyorsun,’’ diyormuş. O zamanlar kendine olan güveni yerlerde sürünen Stern hep, ‘‘bir gün gelecek hepinizden intikam alıcam’’ şeklindeki hayalini gerçekleştireceği bir kariyeri olmasını istemiş. Ama ilk radyo programından sonra bile düşündüğü tek şey babasının tepkisi olmuş.
Ülke çapında şöhret
Howard Stern kendisine ırkçı davrandıklarını söylediği siyah öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir lisede okumuş. Lise sıralarında vasat bir öğrenci olan Stern, radyodaki ilk işini Detroit sınırları içinde kapmayı başarmış. Bu ilk işin ardından Stern'in 80'li yıllarda kıyamet koparan yükselişi başlıyor. Önce Washington, sonra New York radyoları derken ülke çapında Howard Stern fırtınası esiyor.
Filmle aynı ismi taşıyan ve haftalarca liste başı olan otobiyografisinin sinemaya uyarlanmış halinde başrol oynayan Stern, kendine özgü kurallarıyla ilk defa adım attığı Holywood'a da meydan okuyor. ‘‘Burada karşılaştığım şöhretlerin çoğu beni tiksindiriyor,’’ diyor ve geç bulduğu o sarsılmaz özgüveniyle ekliyor: ‘‘Avrupalılar bu filme bayılacak. Çünkü ben de Amerikan hükümetinden nefret ediyorum.’’