Edebiyattaki krizden Marksistler mi sorumlu

Güncelleme Tarihi:

Edebiyattaki krizden Marksistler mi sorumlu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

Şair Adnan Özer'in başlattığı tartışma bugüne kadar dile getirilmemiş iddiaları ortaya atıyor.

Şair Adnan Özer'in Türk edebiyatının geri kalmasından Marksistleri sorumlu tutması büyük tartışma yarattı.

Adnan Özer, Öküz Dergisi'nin son sayısındaki 'Serbest Atış' bölümünde bugüne kadar konuşma düzeyinde kalmış ama dile getirilememiş iddiaları ortaya atınca kendisine Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde Turgay Fişekçi cevap verdi.

Edebiyat dünyasıyla ilgili birçok konuya değinen Özer'in en çarpıcı ve ses getiren iddialarından biri ise edebiyatımızın bugünkü düzeyinden Marksistleri sorumlu tutmasıydı. Özer iddiasında şöyle diyordu:

‘‘Marksist kontrollüdür edebiyatımız, kimse bunu inkar etmesin. Bütün bu sorunlardan, Türk Edebiyatı'ndaki modern dönemin krizlerinden Marksist kesimin hesap vermesi gerekir. Selahattin Hilav bunları biliyor, ama o da uğraşmıyor.’’

BU KIŞ KOMÜNİZM GELEBİLİR

Turgay Fişekçi ise Özer'in yazdıklarının hepsinde ülkemizin kültür hayatına karşı bir kızgınlık görüldüğünü ve o kızgınlık içinde söylediklerinin 'serbest atış'tan çıkıp 'desteksiz atış'a dönüştüğünü belirtiyor.

Adnan Özer'in iddialarını tek tek yanıtlayan Fişekçi, Köy Enstitüleri'nin kurucusu olarak Tonguç Yaşar adını sayan Özer'in büyük bir yanlış yaptığını da tesbit ediyor. Tonguç Yaşar'ın bir karikatürist, köy enstitülerini kuranın ise İsmail Hakkı Tonguç olduğunu söylüyor.

Kültür hayatımızın Marksistlerin kontrolünde olduğu iddialarını da şöyle yanıtlıyor Fişekçi:

‘‘Kültür hayatının Marksistlerin kontrolünde değil ama etkin oldukları ülkelerin, sözgelimi Fransa'yla İtalya'nın kültür hayatlarına bakmak belki daha sağlıklı yaklaşımlar getirmemizi sağlar bu konuda. Marksistlerin kontrolünde olsa böyle mi olurdu diye soracağım ama... komik kaçacak. Bu iş elli yıldır ülkemizi yönetip, sonra da ülke solcular yüzünden bugünkü sıkıntılara düştü diyen siyasetçilerin yakınlamalarına benzedi.

‘‘Adnan Özer'in bunça 'tarih', 'komplo' ve 'operasyon' 'atış'larından sonra unuttuğu bir şey kalmış? Onu da ben tamamlayayım: Bu kış komünizm gelebilir.’’

İŞTE ÇARPICI İDDİALAR

Neden Nedim Gürsel çevrildi

Eğer Türk edebiyatından, sözgelimi Ahmet Hamdi Tanpınar çevrilmemişse, Kemal Tahir çevrilmemişse tutup Nedim Gürsel yayınlanıyorsa Nedim Gürsel'in biraz durup düşünmesi gerekmiyor mu sizce?

Latife Tekin’i kilim gibi pazarladılar

Latife Tekin'in Sevgili Arsız Ölüm adlı kitabı ne adıyla yayınlanmış biliyor musunuz? Manuela Turca yani Türk Başörtüsü. Ve kapakta başörtülü bir kadın resmi vardı. Hadi Bakalım! Gözümle gördüğüm bir şey. Latife Tekin mesela Dino ailesinin bir operasyonudur. Folklorik bir yazarımızı aldılar, Batı'da kilim gibi pazarladılar.

Cevat Çapan edebiyat için ne yaptı

Batı bugün bizim için bir sır değil. Üç kuruşa, beş kuruşa gider gelirsin, oradaki insanlarla, yapılarla tanışırsın, pekçoğumuz artık dil biliyoruz. İnanılmaz derecede yetişmiş adamlarımız var, gerçekten Batı entelektüellerine laf bırakmayacak adamlarımız var, mesela bir Cevat Çapan. Ama Türk edebiyatını iyileştirmek için ne yapmıştır? Hangi geleneği onarıp nereden nereye gideceğimiz konusunda ne söylemiştir? O çapta bir adamın böyle bir derdinin olmaması dehşet verici bir şey. Onun entelektüelizmine de kesinlikle halel getiren bir şeydir bu.

TARTIŞMA İÇİN NE DEDİLER?

ÖZDEMİR İNCE

Hesap Alman usulü ödensin

Edebiyat Masası'nda hesap ödenecekse hesap pusulasını neden sadece marksist mafya(!) ödesin? Hesabın 'Alman Usulü' ödenmesi, bence, akla ve vicdana daha uygun olur.

Ben de bir hesap dökümü yapılmasından yanayım. Buna, Şiirde Devrim adlı kitabımda değindim. Soruna ideoloji penceresinden bakmak ağır bir yanlışlık olur. Türk edebiyatının bugünkü durumuna (hoşnut olan vardır, olmayan vardır) çağının çağdaşı olmak ve eşzamanlılık açısından bakmak gerekir. Yani şu soruyu sormak: Yahya Kemal ne yazıyordu, yabancı çağdaşları ne yazıyordu? Ya da, Tanpınar neden yüz yıl öncesine, örneğin Baudelaire'e takılıp kaldı?

Marksist edebiyatçıların gerisinde çağdaş bir felsefe vardı en azından. Ya ötekilerin durumu neydi?

Sorun ne? Yazma ve değerlendirme mi? Yoksa pazarlama işlemleri mi? Bunları birbirine karıştırmamak gerekir.

TAHSİN YÜCEL

Çağdaş edebiyatımızın hangi kurucusu Marksist’tir?

Böyle bir şeyden söz etmek çok zor. Yeni şiirimizi ele alırsak, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, onları izleyenler, örneğin Behçet Necatigil, Sabahattin Kudret Aksal, Cahit Külebi, bunların hangisi için Marksist diyebiliriz? Çağdaş şiirimizin kurucuları bunlardır çünkü.

Düz yazıya gelirsek, bir Sait Faik, bir Oktay Akbal Marksist midir? Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Elbette Marksist edebiyatçılar da var. Ne kadar Marksist’tir onlar da? Marksizm bir ideoloji olduğu kadar büyük ve ayrıntılı bir felsefedir aynı zamanda. Ayrıca Marksizm bugün Batı'nın düşünce dünyasında çok önemli bir yer tutar. Küçümsenecek bir şey değildir bu.’’

ERDAL ÖZ

İler tutar yanı yok

Aslında böyle bir yazıya cevap vermek bile gereksiz. Tartışma yaratacak bir hikmet de değil söyledikleri. Bu kadar boş ve bilgisizce bir yazı olabilir. Adnan yazıyı sarhoşken mi yazdı diye merak ettim. Marksizm'den daha akılcı bir kuram buldu da onu mu gizliyor acaba? Anlayamadım doğrusu.

HAYDAR KUTLU

Tek başına Marksizm sorumlu tutulamaz

Tam olarak neyi kastediyor? Yanıtlaması zor. Hesap vermek bir dönem için gerekliyse, her alanda herkesin, hesap vermesi lazım. Aydınların da Marksistlerin de hesap vermesi lazım. Ben hesap sözünü sevmiyorum. Kritik özeleştiri yapılabilmeli. Ama genel olarak bakmak lazım.

Sözler anlaşılır değil. Marksizm geçtiğimiz yüzyıl içinde her alanı etkiledi. Olumlu ya da olumsuz etkiledi. Tek yönlü değil.

Edebiyatımız Marksizm konrollüdür lafı anlaşılır değil. Proleter kültür hareketi Rusya'yı bile olumsuz etkiledi. Bir çağ sorgulanıyor. Liberalizm, dinsel akımlar bile sorgulanıyor. Tek başına marksizm sorumlu tutulamaz.''

BÜLENT FORTA

Edebiyatta Marksist damgası doğru değil

Yazıdaki ifadeyi abartılı buldum. Sonra düşündüm. Soğuk savaş sırasında edebiyatımız ne kadar Marksist kontrol altındaydı diye sordum kendi kendime. Kendisini Marksist olarak deklare eden sadece Nazım Hikmet vardı. Bu nedenle Adnan Özer'in düşünceleri abartılı geldi.

Özer'in, modernleşme ve Batılılaşma konularına gelince, alafranga Batıcılık denen konunun sorumlusu Marksistler değildir. Çünkü bu Marksistlerin de eleştirdiği bir konudur.

Adnan Özer biraz abartılı davranmış. Bu ifadeleri kabul etmek mümkün değil. Özer'in görüşlerinin bir kısmına katılınabilir, bir kısmına katılınamaz. Türk edebiyatının marksist damgalı olduğu doğru birşey değildir.

ERTUĞRUL KÜRKÇÜ

Kültür ve edebiyat sosyalistlerin elindeydi

Ben Adnan Özer'in sorun ettiği şeylerin gerçekten sorun olduğunu düşünüyorum. Yok sayılacak şeyler değil. Fakat odaklaştırdığı yerlerin bu kadar hızlı geçilmesi zor. Bir söyleşi kapsamına sığmayacak şeyler. ‘‘Edebiyatımız Marksist kontrollüdür’’ derken buraları hızlı geçmiş. Esas tartışmasının bu olmadığını anlıyorum. Bu kontrol biraz manipülatif anlam içeriyor. Ben ‘‘sosyalistlerin hegemonyasındadır’’ demek istediğini düşünüyorum.

Bu çerçevede bu tartışmayı edebiyat tarihi, yayıncılık hak eder. 1950'den bu yana sorunlardan sosyalistlerin sorumlu olduğunu kabul etmek gerekir. Bu böyledir. 1990'dan itibaren değişti ama 1950 ve 1990 arasında kültür ve edebiyat hayatımızın sosyalistlerin elinde olduğunu kabul etmek lazım. Ben bundan gurur duyuyorum. Bu sorunlar, önce bu alanda çalışmalar yapan ve alanı belirleyen kişilerin grupların sorumluluğundadır. Şaşılacak birşey yok. Hesaplaşma söz konusu olduğunda bir dünya görüşünün hesap vermesinden ziyade edebiyatçı ve yayıncıların yaptıkları iş hakkında bilanço çıkartmaları gerekir. Kültür, edebiyat ve sanat hayatında etkin roller oynamış olan sanat edebiyat insanlarının kendi etkinliklerinin bilançosunu istiyor. Haklı bir talep. Ben, kendi payıma bu anlamda kendimi edebiyatçı ve kültür insanı saymadığım için bu muhasebenin konusunu kabul etmiyorum. Adabına uygun bir hesaplaşma olursa hepimiz yarar görürüz. Söylediklerine katılıp katılmamak bir yana ifade ettiklerinin sorun olduğunu söylüyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!