Güncelleme Tarihi:
Dünyada modern edebiyatın en önemli temsilcilerinden biri olarak görülen Çek asıllı Fransız yazar Milan Kundera 94 yaşında hayatını kaybetti. Memleketi Brno’da bulunan Milan Kundera Kütüphanesi sözcüsü, Kundera’nın uzun bir hastalık sürecinin ardından Paris’teki evinde hayata gözlerini yumduğunu açıkladı. 1929’da o dönemki Çekoslovakya’nın Brno kentinde dünyaya gelen Kundera, Prag’da öğrenim gördüğü dönemde Komünist Parti’ye katıldı. Ancak Kundera’nın yazılarındaki bağımsız ve ironik tavır partiyle sorunlar yaşamasına neden oldu. 1950 ve geri alındıktan sonra 1970 tarihlerinde iki kez partiden ihraç edilen Kundera, 1968 Prag Baharı’nda yer aldı. 1975’te Fransa’ya sürgüne giden yazarın Çek vatandaşlığı 1979’da iptal edilirken, 1981’de Fransız vatandaşlığına geçti.
ROMANI FİLM OLDU
1967 tarihli “Şaka” isimli ilk romanıyla Sovyetler komünizmini hicveden Kundera’ya 1969 yılında yayınlanan “Gülünesi Aşklar” eseri ilk şöhreti getirirken, dünya çapında başarılı olan eseriyse 1984 yılında yayınlanan “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” olmuştu. Roman 1988 yılında Philip Kaufman tarafından başrollerinde Daniel Day-Lewis, Lena Olin ve Juliette Binoche’nin yer aldığı bir filme uyarlanmıştı. 1993 yılından itibaren eserlerini Fransızca olarak kaleme alan Kundera’ya Çekya vatandaşlığı 2019 yılında iade edilmişti. Edebiyat eleştirmeni ve yazar Metin Celâl ve Kundera’nın ‘Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ romanının çevirmeni Fatih Özgüven Hürriyet’e Milan Kundera’yı anlattı.
CESUR BİR YAZARDI
- Metin Celâl: “Milan Kundera, ilk bakışta siyasi bir yazar olarak görünür, tıpkı eserlerinin ‘siyasi’ izlenimi vermesi gibi. Kuşkusuz bunda yaşadığı coğrafya -o zamanki adıyla Çekoslavakya- ve zaman, 20. yüzyıl etkilidir. Hem eserleri, hem de yaşama karşı tavrı ilk bakışta siyasi, hatta çabuk unutulacak kadar güncel görünür. Sonuçta ‘soğuk savaş’ dönemi yazarıdır, muhaliftir ve 1968 ‘Prag Baharı’nda net bir tavır almış, totaliter rejime karşı, hapsedilme ve öldürülme tehlikesine aldırmadan kendi imzasıyla karşı koyacak kadar cesur davranmıştır. Onun dünya çapında tanınmasında da kuşkusuz bu dürüst aydın tavrı çok etkileyici olmuştur. Ama o esas olarak bir yazardır ve verdiği eserlerle tanınmak ister. Romancı olduğunda ısrar eder ve ısrarında haklı olduğunu diğer eserleriyle kanıtlar.
ETKİLEYİCİ ROMANLAR YAZDI
İlk eseri ‘Şaka’ romanı ne kadar bu siyasi tavrı belirgin olarak örneklese de büyük bir roman olarak çok etkileyiciydi. Ama Kundera’ya esas ününü kazandıran ve siyasi yanı bir yana bırakılarak büyük bir romancı olarak değerlendirilmesine neden olan ‘Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ adlı romanıdır. İnsanın toplumsal olaylar ve insani ilişkiler arasında nasıl var olduğunu hem büyük bir olay örgüsü hem de etkileyici bir üslupla anlatan bu roman, Kundera’nın esas derdinin felsefi olduğunu da kanıtladı. O gelecek kuşaklarca okunacak, klasikleşecek kalıcı eserlerin yazarıydı. Önce ülkesini terk edip göçmen olmak, sonra da dilini terk edip başka bir dilde Fransızca yazmak durumunda kaldığında bile onun bu nitelikleri değişmedi. Hayata bakışını, felsefi yaklaşımlarını romanlarında ustaca ortaya koydu, büyük eserler yazdı. Dünya edebiyatı büyük bir yazarını kaybetti. Onu her zaman unutulmaz eserleriyle anımsayacağız.”
ÇOK GÜZEL ANLATIŞ
- Fatih Özgüven: “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ni okuduğumda ilk aklıma gelen, Kundera’nın insana artık iyi gelmese de memleketi bellediği yeri terk etmesinin acılı bir şey olduğunu çok güzel anlatışı... Hâlâ geçerli bir fikir. Bir de genç ve başı dumanlı aşıklar ‘Otostop Oyunu’ hikâyesini okumalılar.”