Ecevit yabancı basının önünde
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2002 23:43
Başbakan Bülent Ecevit, ABD Başkanı George Bush ve öteki üst düzey yetkililerle yaptığı görüşmelerde, her zaman iki ülke arasında uzun yıllara dayalı olan işbirliği ve ortaklığının ne kadar önemli olduğunu dile getirdiğini belirterek, ''Türkiye'den ABD'ye getirdiğim mesaj buydu. Görüyorum ki, aynı aj ABD tarafından Türkiye'ye veriliyor'' dedi.
Ecevit, ABD ziyareti çerçevesinde, Ulusal Basın Kulübü'nde yabancı gazetecilerle bir araya gelerek açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Ecevit, terörizmle gerçekten mücadele edenler ile bu konuda daha çekingen davranan ülkeler arasında bir farklılık çıktığını ifade ederek, Türkiye'nin geçmişte dış kaynaklı terörist faaliyetlerle mücadele etmek zorunda kaldığını söyledi.
Türkiye'nin bu tehdit karşısında çok kararlı şekilde mücadele edilmesi gerektiği düşündüğünü ifade eden Başbakan Ecevit, 11 Eylül'den sonra bile bazı ülkelerin halen terörle mücadele konusunda bazı çekingenlikler gösterdiğini tespit ettiklerini söyledi. 11 Eylül'den sonra ABD'nin omuzlarına da çok önemli bir görev yüklendiğini, ABD'nin terörizmle mücadelede bir liderlik rolü aldığınıanlatan Ecevit, şöyle konuştu:
''Ancak ABD, bu mücadelede tek başına değildir. Uzun bir süreden beri ABD'nin önemli bir dostu, müttefiki ve stratejik bir ortağı olan Türkiye, ABD'ye terörizmle mücadele konusunda destek vermeye devam edecektir. Bizim ülkemizin terörizmle mücadele çabasında, her zaman ABD'den destek aldık. Demokratik toplumlar, kişisel özgürlükleri korurken, terörizme destek veren grupların üzerine gitmelidir. Ulusal ve uluslararası hukukta terörizmle ilgili açık noktaları da kapatmaması gerekiyor. Türkiye, bu alanda uluslararası anlaşmalara imza atmıştır.
Afganistan örneği, ne yazık ki bize aşırı grupların iktidara gelmesi durumunda bizlerin başına nelerin olabileceğini gösterdi. Taliban, Usame Bin Ladin, El Kaide... İnsan hakları kavramı tamamen ortadan kalktı. Bu ülkede rejim, Afgan halkının üzerine bir kabus gibi çöktü. Kadınlara insan değillermiş gibi muamele edildi, kültürel mirasyok edildi.
Taliban ortadan kalktığına göre, uluslararası toplumun bu ülkenin yeniden yapılandırılması konusunda üzerine düşeni yapması gerekiyor. Afganistan çok önemli bir ülke. Afgan ülkesinin yeniden inşa edilmesi çok önemli, Türkiye'nin bu ülkeyle eskiye dayanan ilişkileri var. Bu ilişkiler ışığında, Türkiye'nin de Afganistan'da barışın ve toplumun tekrar yapılanması konusunda önemli rolü var.
Sağlık, eğitim ve rehabilitasyon çalışmalarında destek veriyoruz. Türk askeri, uluslararası barış kuvvetine katılacak. Türkiye, ulusal bir Afgan ordusu ve polisi kurulmasına katkıda bulunacak. Terörizmle mücadele ve Afganistan'ın yeniden yapılandırılması konuları, uluslararası pek çok konudan sadece iki tanesi.''
''LİBERAL EKONOMİK REJİM''
Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Orta Asya'da bağımsızlığını yeni kazanmış ülkelerin ortaya çıkmasını, soğuk savaşın sonunda yaşanan olumlu gelişmeler olarak nitelendiren Ecevit, Türkiye'nin, pekçok ülke gibi bu gelişmelerden önemli faydalar elde ettiğini söyledi.
Ancak Türkiye'nin kendisini ''başka yönlerde birtakım ihtilaflarınarasında bulduğunu'' ifade eden Başbakan Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Eminim, herkes Türkiye'nin içinde bulunduğu zor bölgeyi iyi biliyor. Körfez savaşı, Bosna, Kosova, Kafkaslar'da dökülen kan, Filistin ve İsrail arasındaki savaş... Dünyadaki hiçbir ülke aynı andabu kadar ihtilafı etrafında görmüyor Türkiye kadar.
Böylesine tehlikeli bir ortamda bulunan Türkiye, çok önemli bir rol oynuyor. Kendi bölgesinde barış ve istikrarın oluşması ve bunun başka bölgelere aktarmak için Türkiye'nin bu rolü çok büyük.
Türkiye, burada ekonomik işbirliğinde çok önemli bir unsur olabilir. Türkiye, coğrafi yapısı ve liberal ekonomik rejimiyle, genç ve kalifiye iş gücüyle bölgede büyümenin motoru olabilecek özellikleresahiptir. Şu anda geçici ekonomik zorluklara rağmen, Türk ekonomisi, her zaman hızlı bir büyüme göstermiştir ve yakın zamanda tekrar aynı hızlı büyüme oranını yakalayarak potansiyel yaratacaktır. Bütün bu sebeplerden dolayı uluslararası pek çok şirket, Türkiye'yi bölgesel üretim merkezi olarak tercih etmektedir.''
Türkiye'nin bütün bu gelişmeler çevresinde dünya enerji tedarikinde de önemli bir rol oynadığını kaydeden Ecevit, ''Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı projesi önemlidir. GAP da dünyanın en büyük kalkınma projelerindendir. Bütün bu faktörler, Türkiye'nin bugün ve gelecekteki ekonomik potansiyelinin göstergesidirve yükselen ekonomik bir güç olacaktır Türkiye...'' dedi.
Türkiye'nin, hükümeti vasıtasıyla ve işleyiş şekli vasıtasıyla da önemli bir model oluşturduğunu anlatan Ecevit, ''Çoğunlukla Müslüman halkı olan bir ülkedeki demokratik kurumların ve unsurların işleyebildiği ve yürüyebildiğinin ön önemli göstergesi... Türkiye, bu anlamda, İslam, insan hakları ve demokrasinin bir arada olabileceğini gösteriyor'' diye konuştu.
Türkiye'nin, yakın zamanda AB ile İslam Konferansı Teşkilatı arasında İstanbul'da ortak bir toplantı yapılması önerisinde bulunduğunu kaydeden Ecevit, AB'ye tam üyeliğin, Türkiye'nin kendisineçizdiği iki önemli amaçtan biri olduğunu söyledi. Ecevit, şöyle devam etti:
''Birinci amacımız Türkiye'nin kuvvetli, güçlü bir ülke haline gelmesi, çevresine barış ve istikrar ve refah sağlaması... İkinci hedef ise AB'ye tam üyelik. Türkiye'nin kendi bölgesinde çok önemli bir rol oynaması, AB açısından da çok önemli olacak.
AB-Türkiye ilişkileri, bu şekilde gelişerek Avrasya Bölgesi'nin barışına destek verecek. AB üyeliği için en önemli konulardan bir tanesinin, Kopenhag kriterlerin yerine getirilmesi olduğunun bilincindeyiz. Çok önemli adımlar attık. Hükümetimizin görevde olduğu dönemde yapılan Anayasa değişiklikleri de bunun bir göstergesidir. Bu konudaki süreç devam edecektir. Türk hükümeti ve parlamentosunun, mevcut mevzuatın değiştirilmesiyle ilgili çalışmaları sürmektedir.''
''ÇIKARLAR ORTAK''
Türkiye ile ABD'nin çıkarlarının ortak olduğunu vurgulayan Ecevit,soğuk savaş sonrasında uzun zamandan beri iki ülke arasında var olan savunma işbirliğinin değişik alanlarda da işbirliğine dönüştüğünü kaydetti. Türkiye'nin şu anda iki ülke arasındaki işbirliğini stratejik bir ortaklık olarak tanımladığını dile getiren Ecevit, şöyledevam etti:
''Bu ortaklığın en önemli unsurlarından biri, ikili ilişkilerin daha da derinleştirilmesi, özellikle ekonomik alanda... İkili ticaretimizi mevcut halinden çok yüksek bir düzeye çıkarmak istiyoruz.Bu konuda işadamlarımızın ortak çalışacaklarını umuyoruz ve yabancı sermayeyle ilgili Türkiye'deki mevzuattan faydalanılacağını umuyorum.
Bu çerçevede, ABD'den her zaman somut ve olumlu yardımlar aldık. ABD'ye geldiğimden beri Başkan Bush ve üst düzey yetkililerle görüştüm. Bütün bu görüşmelerde her zaman iki ülke arasında uzun yıllara dayalı olan işbirliği ve ortaklığın ne kadar önemli olduğunu dile getirdik. Türkiye'den ABD'ye getirdiğim mesaj buydu. Görüyorum ki, aynı mesaj ABD tarafından Türkiye'ye veriliyor.''
Ecevit, daha sonra yabancı gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ecevit, terörizmle gerçekten mücadele edenler ile bu konuda daha çekingen davranan ülkeler arasında bir farklılık çıktığını ifade ederek, Türkiye'nin geçmişte dış kaynaklı terörist faaliyetlerle mücadele etmek zorunda kaldığını söyledi.
Türkiye'nin bu tehdit karşısında çok kararlı şekilde mücadele edilmesi gerektiği düşündüğünü ifade eden Başbakan Ecevit, 11 Eylül'den sonra bile bazı ülkelerin halen terörle mücadele konusunda bazı çekingenlikler gösterdiğini tespit ettiklerini söyledi. 11 Eylül'den sonra ABD'nin omuzlarına da çok önemli bir görev yüklendiğini, ABD'nin terörizmle mücadelede bir liderlik rolü aldığınıanlatan Ecevit, şöyle konuştu:
''Ancak ABD, bu mücadelede tek başına değildir. Uzun bir süreden beri ABD'nin önemli bir dostu, müttefiki ve stratejik bir ortağı olan Türkiye, ABD'ye terörizmle mücadele konusunda destek vermeye devam edecektir. Bizim ülkemizin terörizmle mücadele çabasında, her zaman ABD'den destek aldık. Demokratik toplumlar, kişisel özgürlükleri korurken, terörizme destek veren grupların üzerine gitmelidir. Ulusal ve uluslararası hukukta terörizmle ilgili açık noktaları da kapatmaması gerekiyor. Türkiye, bu alanda uluslararası anlaşmalara imza atmıştır.
Afganistan örneği, ne yazık ki bize aşırı grupların iktidara gelmesi durumunda bizlerin başına nelerin olabileceğini gösterdi. Taliban, Usame Bin Ladin, El Kaide... İnsan hakları kavramı tamamen ortadan kalktı. Bu ülkede rejim, Afgan halkının üzerine bir kabus gibi çöktü. Kadınlara insan değillermiş gibi muamele edildi, kültürel mirasyok edildi.
Taliban ortadan kalktığına göre, uluslararası toplumun bu ülkenin yeniden yapılandırılması konusunda üzerine düşeni yapması gerekiyor. Afganistan çok önemli bir ülke. Afgan ülkesinin yeniden inşa edilmesi çok önemli, Türkiye'nin bu ülkeyle eskiye dayanan ilişkileri var. Bu ilişkiler ışığında, Türkiye'nin de Afganistan'da barışın ve toplumun tekrar yapılanması konusunda önemli rolü var.
Sağlık, eğitim ve rehabilitasyon çalışmalarında destek veriyoruz. Türk askeri, uluslararası barış kuvvetine katılacak. Türkiye, ulusal bir Afgan ordusu ve polisi kurulmasına katkıda bulunacak. Terörizmle mücadele ve Afganistan'ın yeniden yapılandırılması konuları, uluslararası pek çok konudan sadece iki tanesi.''
''LİBERAL EKONOMİK REJİM''
Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Orta Asya'da bağımsızlığını yeni kazanmış ülkelerin ortaya çıkmasını, soğuk savaşın sonunda yaşanan olumlu gelişmeler olarak nitelendiren Ecevit, Türkiye'nin, pekçok ülke gibi bu gelişmelerden önemli faydalar elde ettiğini söyledi.
Ancak Türkiye'nin kendisini ''başka yönlerde birtakım ihtilaflarınarasında bulduğunu'' ifade eden Başbakan Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Eminim, herkes Türkiye'nin içinde bulunduğu zor bölgeyi iyi biliyor. Körfez savaşı, Bosna, Kosova, Kafkaslar'da dökülen kan, Filistin ve İsrail arasındaki savaş... Dünyadaki hiçbir ülke aynı andabu kadar ihtilafı etrafında görmüyor Türkiye kadar.
Böylesine tehlikeli bir ortamda bulunan Türkiye, çok önemli bir rol oynuyor. Kendi bölgesinde barış ve istikrarın oluşması ve bunun başka bölgelere aktarmak için Türkiye'nin bu rolü çok büyük.
Türkiye, burada ekonomik işbirliğinde çok önemli bir unsur olabilir. Türkiye, coğrafi yapısı ve liberal ekonomik rejimiyle, genç ve kalifiye iş gücüyle bölgede büyümenin motoru olabilecek özellikleresahiptir. Şu anda geçici ekonomik zorluklara rağmen, Türk ekonomisi, her zaman hızlı bir büyüme göstermiştir ve yakın zamanda tekrar aynı hızlı büyüme oranını yakalayarak potansiyel yaratacaktır. Bütün bu sebeplerden dolayı uluslararası pek çok şirket, Türkiye'yi bölgesel üretim merkezi olarak tercih etmektedir.''
Türkiye'nin bütün bu gelişmeler çevresinde dünya enerji tedarikinde de önemli bir rol oynadığını kaydeden Ecevit, ''Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı projesi önemlidir. GAP da dünyanın en büyük kalkınma projelerindendir. Bütün bu faktörler, Türkiye'nin bugün ve gelecekteki ekonomik potansiyelinin göstergesidirve yükselen ekonomik bir güç olacaktır Türkiye...'' dedi.
Türkiye'nin, hükümeti vasıtasıyla ve işleyiş şekli vasıtasıyla da önemli bir model oluşturduğunu anlatan Ecevit, ''Çoğunlukla Müslüman halkı olan bir ülkedeki demokratik kurumların ve unsurların işleyebildiği ve yürüyebildiğinin ön önemli göstergesi... Türkiye, bu anlamda, İslam, insan hakları ve demokrasinin bir arada olabileceğini gösteriyor'' diye konuştu.
Türkiye'nin, yakın zamanda AB ile İslam Konferansı Teşkilatı arasında İstanbul'da ortak bir toplantı yapılması önerisinde bulunduğunu kaydeden Ecevit, AB'ye tam üyeliğin, Türkiye'nin kendisineçizdiği iki önemli amaçtan biri olduğunu söyledi. Ecevit, şöyle devam etti:
''Birinci amacımız Türkiye'nin kuvvetli, güçlü bir ülke haline gelmesi, çevresine barış ve istikrar ve refah sağlaması... İkinci hedef ise AB'ye tam üyelik. Türkiye'nin kendi bölgesinde çok önemli bir rol oynaması, AB açısından da çok önemli olacak.
AB-Türkiye ilişkileri, bu şekilde gelişerek Avrasya Bölgesi'nin barışına destek verecek. AB üyeliği için en önemli konulardan bir tanesinin, Kopenhag kriterlerin yerine getirilmesi olduğunun bilincindeyiz. Çok önemli adımlar attık. Hükümetimizin görevde olduğu dönemde yapılan Anayasa değişiklikleri de bunun bir göstergesidir. Bu konudaki süreç devam edecektir. Türk hükümeti ve parlamentosunun, mevcut mevzuatın değiştirilmesiyle ilgili çalışmaları sürmektedir.''
''ÇIKARLAR ORTAK''
Türkiye ile ABD'nin çıkarlarının ortak olduğunu vurgulayan Ecevit,soğuk savaş sonrasında uzun zamandan beri iki ülke arasında var olan savunma işbirliğinin değişik alanlarda da işbirliğine dönüştüğünü kaydetti. Türkiye'nin şu anda iki ülke arasındaki işbirliğini stratejik bir ortaklık olarak tanımladığını dile getiren Ecevit, şöyledevam etti:
''Bu ortaklığın en önemli unsurlarından biri, ikili ilişkilerin daha da derinleştirilmesi, özellikle ekonomik alanda... İkili ticaretimizi mevcut halinden çok yüksek bir düzeye çıkarmak istiyoruz.Bu konuda işadamlarımızın ortak çalışacaklarını umuyoruz ve yabancı sermayeyle ilgili Türkiye'deki mevzuattan faydalanılacağını umuyorum.
Bu çerçevede, ABD'den her zaman somut ve olumlu yardımlar aldık. ABD'ye geldiğimden beri Başkan Bush ve üst düzey yetkililerle görüştüm. Bütün bu görüşmelerde her zaman iki ülke arasında uzun yıllara dayalı olan işbirliği ve ortaklığın ne kadar önemli olduğunu dile getirdik. Türkiye'den ABD'ye getirdiğim mesaj buydu. Görüyorum ki, aynı mesaj ABD tarafından Türkiye'ye veriliyor.''
Ecevit, daha sonra yabancı gazetecilerin sorularını yanıtladı.