Güncelleme Tarihi:
ADALET eski Bakanı Hasan Denizkurdu ile idamın kaldırılması konusunda bir yıl önce hazırladığı yasa tasarısının nasıl engellendiğini konuştuk. Şimdi milletvekili bile değil, ama konuşan bir hukukçu:
‘‘Geçen kasım ayında bakandım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'nin başını ağrıtacak. Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde askeri hakim olmaz, idam kalkmalıdır dedim. Kıyamet koptu. Ama bunları bölük pörçük yapmayalım, gelin bir hukuk reformu yapalım dedim. Şimdiki liderler, bana karşı müthiş bir blok oluşturdular. Sadece Bahçeli bu tabloda yoktu. Şimdi bakıyorum hepsi değişimden yana.’’
Blok diyorsunuz, neden size blok oluşturulsun?
Cumhurbaşkanı bile ‘‘Viyana yolunda Türkiye idamın kaldırılmasına hazır değil’’ diye konuşmuştu. Mesut Yılmaz önce ‘evet’ dedi sonra gruptan baskı gördü, kıvırdı. Bakanlar kurulunda idam konuşulurken Güneş Taner ile Cumhur Ersümer imzalamadı. Ben de Öcalan'ın iadesi dosyasına taahhüt koymadım. Blok oluşmuştu, başaramadık.
Şimdi ne olacak? Yasa tasarısı bakanlıkta hazır değil mi? Çok mu zor çıkar?
Ecevit samimi değil. 250 kişilik bir ağaç resmi çizildi. Devletin elinde. İsimleri açıklayamam. Şimdi Çakıcı geldi, konuşması lazım. Ve para hareketlerinin takibi gerek. Eğer Türkiye'de geçmişe dönük bir hesaplaşma yapılıp sarsılmazsak temiz toplum nidaları ortada kalır. Avrupa Birliği'ne geçişimizi istediler, bizi trene bindirdiler. Yol haritamızı verdiler elimize, istasyonlar belli. Bu istasyonlara uğramazsak yola devam edemeyiz. Türkiye zaman kaybetti. Tarım, yargı, off shore, kara para trafiği, gözaltı ile ilgili kararları gelin görüşelim artık. Ama göreceksiniz en büyük direnç yine belli kişilerden gelecek. İdamla ilgili yasa da bunlardan biri işte. Bakanlıkta herşey hazır. 3 maddelik tasarı 18 dakikada yasalaşır.
Denizkurdu'na Meclis'e giremediğini de hatırlattığımızda, ‘‘Hayır’’ dedi, ‘‘Meclis'e girmeyi ben istemedim. Çünkü işimi başaramadım, bir daha da istemedim. Tek çare Meclis'in değişmesidir dedim ve kendimi cezalandırdım.’’
Cenevre'den yeni geldi Denizkurdu. Orada uluslararası hukuk enstitüsünün düzenlediği adalet, finansal kurumlar ve bankacılık konulu bir toplantıya katılmıştı. Duyduklarını aktarırken, canı sıkıldı:
‘‘Rüşvetle Mücalede Merkezi Direktörü Amerikalı Rachel Ehrenfeld'in Türkiye ile ilgili tespitlerini dinlerken üzüntü duymamak olanaksızdı. Direktör, ‘Türkiye'deki rüşvetin derecesi 7.4'lük depremle doğru orantılıdır. Türkler rüşveti azaltmak istiyorlarsa insanlarını eğitmeliler' dedi. Kara para trafiği çok önemli. Susurluklar böyle çözülebilir. Ama net söylüyorum, hala liderlerimiz Kopengag kriterlerini bile bilmiyorlar.’’