Ecevit, Cem fırsatını kaçırdı

Güncelleme Tarihi:

Ecevit, Cem fırsatını kaçırdı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2002 00:00

ECEVİT'te biraz ‘‘izan’’ kalmış olsaydı, işler bu hale gelmeden, sorunu ‘‘tereyağından kıl çeker’’ gibi çözebilirdi. Onu beceremedi.Ama anlaşılan o ki, Ecevit'te ‘‘siyasi zeká’’ da kalmamış. Çünkü dün köprüler atılıp, istifalar başladığı anda bile, her şeye rağmen, durumu hem kendi hem de partisi lehine çevirebilirdi. Yapacağı iş çok basitti. İsmail Cem'i çağırıp, ‘‘İsmail, anlaşılan o ki, ben artık yolun sonundayım. Bayrağı sana devrediyorum. Al bu partiyi ve hükümeti götür. Ben de seçime kadar burada kalayım. Sonra köşeme çekilirim’’ deseydi, sorun ortadan kalkmış olurdu. İsmail Cem koltuğa oturunca, önce istifalar durur, ardından gidenlerin belki de hepsi geri dönerdi.Daha da ötesi, kaumoyunda ‘‘yenilenmiş’’ bir görünüm verecek olan partinin yerlerde sürünen oyu da hızla artardı. Cem-Derviş vitrinli bir parti büyük heyecan yaratırdı. Ecevit, hatasını temizleme fırsatını kaçırdı. Üstüne üstlük bir de ‘‘rest’’ çekerek boşalan yerlere atamalar yaptı.Bu yazı yazılırken, Ecevit ile Cem'in görüşeceğine dair bir işaret yoktu. Bülent Ecevit, İsmail Cem'in ‘‘hemen istifa etmeyerek’’ açık bıraktığı kapıdan içeri girmedi. DSP içinde kuvvetli esen rüzgárlarda, bu hızlı kuranderinde o kapı açık kalamayacağı gibi, büyük bir ihtimalle hızla çarparak kapanacaktır.Ecevit'in sağlık sorunlarıyla birlikte ‘‘bitkisel hayat’’a giren DSP, Ecevit'in ötanazisiyle birlikte artık ‘‘müteveffa’’dır.Bu DSP ile hükümeti sürdürmek ise ortakları için siyasi açıdan ‘‘nekrofili’’ olarak nitelendirilebilir.Cem-Derviş ikilisi doğuyorKİLİTLENEN siyaset açıldı. Piyasaların ‘‘kriz gibi görünen’’ olaya ‘‘yeni bir başlangıç fırsatı’’ olarak yaklaşıp fazla tepki vermemesi de bundan. Osteoporoz, Parkinson ve Myastenia ile yatağa düşen, siyaset ve inatlaşmayla kilitlenen Türkiye'nin önü açıldı. Dün Derviş-Cem görüşmesi sonrası Derviş'in tonlamaları son derece ilginçti. Derviş, İsmail Cem'in makamına gitti. Kendisine bilgi ‘‘arz etti’’. Çıkışta ise başbakanına brifing vermiş bir bakan edasıyla açıklamalar yaptı. Yeni bir adrese taşınsın veya taşınmasın ‘‘pozisyonlar’’ artık belli.Aylardır burada zikrettiğim ‘‘Cem-Derviş’’ ikilisi artık bir araya geldiler. Bunlara bir de ‘‘Hüsamettin Özkan’’ gibi iç politika tutkalı eklenirse yeni bir heyecan oluşur. Mesut Yılmaz da ‘‘Avrupa öncelikli’’ her senaryonun içinde yer alabileceğini peşin peşin açıkladı. Doğrusunu isterseniz ben ‘‘pozitif’’ bir heyecan duyuyorum. Sıkışan kapı aralanıyor. Hem de ‘‘müthiş’’ isimlerle. Geçtiğimiz günlerde gazetelerde ve internette, Batılı liderlerin son derece samimi bir sohbet fotoğrafı yer aldı. Ben o fotoğrafa hem Ecevit'i, hem de Bahçeli'yi yakıştıramamıştım.Şimdi düşünüyorum da, İsmail Cem veya Kemal Derviş, Blair ile Chirac arasındaki koltuğa oturursa hiç de garip görünmez.Tatlıses'in yardımcısına parti isimleriKENDİ işini kendi takip etmek isteyen Cem Uzan'ın politikaya gireceğini burada yazdım. Ben mi aklına getirdim bilemem ama iş ciddiye bindi. İbrahim Tatlıses'in alt kadrosundan politikaya atılan Cem Uzan, bugün sahne alacak ve ‘‘Ben de politikada yerimi alıyorum’’ diyecek.Bu artık biliniyor. Bilinmeyen ise partinin adı. Bana ulaşan pek çok öneri var. Sıralayayım:CUP: Cep to Uzan Partisi.UGP: Uzan'ın Geliyorum Partisi.ÖCP: ÖpüCem Partisi.GCP: GötüüürCem Partisi.YADP: Yedik Ama Doymadık Partisi.KPKYP: Kendin Pişir Kendin Ye Partisi.İbrahim Tatlıses'in genel başkanlığında siyasete giren Cem Bey'e başarılar diliyorum.Partinin adı yukardakilerden biri olmasa bile, içeriği nasıl olsa bunların hepsi olacak.En güçlüDSP'de boşalan bakanlıklara ‘‘oturtulan’’lardan adını ilk kez duyduğum biri ‘‘DSP güç kazandı’’ dedi. Doğru.En güçlü hali, Rahşan Ecevit ile Bülent Ecevit baş başa kalınca olacak.Mezbahada mı arenada mı?İSPANYA'da boğa güreşleri protesto edildi. Hem de çıplaklar tarafından. Aslına bakarsanız, ben de boğaların önce şişlenip, sonra kargılanıp, sonra bir muletayla kandırılıp ardından kılıçlanarak öldürülmesini izleyemem.İçim kaldırmaz.Yapılanı insanlık dışı bulurum.Fakat bazen de kendimi boğanın yerine koyarım.Bir mezbahada, ayakları bağlı, motorlu bir testerenin altında mı can vermek isterim, yoksa bir arenada kaybetme olasılığı yüksek de olsa şerefle dövüşerek mi?Siz hangisini istersiniz?NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Politikacılar, ruh sağlıksızlıklarının bulaşıcı olduğunu idrak ettiği zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!