Ebru öğretmenin sınıfında kalem-kâğıt yerine kostüm var

Güncelleme Tarihi:

Ebru öğretmenin sınıfında kalem-kâğıt yerine kostüm var
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2024 07:00

Sınıf öğretmeni Ebru Kapaklıkaya, sınıfında tahta ve kağıt kalem yerine basit malzemelerden ürettiği dekor ve kostümler kullanıyor. Ebru öğretmen ilkokul öğrencileri için her konuya ayrı bir eğitim materyali hazırlıyor. Öğrencileri farklı kostümler giyerek aynı anda birden fazla konuyu oyunla öğreniyor. Diğer yandan Ebru öğretmen öğrencileriyle yaptıkları besteleri de onlarla stüdyoya girerek kaydediyor.

Haberin Devamı

 

Eskişehir Şehit Yalçın Baykuş İlkokulu sınıf öğretmeni Ebru Kapaklıkaya okumayı erken öğrendiği için okula da erken başladı ama küçük bir çocuğun okuldaki öğrenme yolculuğu sırasında yaşadığı zorluklar hep kulağına küpe oldu. Adana’da bir köy okulunda 5 yaşında ilkokula başlayan Ebru Kapaklıkaya Niğde Üniversitesi sınıf öğretmenliği n mezun olduğunda aklında sıradışı bir öğretmen olmak vardı. Çocukluğunda eğitim hayatında yaşadığı öğrenme zorluklarını ve handikapları, öğrencileri yaşamasın diye farklı öğretim metotları uygulamaya başladı. Ebru öğretmen örneğin velilerin de desteğiyle hazırlanan kartondan dekor ve kostümlerle sınıfta bir trafik ortamı oluşturuyor ve aynı anda hem alfabeyi hem de rakamları öğretiyor. Küçük öğrenciler, trafik ışıkları, yolda ilerleyen araçlar üzerinden pek çok farklı konuyu aynı anda öğreniyor. Çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir yöntem olan ‘Montessori Eğitimi’ni zengin şekilde uygulayan eğitimcilerden olan Ebru öğretmen şu an 3’üncü sınıf öğrencileriyle devam eden öğretmenlik serüvenini şöyle anlatıyor:

Haberin Devamı

Ebru öğretmenin sınıfında kalem-kâğıt yerine kostüm var

‘BU ÇOCUKTAN BİR ŞEY OLMAZ’ DEMİŞLERDİR
“Yaptığım her şey kendi öğrenciliğimden aslında. Okuma yazmayı erken öğrenince öğretmen 5 yaşımda kaydını yapalım demiş. İlkokula erken başladığım için 15 yaşımda üniversiteli,19 yaşımda öğretmen oldum. Parlak bir öğrenci değildim. Birleştirilmiş sınıfta klasik öğretim yöntemlerinde başarısızdım. ‘Bu çocuktan bir şey olmaz’ demişlerdi. Ortaokul ve lisede başarısızlık hissi beni sardı. Köyde düğünlerde şarkı söyleyen bir çocuktum. Lisede bir öğretmenimin ‘bildiğin yoldan yürü’ demesiyle bir gitar aldım, konserlere çıktım.

Ebru öğretmenin sınıfında kalem-kâğıt yerine kostüm var
UNUTULMAYACAK ANILARA ‘BİLGİ’ EKLİYOR
Sınıf öğretmenliği bölümüne kazanabildiğim için gittim. Öğretmenliği nasıl yapacağımla ilgili kaygılarım vardı çünkü öğrencilikte de dersi anlamakta zorlanıyordum. Dikkat sorunum ya da zeka problemim yoktu. Ancak yöntem bana uygun değildi. İş öğretmenliğe gelince algılayamama nedenimin aptal olduğumdan değil anlatım şeklinden kaynaklandığını fark ettim. Müzikle, farklı materyaller ve oyunlarla öğretebilirim diye düşündüm. Her çocuk anlar ancak her çocuk aynı hızda ve aynı şekilde anlamaz. Konuları her öğrencinin anlayabileceği seviyeye getiriyorum. Bunu oyunla, ritimle yapıyorum. Çarpım tablosunu ritmik saymayı zıplayarak öğretselerdi daha kolay öğrenirdim. Açıları, yerde ayaklarını açarak öğretselerdi daha iyi kavrardım. Einstein; ‘eğitim okulda öğretilen her şeyi unuttuğunda arta kalandır’ diyor. Biz tahtaya yazılan bilginin ne kadarını hatırlıyoruz ? Ancak deneyimi unutmuyoruz. Deneyimin içine bilgiyi eklersen bilgi de unutulmaz.

Haberin Devamı

Ebru öğretmenin sınıfında kalem-kâğıt yerine kostüm var
KAZANIM SADECE ‘BİR HARF’ GİBİ GÖRÜNSE DE...
Sınıfta tahta, kağıt ve kalemi ana materyal olarak kullanmıyoruz. Ancak ilgili etkinlikler bittikten sonra özet çıkararak not tutuyoruz. Tahtaya yazıp bunu defterinize geçirin diyen bir öğretmen değilim. Alfabe öğretiminde örneğin ‘O’ harfi için ‘otobüs’, ‘G’ harfi için ‘gemi’ oldular. Ben de hazırladığım parkura ‘güvenli geçiş alanlarını’, ‘trafik işaretlerini’ yerleştirdim. Rotada kelimeler okuduk. Yolcu alırken ileri, yolcu bırakırken geri saydık. Bu şekilde hem matematik hem Türkçe, hem hayat bilgisi derslerinin tüm kazanımlarını oyunla aldık. Matematiği de kağıttan çıkarıp oyuna çevirdik. ‘Yuvarlama’ öğretirken iki kaydırağı birleştirdim. Bir tarafına 0’dan 5’e diğerine 5’ten 10’a kadar sayıları yazdım. Hangi onluğa daha yakınsa o taraftan kayarak öğrendik.

Haberin Devamı

ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ, VELİ ÜÇGENİ
Bizim velilerimiz evde dizi izlemek yerine çocuğuyla yarınki ders için materyal hazırlığı yapıyor yapıyor. Çocuk tabletle oynamak yerine mesela bir kostüm üretiyor. Sessiz bir çocuğun giderek kendini ifade etme becerisine sahip bir çocuğa dönüştüğünü görünce veliler de bu sisteme inandı.

Ebru öğretmenin sınıfında kalem-kâğıt yerine kostüm var
SUPER MARIO VE HUGO İLE ÖLÇME DEĞERLENDİRME
Süper Mario ve Hugo’yu da ölçme unsuru olarak kullandık. Kağıt kaleme gerek olmadan çocuk parkurdaki harfleri topladı, topladığı harflerden kelimeler oluşturdu. Bazen de cümledeki boş kelimeleri doldurdu aslında bu da çocukları ‘ölçme’ yöntemiydi.

Haberin Devamı

BU ÇAĞIN ÇOCUKLARINA UYGUN BESTELER
Diğer yandan Ebru öğretmen hazırladığı ‘Cebimdeki Notalar’ projesinde öğrencilerinin yazdığı şiirlerden çocuk şarkıları yaptı. 15 bestesi olan ve 4’ünü öğrencileriyle hazırlayan Ebru öğretmen projenin ikinci yılında öğrencilerine ve 100 meslektaşına ukulele öğretti. Cumhuriyetin 100’üncü yılı için besteledikleri ‘Ata’m Gamzelerimde’ ise yüzlerce okulda gösterilerde kullanıldı. Ebru Kapaklıkaya;
“Bir orman şarkısı var; ‘tohumlar fidana, fidanlar ağaca’... Yıllardır bunu söylüyoruz. Müzikler, ritimler çok değişti. Bu çağın çocuklarına uygun besteler yapmak istedik” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!