Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında talimatla İstanbul'da savcıya ifade veren emekli albay Arif Doğan'ın ifade tutanakları, aralarında emekli Albay Temizöz'ün bulunduğu 7 sanıklı dava dosyasına konulmak üzere Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
Emekli albay Doğan, 3 sayfadan oluşan ifadesinde, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde İstihbarat Şube Müdürü olarak çalıştığı dönemde, Türkiye genelinde görev yapmak üzere komutanlık talimatıyla Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı ağı kurduğunu belirtti.
JİTEM'İ BEN KURDUM
Söz konusu hususun “genel komutanlığın emri, İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının onayıyla” gerçekleştirildiğini kaydeden Doğan, şunları ifade etti:
“Gerek jandarma gerek polis mıntıkasında, bakan emriyle istihbarat çalışmaları yapıyorduk. İstihbaratlar sonucu elde edilen bilgi ve belgeler jandarma ve polis yetkililerine teslim edilerek operasyonel faaliyetler onlar tarafından gerçekleştirilirdi. Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığının yapılanması iller bazında istihbarat tim komutanlığı şeklindeydi. JİTEM de operatif istihbarat birimiydi. Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığının istihbarat toplayarak ilgili mercilere bildirmesi sonucu yapılacak operasyonel faaliyetlerdeki gecikme ve bir kısım sıkıntılar dolayısıyla ortaya çıkan ihtiyaç nedeniyle Jandarma Genel Komutanlığı emriyle Jandarma Asayiş Bölge Komutanlığı bünyesinde ikinci bir emre kadar JİTEM 'Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele Grup Komutanlığı' adı altında deneme amaçlı bir kadro oluşturuldu. JİTEM'in kurucusu benim ve bu yapının oluşturulması emrini veren hatırladığım kadarıyla Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Burhanettin Bigalı idi. JİTEM'in görev alanı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği sınırları içerisinde kalıyordu. 1990 yılı sonrasında JİTEM adı altında yürütülen olaylar ve faaliyetler hakkında herhangi bir bilgim yoktur.”
Kendisinde geçici hafıza kaybı bulunduğunu kaydeden Doğan, 1990 yılında söz konusu görevi Albay Veli Küçük'e devrettiğini, OHAL sınırları içerisinde kalan JİTEM ile ilgili yetkilerini ise kimseye devretmediğini ifade etti.
BİR ASKERİN 100 BİN DOLAR KARŞILIĞINDA IRAK'A TESLİM EDİLDİĞİ İDDİASI
Diyarbakır'daki özel yetkili savcı tarafından hazırlanan ve emekli albay Arif Doğan'a sorulan sorular arasında, avukat Tahir Elçi'nin geçen yıl Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği suç duyurusunda yer alan, “21 yıl önce Antalya'da askeri birliğinden alınan Mehmet Kılıç'ın 100 bin dolar karşılığında Irak devletine teslim edilmesi” iddiaları da yer aldı.
Doğan, ifadesinde, söz konusu iddiaların doğru olmadığını, bu olayla ilişkisi bulunmadığını belirtti.
Mehmet Kılıç'ın sonradan “Meho Gevdan” olduğunu öğrendiğini kaydeden Doğan, “Bu şahıs Saddam'ın baskılarından kaçarak gelen şahıslardandır. Bir aşiret reisiydi. Bu olayı sonradan duydum. İbrahim Babat'ın kod ismi 'Meti' idi, kendisi Suriyeliydi. Şaban Bayram da astsubaydı. Bunlar Silopi bölgesinde görevliydiler. Benim kurduğum JİTEM'in personeli değildiler. Bunlar Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığının görevlileridir. Ben 'Saddam'a teslim edildi' diye bir şey duymadım. Para karşılığında Irak istihbaratına teslim edildiğini duydum” dedi.
Avukat Elçi, suç duyurusu dilekçesinde, 12 yıl boyunca Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Zaho Bölge Peşmerge Komutanı olarak görev yapan Mehmet Kılıç'ın, Saddam Hüseyin yönetiminin, Kürtlere karşı kimyasal silah kullanması üzerine ailesiyle Türkiye'ye kaçarak Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine yerleştiğini kaydetmişti.
Hakkında idam kararı bulunan ve aynı zamanda Türk vatandaşı olan Kılıç'ın 1989 yılının ocak ayında vatani görevini yapmak üzere Antalya 3. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığına teslim olduğunu belirten Elçi, suç duyurusu dilekçesinde şu ifadelere yer vermişti:
“Kılıç, burada vatani görevini yapmakta iken o dönem Diyarbakır ve Silopi JİTEM komutanları olan şüpheli Arif Doğan ve halen hayatta olmayan Ahmet Cem Ersever'in talimatıyla JİTEM üyesi jandarma astsubayı Şaban Bayram ve Tokat-Niksarlı Erol adlı er tarafından Antalya'daki birliğinden alınmak istenmiş, adı geçenler tarafından alınıp götürülmek üzere birlikteki komutanları tarafından çarşı iznine çıkarılmış, birlik nizamiye kapısından alınmış, elleri arkadan bağlanarak Silopi'ye getirilmiş ve burada JİTEM komutanları tarafından 100 bin dolar karşılığı Irak devlet yetkililerine teslim edilmiştir.”
YEŞİL MÜKEMMEL BİR İSTİHBARATÇIDIR
Emekli albay Arif Doğan, ifadesinde, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım'ı tanıdığını belirterek, şunları kaydetti:
“Kendisi mükemmel bir istihbaratçıdır. İcraatları hakkında bilgim yoktur. Kendisi Bingöl-Tunceli ve Muş bölgelerinde görev yapmıştır. Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığına bağlı bir elemandı. Maaşlı bir ajandı. Kendisinin iki sene çalıştığını biliyorum. En son 1994 yılında Niğde Jandarma Alay Komutanı olduğum dönemde bana uğradı. Bir görevden döndüğünü söyledi. Hangi görevden döndüğü konusunu konuşmadık. Yemek yedik. Bu süreçten sonra da kendisiyle görüşmemiz olmadı. Mahmut Yıldırım'ın vatanperver biri olduğunu bilirim.”
“MUSA ANTER'İ KİMLERİN ÖLDÜRDÜĞÜNÜ BİLMİYORUM”
Faili meçhul cinayetler konusunda bilgisi olmadığını ifade eden Doğan, yazar Musa Anter'in öldürüldüğünü sonradan duyduğunu, kendisini tanıdığını belirtti.
Musa Anter'in Kürt milliyetçisi olduğunu kaydeden Doğan, onun kimler tarafından öldürüldüğünü bilmediğini ancak kişisel kanaatinin bu işi terör örgütü PKK'nın yaptığı yönünde olduğunu ileri sürdü.
Faili meçhul cinayetlerle isminin anılmasından ciddi rahatsızlık duyduğunu belirten Doğan, ifadesinin son bölümünde şunları belirtti:
“Görev yaptığım sırada toplu çatışmalar haricinde hiçbir kimseye tetik çekmedim, kimseye bu konuda emir vermedim, tetik çektirmedim. Benim hakkımda asılsız iddialarda bulunan şahısların benden daha üst görevli olmasını beklerdim. Mevcut durum karşısında beni yargılayanın Türkiye Cumhuriyeti yargı mekanizmaları olduğuna inanmıyorum. Beni asıl yargılayan PKK'dır. Mahkeme ve savcılık birimlerine asılsız iddialarla gelmektedirler. JİTEM'i ben kurdum. Geçici emirle denenmek üzere kurulmuş bir ünite, yapıdır. Kadrolu bir yapısı yoktur.”