Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2003 00:00
Dün Ankara'da gözaltına alınan depremzedelere Düzce depreminin 4. yıldönümünde 5'er yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.'Düzce depreminde mağdur oldukları ve sorunlarının çözümlenmediği'' gerekçesiyle eylem yaptıkları başkentte dün gözaltına alınan 45 kişi hakkında, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet iddiasıyla 5'er yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Sıhhiye'deki Abdi İpekçi Parkı'nda 12 Eylül'den beri eylem yapan Düzceliler'e destek vermek için dün Ankara'ya gelen bir grup, Başbakanlığa yürümek isteyince güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmıştı. Ankara Adliyesi'ne sabah saatlerinde geniş güvenlik önlemleri altında sevk edilen gözaltındaki 45 kişi, öğle saatlerine kadar Ankara Cumhuriyet Savcısı Hamza Uçar'a ifade verdi. Bu kişilerin hukuki durumlarını dikkate alan Savcı Uçar, sorgunun ardından 45 kişi hakkında Asliye Ceza Mahkemesi'ne dava açtı. Sanıklar, öğleden sonra Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Kimlik tespitlerinin ardından söz alan sanıkların müdafii avukat Ali Ersin, müvekkillerinin 72 gündür demokratik haklarını yasalar çerçevesinde kullandıklarını, herhangi bir suç işlemediklerini söyledi. Depremzedelerin, uygun ödeme koşullarıyla arsa sahibi olmak istediklerini savunan Ersin, müvekkillerinin haklı taleplerini iletmek amacıyla Başbakanlığa yürümek istediklerini kaydetti. Müvekkillerinin güvenlik güçlerine zorluk çıkarmadığını, pankart taşımadığını anlatan Ersin, ayrıntılı yazılı savunma hazırlayacaklarını belirtti ve beraat talebinde bulundu. DEPREMZEDELER SERBEST KALDI Yargıç Ali Muzaffer Mutlu, Cumhuriyet Savcısı'nın da görüşü doğrultusunda sanıkların tutuklanmalarına yer olmadığına karar verdi. Abdi İpekçi Parkı'nda dün meydana gelen olayla ilgili tutanak düzenleyen güvenlik görevlilerinin mahkemeye çağrılmasını kararlaştıran Mutlu, sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi ve duruşmayı erteledi. İddianamede, depremzedelerin, 12 Eylül tarihinden beri Abdi İpekçi parkında çadırlı eylem yaptıkları belirtiliyor. Ankara Valiliği'nin Düzce Depremzedeler Derneği Başkanı Ayşegül Şenol'u tebligatnameyle uyarmasına rağmen eylemin sona erdirilmediği anlatılan iddianamede, 11 Kasım tarihinde Ankara'ya gelen Düzceliler'in Başbakanlığa yürümek istedikleri, güvenlik güçlerinin 2 kez uyarmasına rağmen ısrarcı davrandıkları ve zor kullandıkları ifade ediliyor. İddianamede, 45 sanık hakkında, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 28. maddesinin 1. ve 4. fıkraları uyarınca yargılama yapılarak, 1 yıl 6'şar aydan 5'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. GÖZALTIDüzce depreminin 4. yılında barınma sorunlarına çözüm bulunması talebiyle 70 gündür Ankara’da bekleyen 45 Düzceli depremzede gözaltına alınmış, Abdi İpekçi Parkı’ndaki eşyalarına da “çevre kirliliğine sebep olduğu” gerekçesiyle zabıtalar tarafından el konulmuştu. CHP Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Düzceli depremzedelerin niçin gözaltına alındığını sordu. TBMM Başkanlığı'na sunulan soru önergesinde, Başbakanlığa gelmek isteyen depremzede temsilcilerinin gözaltına alınmasına açıklık getirilmesini isteyen Baloğlu, ''Sorunları çözmek yerine, sorunlarını anlatmak isteyenleri gözaltına almak ve dilekçe hakkının kullanılmasına engel olmak sizce demokratik işleyişe uygun mudur?'' dedi. Baloğlu, gözaltına alınmanın kabul edilecek bir uygulama olup olmadığını sorarken, iktidarın, Düzce halkına hangi olanakları sağladığını da öğrenmek istedi. YAŞAMINI YİTİRENLER İÇİN TÖREN DÜZENLENDİBolu'da, 12 Kasım 1999 tarihindeki depremde yaşamını yitirenler törenle anıldı. Bolu'daki Deprem Anıtı'nda düzenlenen törende, Vali Mehmet Ali Türker, Bolu 2. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Hakkı Yılmaz Çiyan, Belediye Başkanı Yüksel Ceylan, anıta çelenk sundu. Depremde hayatını kaybeden 48 kişi anısına saygı duruşunda bulunulmasının ardından, İstiklal Marşı okundu. Törene katılanlar daha sonra Bolu Deprem Müzesi'ni gezdiler. Törene katılan depremzedelerin, gözyaşlarını tutamadıkları ve 12 Kasım1999 depreminin acısını yeniden yaşadıkları gözlendi. Deprem Müzesi'ni 3 yaşındaki torunu Esra ile gezen Bilal Arslan (59) 12 Kasım depreminde Sağlık Mahallesi'nde bulunan evlerinin yıkıldığını anlatarak, ''Torunum Esra depremden sonra çadırda doğmuştu. Ona yaşadığımız çadırın ve yıkılan evimizin fotoğrafını gösterdim. Bence çocuklar büyüklerinin yaşadığı acıyı unutmayarak depreme hazırlıklı olarak yetiştirilsinler'' diye konuştu. Müzeyi ziyaret eden Bolu 2. Komando Tugayı personeli de komandoların katıldığı yardım çalışmalarının fotoğraflarını görünce duygulu anlar yaşadılar. ''DEPREM, TARİHİ AHŞAP ESERLERİN YIKILMASINI HIZLANDIRDI'' Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Tülin Çoruhlu, Marmara depreminin, bölgedeki tarihi ahşap eserlerin yıkılmasını hızlandırdığını söyledi. Çoruhlu, yaptığı açıklamada, depremin, korunması gereken taşınmaz kültür varlıklarına büyük zarar verdiğini belirterek,''Deprem, tarihi ahşap eserlerin yıkılmasını hızlandırdı'' dedi. Kültür varlıklarına sahip çıkılması ve restorasyonlarının yapılması gerektiğini ifade eden Çoruhlu, ''Sık yaşanan depremler nedeniyle bu bölgedeki taşınmaz kültürel varlıklar, diğer yerlere oranla daha az kaldı'' diye konuştu. Toplumun tarihi değerlere karşı duyarlı olması gerektiğini de belirtin Çoruhlu, şöyle devam etti: ''Deprem bölgesindeki şehirlerin eski dokuları korunmalıdır. Çünkü ahşap olan eski yapılar, deprem, yağmur, yangın ve fırtınadan etkilenerek hasar görüyor ya da yok oluyor. Merak duyulan bu tür eserlerin korunması için ise gerekenler yapılmıyor. Ayakta kalan serlere yeterince sahip çıkılmıyor. Ne yazık ki bu kültürel varlıkların değerini bilmiyoruz. Bu gidişle tarihi eserler yok olacak.'' Çoruhlu, taş yapıların ise müdahale edilmediği sürece ayakta kaldığını söyledi. DEPREMZEDE KADIN SOKAKTA KALDI Marmara Depremi'nde eşini, çocuğunu ve 18 yakınını kaybeden Cahide Albayrak (41), Adapazarı'nda sığınak bulamadığı için sokakta yatıp kalkıyor. Albayrak, yaptığı açıklamada, depremi yaşadığı Gölcük'te Belediye'den yardım alamayınca Adapazarı'na geldiğini, ancakburada da sokakta kaldığını söyledi. Albayrak, şunları söyledi: ''Eşim Remzi Kırlangıç, 12 yaşındaki kızım Sibel ve aileden 18 kişiyi kaybettim. Valilik ve Büyükşehir Belediyesi'nden yardım istedimama kimse ilgilenmedi. Ev kadınıyken, birden sokaklarda yaşamaya başlamak çok ağır geldi. Sokaklar çok acımasız ve tehlikeli ama gidecek yerim yok. Sığınacak bir yer arıyorum. Yetkililer, (Evlen) diyerek akıl veriyor. Yüreğimdeki acı sönmemişken nasıl evleneyim.'' Cahide Albayrak, ölen eşinin ayakkabıcılık yaptığını, bu yüzden hiçbir sosyal güvencesi bulunmadığını da sözlerine ekledi. CUMHURBAŞKANI SEZER'DEN DEPREM MESAJI Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, depremlerin önceden bilinemeyen ve engellenemeyen doğal felaketlerden olmasının, karşılaşılan büyük yıkımların özrü olarak değerlendirilemeyeceğini belirtti. Sezer, Düzce depreminin 4. yılı dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Mesajında, Türk ulusunu derinden etkileyen, maddi ve manevi yıkımlara yol açan Marmara depreminin yaraları sarılmadan yaşanan Düzce depremi ile acıların katlandığını ifade eden Sezer, bu gelişmelerle Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği ve bunun yüklediği sorumluluğun göz önüne serildiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Sezer, devletin ve Türk ulusunun bu felaketlerin ardından toplumun tüm kesimlerinin katıldığı bir dayanışma örneği sergileyerek, depremin yaralarını sarmak için var gücüyle çalıştığını belirterek şunları kaydetti: ''Depremlerin önceden bilinemeyen ve engellenemeyen doğal felaketlerden olması, karşılaşılan büyük yıkımların özrü olarak değerlendirilemez. Birey, toplum ve devlet olarak deprem konusuna daha duyarlı yaklaşmalı, depremleri ve getirdiği yıkımları unutmamalı, gerekli önlemleri zaman yitirmeden almalıyız. Depreme karşı alınacak en etkili önlem, yurttaşlarımızın eğitilmesi ve toplumsal bilincin artırılmasıdır. Bu bilinci, en yapıcıdenetleme düzeneği olarak geliştirmeli, yayılmasını sağlamalıyız. İnşaatlarımızın kalitesinin yükseltilmesi ve deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeğinin gözetildiği kentleşme anlayışının egemen olmasının acılarımızın en aza indirilmesinde etkili olacağını unutmamalıyız.'' Türk ulusunun bir daha böyle acılar yaşamaması dileğinde bulunan Cumhurbaşkanı Sezer, depremde yaşamını yitiren yurttaşlara Tanrı'dan rahmet, ailelerine de başsağlığı ve sabır dileklerini ifade etti. "DEPREMLE YAŞAMAYI ÖĞRENMELİYİZ"TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'nin deprem kuşağı üzerinde olduğunu belirterek, ''Bu durumun, depremle yaşamayı öğrenmemizi ve olası depremlere karşı her an hazırlıklı olmamızı gerekli kıldığını'' söyledi. Arınç, Düzce ve çevresinde 12 Kasım 1999'da meydana gelen depremin4. yılı nedeniyle bir mesaj yayımladı. Büyük can ve mal kaybına neden olan deprem felaketinin üzerinden dört yıl geçmesine rağmen hala acı ve üzüntüsünün yüreklerde duyulduğunu ifade eden Arınç, şunları kaydetti: ''Devletimiz ve aziz milletimiz, Marmara Bölgesi'nde 17 Ağustos'ta, kısa bir süre sonra da Düzce ve çevresinde meydana gelen depremin acısını gidermek, açılan yaraları sarmak için gönüllü bir seferberlik içerisine girmiş; bu doğal yıkımdan zarar görenlere yardımedebilmek için ellerinden gelen çabayı göstermişlerdir.Depremden zarar gören vatandaşlarımızın hayata bağlılıklarını artırmak, yarınlarına güvenle bakabilmelerini sağlamak ve onlara daha iyi imkanlar sunabilmek için çabalarımızı sürdürmeliyiz. Ülkemizin deprem kuşağı üzerinde olması, depremle yaşamayı öğrenmemizi ve olası depremlere karşı her an hazırlıklı olmamızı gerekli kılmaktadır. Depremleri en az kayıpla atlatabilmek için bu alandaki eksikliklerimizin sağlıklı bir biçimde belirlenmesi, gereksinim duyulan örgütlenmelerin tamamlanması ve etkili denetim düzeneklerinin hızla yaşama geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.'' TBMM Başkanı Arınç, mesajının son bölümünde, milleti yasa boğan felaket sırasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan bir kez daha rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diledi.
button