Duygusal şantaj evliliği yıpratıyor

Güncelleme Tarihi:

Duygusal şantaj evliliği yıpratıyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 02, 1998 00:00

Haberin Devamı

Birçok evlilikte çiftler krizleri aşmak için duygusal şantajlara başvuruyor. Ancak uzmanlar, eşi ‘hizaya getirmek’ için başvurulan duygusal baskının dozunun iyi ayarlanması gerektiğini söylüyorlar ve uyarıyorlar: Aksi halde evliliğiniz her an çatırdayabilir.

Evde büyük bir kavga patlak vermişti. Karı-koca birbirlerine girmiş, bağırışıyorlardı. Kadının gözlerinden birden yaşlar boşandı. Hıçkırıklara boğulmuş ağlıyordu. Erkek ‘yine dozu kaçırdım, abarttım’ diye düşündü. Suçluluk duygusu içini kemirmeye başladı. Sonra yavaşça kadına yaklaştı, omzunu sıvazladı. Bir kez daha karısının gözyaşlarına teslim olmuştu.

Gözyaşları genelde üzüntü ve acının işaretidir. Amerikalı psikolog Susan Forward'a göre ise gözyaşı birçok evlilikte eşi yola getirmek için duygusal şantaj aleti olarak kullanılıyor. Eşine istediği şeyi yaptırmak isteyen kişi çeşitli duygusal şantajlara başvuruyor. Gözyaşları da bunlardan biri. En çok tercih edilen diğer duygusal şantajlar ise ilgisizlik, içine kapanma, cinsel ambargo ve tehditler...

Kadınların en çok tercih ettiği duygusal şantajların başında ise cinsel ambargo geliyor. Kocasını hizaya getirmek isteyen yatağa girer girmez sırtını eşine dönerek cinsel ambargo koyuyor. Erkeklerin çoğu ise problemleri konuşarak çözmek yerine kaçışı tercih ediyor. Bazı durumlarda ise şiddete başvurmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar.

İsviçreli psikolog Guy Bodenmann, ‘Çalışanların % 68’i işini kaybetme korkusuyla yaşıyor. Kadınlar ise hem aile, hem de işyerinin çifte baskısı altında' diyor. Stres dozajının artması ise ilişkiyi aşındırmaya başlıyor. İş ve aile stresi yüzünden birbirlerine vakit ayıramayan çiftler arasından bir süre sonra iletişimsizlik patlak veriyor. Bodenmann'a göre stres altında iletişim kurma şansı yüzde 40 oranında azalıyor. Özellikle söylenmeyen, belki de farkında olmadan jest ve mimiklerle verilen tepkiler ise karşı tarafta olumsuz bir etki yaratarak, stresin daha da artmasına neden oluyor.

Uzmanlar, yeni evlenen bir çiftin boşanma ihtimalini, çeşitli kriterleri baz alarak tahmin edebiliyor. Bodenmann, ‘Bugün yeni evlenen bir çiftin boşanma ihtimalini hesaplayabiliriz. İyi bir ilişki, çiftlere günlük yaşamları ve sorunlarıyla ilgili konuşabilme fırsatı veren duygusal yakınlığa bağlıdır.’ Bu nedenle İsviçreli psikolog, çiftlere birbirlerine daha fazla zaman ayırmalarını ve sorunlarını birlikte çözmelerini tavsiye ediyor.

‘Evlilik krizlerini aşmak için güçlü olmak’ adlı kitabında Alman psikolog Peter Lauster, ‘Birçok insan ilişkiye gözü kapalı dalıyor. Aşık oldukları dönemde gönüllerini kaptırdıkları kişinin kendilerini uygun olup olmadığını, beklentilerini yerine getirip getiremeyeceğini hiç düşünmüyorlar’ diyor. Bir süre sonra eşin beklentilere uymadığı anlaşılıyor. İşte bu durumda eşimizi, öngördüğümüz şablona uydurmak için duygusal şantaja başvuruyoruz. Bazı durumlarda şantaj, küçük krizlerin aşılmasını sağlarken, bazen geri dönülmez hatalara yol açabilir. Sahte gözyaşlarına başvurmadan önce bir kez daha düşünmekte fayda var...

Duygusal şantaja dayanma kılavuzu

Amerikalı psikolog Susan Forward, ABD'de piyasaya çıkan ‘Duygusal Şantajcılık’ adlı kitabında eşinin duygusal baskısı altında olan çiftlere şu tavsiyelerde bulunuyor.

Dayanıklı olun:

Artık durum şantaja uğrayan kişi için dayanılmaz hale gelmiştir. Kişi daha fazla tahammül edemeyeceğini düşünür. Ancak kendi kendine ‘Bunun üstesinden gelebilirim’ diyerek kendine güç vermeli, dayanıklı olmalıdır.

Teslim olmayın:

Duygusal şantajlara hemen teslim olmayın. Köşeye sıkıştırılmanıza izin vermeyin. Böylece bu konuda söz söyleme hakkı size geçecektir.

Eşinizi gözlemleyin:

Durumu kavramaya çalışın. Gözyaşları ya da yüzü kaplayan kızgınlık ifadesi, duygusal baskının bir ifadesi olabilir. Eşinizin duygusal baskı kurup kurmadığını anlayın.

Kararınızı açıklayın:

Kendinizi savunarak iletişim kurabilirsiniz. ‘Senin olayı böyle algıladığını biliyorum...’ ya da ‘Seni kızdırdığım için üzgünüm...’ iyi bir başlangıç olabilir. Veya da ‘Tehdit, gözyaşı ya da bağırmanın bir faydası yok ve sorunlarımızı böyle çözemeyiz’ diyerek iletişim yolu aranabilir.

Uzlaşma arayın:

Düşmanlığı bir kenara bırakın ve eşinizle uzlaşma sağlamaya çalışın. ‘Sorunumuzun üstesinden nasıl gelebiliriz?’ ya da ‘Bu meselenin senin için neden bu kadar önemli olduğunu anlamam için bana yardımcı olabilir misin’ gibi sorular işinize yarayabilir.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!