Güncelleme Tarihi:
Son günlerde yapılan müzayedeler ve satılan eserler ile ilgili 3 kuşaktır ve yüz yıldan fazladır müzayedecilikle ilgilenen Portakal Sanat Evi'nin sahibi Raffi Portakal ve ressam İsmail Acar ile müzayedeler üzerine konuştuk. Raffi Portakal müzayedecilik konusunda Türkiye'nin en köklü ailelerinden bir tanesinin üyesi olarak Portakal Sanat Evi'nin sahibi. Geçtiğimiz günlerde satışa çıkan ve daha sonra geri çekilen Kabe'nin Anahtarı ile yüksek fiyata satılan Süleyman Seyyid'in Karpuzlu Natürmort da bu müzayede evinde satışa sunuldu.
Raffi Portakal
Son zamanlarda sanat eserleri eskiye nazaran daha yüksek fiyatlı satılmaya başladı. Bunun sebebini neye bağlıyorsunuz?
Toplumun gelişmesi hepsi birbirine bağlı bir şekilde ilerliyor. Daha öncede hiç yalılar bugünkü fiyatlara satılmıyordu ama şimdi 25-30 milyon dolara yalılar satılmaya başlandı. Bunun en önemli sebebi zaten daha önce çok düşük bir fiyattaydılar, olması gerekenden daha düşük. İkincisi de bu yükseliş sağlıklı olması için yükselişin uzun süre aynı fiyatta ve daha da yükselmesi lazım. Daha öncede böyle durumlar yaşadı Türkiye. Çok süratli yükselen sanat eserlerindeki örneğin tablolarda fiyatlar çok yukarıya gitti daha sonra kriz dönemlerinde müthiş sarsıntılar geçirdi ve aşağıya indi.
"ÅžAHESERLERÄ°N FARKI ANLAÅžILACAK"
Krizden bahsettiniz ama şu anda küresel bir kriz içerisindeyiz hala ve fiyatlar buna rağmen yükseldi bu aslında şaşırtıcı değil mi sizce?
Bir bakıma öyle yalnız yükselen fiyatlar şaheserlere doğru yöneldi. Bu iyi bir şey en azından şaheser ile eser arasındaki fark anlaşılmaya başladı.
Peki sanata ve sanatçıya katkısını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yaşayan sanatçıya bunun katkısının olmaması mümkün değil. Bir kere sanatçı giderek daha iyi yaşam koşullarına ulaşıyor. Daha iyi yaşam koşulları derken daha iyi bir ev daha iyi bir araba demiyorum. Hayır, dünyayı daha iyi tanıma imkanları. Müzeleri daha çok gezme imkanları. Yurt dışında veya dilediğin noktalarda daha çok vakit geçirme imkanı demek. Daha özgürce sanat yapmak. Bir de sanat iltifata tabiidir diye eski bir deyim var. Yani iltifat edildikçe sanatçı beslenir. Eskiden saygı gören Sultan 2. Beyazıt'ın döneminin önemli hatta 2. Şeyh Hamdullah'ın hokkasını tuttuğu söylenir, sık sık onu ziyarete gittiği söylenir.
Floransa'da da Medici ailesi var, mesen bir aile, zengin bir aile. Oradaki ailenin ileri gelenleri Rafael'lerin ayaklarına gidiyorlar, onları ikna edip çalışmalara sokuyorlar, sanatçıların ayağına gidiyorlar, yanlarına alıyorlar, sofralarına davet ediyorlar, yani iltifat ediyorlar. Sanat iltifata tabiidir. Bizde, ben biliyorum ressamlarımız edebiyat alanında olsun heykeltraÅŸlar olsun uzun yıllar o gereken ilgi ve itibarı görmediler. Åžimdi görecekler. En azından o yolda adım atılıyor.Â
Buse ÖZEL'İN röportajı
"DUYDUKLARIM TÃœYLERÄ°MÄ° ÃœRPERTÄ°YOR"
Bu eserlerin yatırım amaçlı mı alındığını yoksa sadece o eserlere sahip olmanın sanatsal anlamında heyecanından mı satın alındığını düşünüyorsunuz?
Ben yakın zamana kadar bu suali soran insanlara hep sanat heyecanlandırır diyordum ama son zamanlarda duyduklarım yani kulaktan dolma değil bizzati alan insanların bana söylediği şeyler kulaklarımı ve tüylerimi de ürpertti. On tane 20, 30, 50 tane tabloyu birden aldıklarını söylüyorlar bir sanatçıda. Niye aldıklarını sorduğumuzda fiyatları yükseliyor yatırım amaçlı alıyoruz dediklerini duyuyorum. Demek ki böyle bir kesim de var. Ben o konuda geri kalmışım doğrusu.
Son yıllarda ya da en azından son 10 - 20 yıllık süreçte sizce satılan en önemli eser nedir Türkiye'de?
Herhalede KaplumbaÄŸa Terbiyecisi oldu tablo olarak.
Çok önemli bir şey zamanla ben bunun kıymetini bu kadar çok anlamamıştım. Gün geçtikçe tadını daha çok alıyorum. Ailemin ustam olması hem çabuk tanımamam kurum ve kişi olarak yardımcı olduğu gibi onların zamanında yaptığı hatalara yapmamama sebep oldu. Doğrusu bu çok büyük bir avantaj.
Portakal Sanat Evi Resim Sergisi'nden Görüntüler
Â
Â
Â
Â
Ä°smail Acar
"SANATIN AMACI KÖŞEYİ DÖNMEK DEĞİL"
Geçtiğimiz günlerde İtalya'nın Floransa şehrinde yapılan "Floransa Uluslararası Çağdaş Sanatlar Bienali"ne davetle katılan ve birincilik ödülü alan, Türk resim sanatının önemli isimlerinden İsmail Acar'a da bu soruları yönelttik. İsmail Acar da bunun sanat ve sanatçı açısından olumlu yanları olduğunu düşünüyor
Son zamanlarda dünyada ve Türkiye'de yüksek fiyatla satılan sanat eserleri bize sanatçılar açısından olumlu bir gelişme gibi görünüyor. Sizce de bu yüksek satış rakamları sanata katkı olarak değerlendirilebilir mi?
Yüksek satış rakamları tabiki sanata verilen önemin bir göstergesidir ve de Türkiye'de Doğançay, Güleryüz, Uluç, İnan gibi ya da Akyavaş gibi Türk resim sanatına emek vermiş sanatçıların eserlerinin yüksek rakamlara satılması genel olarak Türk sanatının ilerlemekte olduğunun bir göstergesidir; ancak genç sanatçıların bu durumu çok doğru okuması gerekir. Sanatın ya da sanat yapmanın amacı para kazanmak, köşe dönmek mi yoksa yaptığı işle yaşamını idame ettirmek mi ya da sanata adanan bir hayatın ne zaman verileceği bilinmeyen bir mükafat, bir ödül mü bir hizmetin bedeli mi bu değer ölçütleri; çünkü para bazen birçok sanatsal endişeleri de yok eden bir kavramdır. Dünle bugün arasında Doğançay'da hiçbir şey değişmedi. Tek değişim materyalist dünyanın üslendiği rol, sanata attığı el oldu. Önemli olan bu değişimi Türkiye dışındakı dünyaya taşımak , ama bu durum gençler için büyük tuzaklar barındırıyor. Hiç eser satamayan sanatçılar bile eserlerine şimdiden değersiz kalmamak için kafadan bir tane sıfır ilave etti.
"SANATA MI YOKSA OYUNCAKLARA MI İLGİ GÖSTERİLİYOR BELLİ DEĞİL"
Türkiye'de bu sanat eserlerine gösterilen ilginin gerçekten sanat için mi gösterildiğini düşünüyorsunuz?
İlgi aslında gerçekten sanata mı yoksa yeni keşfedilmiş oyuncaklara mı bilinmez ama bu ilgi dünyada da bu tip modalarla yaratılıyor. Bir hikaye ve ardından şaşırtıcı oyunlar... Yine de bal tutan parmağını yalar misali, sanat da bu ilgiden bir şekilde faydalanıyor. Bir taraftan sanata başka bir şekilde de ilgi yaratmak oldukça zor. Bu ilgi doğru şeyleri de tetikleyebiliyor. Bu süreçte benim en büyük beklentim, bu hareketli ortamlar sayesinde Türkiye'deki sanat pazarının dedikodularla yürüyen yapısını değiştirmesi.
Son olarak gerçekleştirilen müzayedeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında müzayedeler sanat pazarını zinde tutan aktiviteler; ancak her işte olduğu gibi bu alan da Türkiye'de birçok boşlukları barındırıyor ve art niyetli kullanılabiliyor, müdahalelere açık bir alan oluşu da cabası. Belli bir yaşın altı ya da genç sanatçıların müzayedelere katılmasını, alınmasını doğru bulmuyorum. Gençlerin ya da yaşayan sanatçıların galerileri mevcut ve bu galeriler bu sanatçıların fiyatlarını biliyorlar ve daha doğru bir hareket, tavır sergileyebilirler. Maalesef Türkiye'deki galeriler sadece kazandıkları parayı birincil grup sanatçılarını korumadıkları için müzayedeler galerilerin boşluğunu bir anlamda üstlenen kurumlar rölüne soyunmuş oluyorlar. Binlercesini üretebilecek gençlerin eserlerinin müzayedelerden alınması esnasında alıcı da korunamıyor ve de sanatın başındaki koruyucu hare dedikodulara dönüşüyor.
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â