Duyduk duymadık demeyin katil ben’im

Güncelleme Tarihi:

Duyduk duymadık demeyin katil ben’im
Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2010 01:58

ÖNCEKİ akşam bir arkadaşım arıyor.

Haberin Devamı

Adını bile bilmediğim bir televizyon kanalında iki kişi tartışıyormuş.

İkisi de, güya “liberal”.

İkisi de, öğretim üyesi ve kendilerini “demokrat” diye tanımlıyorlar.

Konu Hrant Dink’in öldürülmesi.

Hrant Dink’i kim öldürtmüş biliyor musunuz?

Bendeniz...

Biri diyor ki: “Ertuğrul Özkök’ün Hrant Dink’i Türk düşmanı gösteren yazısını unutmamak lazım.”

Nerede o yazı?

Öyle bir yazı katiyen yok ama, salla gitsin.

Öteki diyor ki: “Hürriyet, Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğunu yazdı. Bu da Hrant Dink’i hedef yaptı.”

Artık ne diyeyim.

Bana, “Özköşk” dediler. “Darbeci” dediler. “İş takipçisi” dediler. “Ergenekoncu” dediler.

Şu dediler, bu dediler, hiç cevap vermedim.

Bir “Cinayete azmettirici” dememişlerdi, sonunda onu da dediler.

Haberin Devamı

Bana bunu yapanların isimlerini bile veremiyorum, çünkü eminim, yarın çıkıp “Bizi hedef gösteriyor” diye yaygaraya başlayacaklar.

* * *

Hrant Dink’in öldürüldüğü günün ertesinde şu yazıyı yazmışım.

ALİ KEMAL’E VATAN

HAİNİ DEMEMİŞTİM

Dün Hrant Dink’in öldürüldüğü haberini aldığımda, dünyanın önde gelen medya yöneticileri ile yemekteydim.

Haber yemek salonuna bomba gibi düştü.

Biz dünya medyasını yöneten bu insanlara yepyeni bir Türkiye portresi anlatmaya çalışırken, pespaye bir katil bu ülkenin kıymetli bir evladını şehrin orta yerinde kalleşçe katlediyordu.

Bu haberi öğrendiğimde nedense aklıma Trabzon’da rahibin öldürülmesi geldi.

Toplum olarak o rahibin öldürülmesine karşı duyarsızlığımız beni kahretmişti.

Bir din adamı öldürülüyor ve bunu sanki adi ve sıradan bir cinayet gibi karşılıyoruz.

Rahibin cenazesi İstanbul’a getirilirken, Trabzon’un ne valisi ne belediye başkanı ilgileniyor.

Olayı ‘meczup bir gencin tek başına yediği halt’ seviyesine indirip bıraktık.

Bu insanların eline silahı veren iklimi kimlerin yarattığını hiç düşünmedik.

* * *

Hayatım boyunca kimse için ‘Vatan haini’ ifadesini kullanmadım.

Ali Kemal’e bile vatan haini demedim.

Bu kelimeyi ilk defa bir katil için kullanıyorum.

Evet bunu yapan, gerçek bir vatan hainidir.

Haberin Devamı

Türkiye’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun bütün vatandaşlarının düşmanıdır.

Bu adamı, ‘provokatör’ olarak nitelemek bile yanlış.

‘Provokasyon’ bu olayın vahametini küçültmektir.

* * *

Evet, aynen bunu yazmıştım.

Şimdi gelelim Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğu haberine.

Bu haberi, Ersin Kalkan adlı arkadaşımız yaptı.

Ersin Kalkan kimdir?

Öğrenmek istiyorsanız gidip “Agos” Gazetesi’nde çalışanlara sorun.

Haberi yazı işlerine sunan arkadaşımız, Necdet Açan.

O da Ergenekon davasının belki de ilk başlama vuruşu olan “Sosyetik Fişleme” haberini yapan arkadaşımız.

Ermenilere büyük sevgi ile bakan, İnsan Hakları konusunda son derece duyarlı iki insan var o haberin arkasında. İkisi de Hrant Dink’in iyi arkadaşıdır.

Haberin Devamı

Haberin kaynağı ise bizzat Hrant Dink’ti. En çok istediği şey ise haberin Hürriyet’te yayımlanmasıydı.

Hrant bize “Pars Tuğlacı bu konuyu çok iyi biliyor. Onun görüşünü de alın” dediği için uzun süre onunla temas kurmaya çalıştık.

O nedenle haber bizden önce “Agos” Gazetesi’nde yayınlandı. Haberi Hrant’ın isteği doğrultusunda biz kullandıktan bir gün sonra da Tuğlacı Hürriyet’e Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğunu açıkladı.

Söyler misiniz, bu haberin “Hrant’ı hedef göstermekle” ne alakası var?

Hayatım boyunca Türkiye’deki Ermeni, Rum ve Yahudi cemaatlerini savunan yazılar yazdım.

Karşılaştığım her yerde onların sevgi duygularına muhatap oldum.

Hrant Dink’i, Türkiye’yi Ermeni diasporasına karşı koruyan, Türkiye sevdalısı bir insan olarak tanıdım.

Haberin Devamı

Ama bakın şimdi nelere muhatap oluyorum.

Ülkemizde inanılmaz bir linç kampanyası başladı.

Üstelik bunu kendilerine demokrat diyen insanlar yapıyor.

* * *

Geçen gün AK Parti’nin sağduyulu insanlarından biri bana şunu söyledi:

“Biz Emin Çölaşan’dan şikâyet ediyorduk. Şimdi bizim tarafta 10 Emin Çölaşan çıktı.”

Ülkemin bütün savcılarına sesleniyorum.

Bütün yazılarım ortada.

Lütfen hakkımda dava açın, yargılayın.

Yoksa, artık kendini savcı, hâkim, infaz memuru sayan vicdansızların vicdanında aklanmam mümkün değil.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!